Kıvılcım Kemal Anadol   CHP – 2.bölge
Cânân Aritman             CHP – 2.bölge
Selçuk Ayhan                CHP – 2.bölge
Oğuz Oyan                   CHP – 2.bölge
Mehmet Ali Susam       CHP – 2.bölge
Mehmet Vecdi Gönül      AK Parti – 2.bölge
Erdal Kalkan                 AK Parti – 2.bölge
İsmail Katmerci            AK Parti – 2.bölge
Taha Aksoy                AK Parti – 2.bölge
Kamil Erdal Sipahi      MHP – 2.bölge
A.Kenan Tanrıkulu      MHP – 2.bölge
Recai Birgün         BAĞIMSIZ – 2.bölge

Bu isimleri neden yazdım merak ediyorsunuz değil mi? Ben gazeteciyim, malum işimiz haber. Yukarıdaki vatandaşlar da bizim işimizin bir parçası olan milletvekillerimiz. Hangi partiden oldukları önemli değil, CHP, AKP, MHP...

Yukarıdaki 12 ismi Küçük Menderes Havzası’nda toplasanız kaç defa gördün deseler, şu son 2 senede. Yanıtım 15, en fazla 20 olur. (Kişisel olarak görüşmelerim dışında). Dipnot: Referandum çalışmalarıyla beraber.

Bu yukarıdaki 12 isimden birini ayrı tutuyorum. O da Selçuk Ayhan. Kendi Afyonlu olmasına rağmen İzmirli’yi Meclis’te en iyi temsil eden vekil. Tabiri caize İzmir’de girip çıkmadığı, bilmediği yer yok. Benim hiç gitmediğim dağ köylerine bile gidip, orada vatandaşların dertlerini dinliyor. Bunları haber konusu bile yapmıyor. Kimi zaman ne ilçe başkanlığına uğruyor ne de belediyeye. (Belediyeye uğradığını hiç görmedim gerçi.) Şimdiye kadar Meclis’e verdiği soru önergeleriyle de Küçük Menderes halkını en fazla savunan isim olmuştur.

Evet, geleceğim nokta, demek ki bu isimler halkın vekili olamamışlar. İlçelere gelip, ilçe başkanlığına uğrayan, burada medyaya şirin görünmek için açıklamalar yapıp, gündemde olmak istemeleri dışında pek bir çalışma yaptıklarını görmedim. Diyorum acaba TBMM’de mi çok çalışıyorlar. Ee, hani göremiyoruz. Çalışıyorlar da boşa mı çalışıyorlar.

Bu vekillerimiz demekki bizi temsil etmekten yoksun.

Küçük Menderes halkı artık çırpınıyor, bağırıyor ‘kendi vekilimizi istiyoruz’ diye. Umarım parti genel merkezleri bu feryatlara kulak verecektir. Ben de sözü fazla uzatmadan diyorum ki; Eyy Küçük Menderesli, kendi vekilini istiyorsan eğer öyle sanal alemlerde, sokak ortasındaki söylemlerle sınırlı kalma. Başlat bir imza kampanyası, topla olabildiğince imzayı, parti ayırmaksızın, ilçe başkanlıkları, il başkanlıkları, parti genel merkezlerine gönder. O da mı olmadı, toplan genel merkez önünde eylem yap. Buradan vekil seçmezseniz, sizleri sandıkta protesto edeceğiz de. Sandığa gitme ve dediğini yap. Şu an Meclis’te bulunan vekillerin, Küçük Menderes’ten aday adayı olanlardan ne fazlası var öyle değil mi…

***
Şu an İzmir, en büyük seçim heyecanının yaşandığı il konumunda. Bunun ilk sebebi ise CHP’nin kalesi olan İzmir’i fethetme girişimleri. İzmir’i fethedersek, Türkiye’yi alırız görüşününün ağır bastığını düşünüyorum. Hatta geçmişten günümüze kadar oluşan geniş kültür yelpazesini göz önüne alırsak, İzmir=Türkiye diyebiliriz.

AKP ve MHP, İzmir’i almak için yoğun çaba sarf ediyor. Kimisi evet alabilir derken kimisi imkansız gözüyle bakıyor. Benim şahsi görüşüm de CHP’nin İzmir’i bırakmayacağı yönünde ancak, yaşanan son gelişmeler, CHP’nin burada büyük bir oy kaybı yaşayacağı yönünde. Buna da sebep olarak İzmir’deki 30 ilçenin 28’inin CHP’de olmasını gösteriyorum. Birçok yerel yönetim CHP’liler tarafından iyi yönetilemediği için şok bir oy kaybı yaşanabilir. AKP ve MHP’nin iştahını kabartan sebep de bu olsa gerek. Diğer sebeplere geçecek olursak; CHP’nin İzmir’de ön seçimciler ve ön seçim istemeyenler diye her zamanki gibi görüş ayrılığına düşmesi. Ön seçim isteyen kişilerin çokluğu yadsınamayacak sayıda fazla ama Kılıçdaroğlu bunu görmezden gelecek gibi. Bu konu; medyada birlik söylemleri veren, önemli olan iktidara gelmek diyen CHP’liler arasında kırgınlıklara yol açabilir. Ön seçim isteyen CHP’li vatandaşlar, halktan birini orada görmek isteyen CHP’liler de, bizim istediğimiz kişi aday değilse oyumu CHP’ye atmam moduna girmiş durumda.

Bir diğer sebep, Kemal Kılıçdaroğlu’nun İzmir’i garanti gibi görmesi. Ben İzmir’den kimi aday gösterirsem göstereyim, İzmirli oyunu CHP’ye atar psikolojisinden kurtulması lazım Kılıçdaroğlu’nun, yoksa buradan hüsranla ayrılabilir. Son olarak ise Kılıçdaroğlu-Erdoğan buluşmasında, CHP liderinin çok pasif bir durumda kalması partililerin tepkisini topladı. Yoksa genel başkanlık gömleği Kılıçdaroğlu’na fazla mı geldi KUZUM?