Mübarek ay olan Ramazan-ı Şerifi bu yıl da idrak ederek, son günlerine yaklaşmış bulunuyoruz. Her ne kadar uzun ve sıcak günleri olsa da, Rabbimiz oruç tutanlara sabır ve kolaylıklar veriyor. Elbette başarı elde edebilmek için nasıl ki çalışmak ve gayret gerekiyorsa, Allah’ın rızasını kazanabilmek için de farz olan ibadetlerimizi yapmamız gerekiyor. Bu dünya biz insanlar için imtihan yeridir. Özellikle Salı günleri sabah namazına giderken, Pazar yerlerine Ödemiş’ten Tire’ye gelen pazarcılar oluyor. Gecenin yarılarında kalkıp gelen esnaflar helal rızık için çalışıyorlar. Müslümanlar olarak bizler de, ibadetlerimizi yapabilmek için gayret gösterebilsek, inanın çok iyi birer Müslüman olabiliriz.
Önceleri çok iyi hatırlıyorum, oruç tutmayanlar vardı ama gizli gizli davranırlardı. Lokantalar Ramazanda kapanır veya yol kenarında olanları da camlarını kapatırlardı. Şu son yıllarda nedense bazı kimseler çekinmez oldu. Aleni olarak oruç tutmayanlar çok göze gelir oldu. Çay ocakları, lokantalar gayet rahat çalıştı. Sanki Avrupa şehirleri gibiydi yaşadığımız yerler.
İşte Ramazan-ı Şerifin son günlerine geliyoruz. Bayram hazırlıkları yoğun bir şekilde devam ediyor. Artık oruç tutan tutmayan gece yarılarına kadar bayrama hazırlanıyor.
Yüce Rabbim zerre miktarı iyiliği veya zerre miktarı kötülüğü de karşılıksız bırakmaz. İmtihan dünyamızı boş ve lüzumsuz işlerle heder etmeyelim. Ramazanı Şerif biterken bile, tevbe etmeli ve eğer Müslüman isek inancımızı yaşamalıyız.
Rabbimiz Kur’an-ı Kerim’de; “Ölüm sana gelinceye kadar, ibadet ve kulluk yapmaya devam et” buyuruyor. Bizim vazifemiz, dünyaya geliş gayemiz Allah’a kulluk olmalıdır. ölüm gelmeden önce, cenneti hak edebilmemiz gerekir.
İşte bu bayrama nail olabilmek ve bunu hak edebilmek ise, samimi ve halisane gayret ve amellerimize bağlıdır. O halde ebedi saadetimize ve ahiretteki bu ilahi bayramlara mazhar olmamıza mani olan fani dünyanın nefsanî ve şeytani bir takım lezzet ve arzularına tabi olmaya hiç değer mi?
Ayrıca Ramazan-ı Şerifin aramızdan ayrılması ile kulluk vazifelerimiz bitmiş olmuyor. Onun için kendimizi emniyet içinde hissederek bir boşlukta zannetmemiz asla münasip değildir. Bilakis bütün kulluk vazifelerimize daha çok dikkat etmemiz icap eder. Zira mübarek Ramazan-ı Şerif ayının girmesiyle tesirsiz hale gelen şeytanî güçler, onun çıkmasıyla daha azgın bir şekilde Ümmet-i Muhammedi hak ve hakikatten çevirerek, dalalete düşürmek için şiddetli bir şekilde faaliyet içerisindedirler.
Onun için devamlı uyanık olarak kulluk vazifelerimizi bihakkın ifaya gayret gösterelim ve bu Ramazan-ı Şerifin havasını diğer Ramazan-ı Şerife kadar muhafaza etmeye de yine dikkat edelim. Özellikle farz ibadetlerimizi düzenli olarak yapalım.
Bayram günlerinde ziyaretlerimizi yapalım, özellikle çocuklara hediyeler verelim, yoksulları sevindirelim.
Bu vesile ile bütün mü’min ve Müslüman kardeşlerimin Ramazan-ı Şerif bayramını şimdiden tebrik ediyor, hep beraber nice nice Ramazan-ı şeriflere, bayramlara inşallah kavuşmayı diliyorum. Hak eden, sabırla oruç tutan, ibadetlerini yapan, zekat ve sadakalarını veren kardeşlerimin sonuçta bayramlarının cennet olmasını diliyorum.
Sağlıcakla bayramınız mübarek olsun.