Televizyon ekranlarından izledik Şili’deki madencilerin yerin 700 metre altından tek tek çıkarılışlarını. Şilili olsalar da sevindik onların gün ışığını görmelerine. Hepimiz insanız çünkü. Hiç birbirimizi tanımasak da, aramızda kilometrelerce mesafe, okyanuslar da olsa. Biz ne kadar sevindik, ailelerini siz düşünün artık nasıl bir mutluluk yaşamışlardır. Yaşadıklarını bilip, görseler de; onlara sarılmak, yüzlerini görmek, çıktıklarında sımsıkı sarılarak çocuklarına o özlemi gidermek çok farklı bir duygu.
69 günlük sıkıntılı bekleyişin sonunda bunun tadına vardılar. Bunu sağlayan neydi peki. Madende bulunan ‘Sığınma İstasyonu’ydu. Bizim ülkemizde bu sığınaktan sadece iki tane var. Onlar da Bergama’daki Koza İşletmeleri'ne ait Ovacık Altın Madeni ve Gümüşhane’deki Mastra Madeni…
Türkiye’de herhangi bir maden çöktüğünde biz yer altından gelecek sevinçli haberi değil, kaç tane madencimizin cesedine ulaşacağız diye hesap yapıyoruz. Başımıza bir şey gelmeden önlem almayı beceremiyoruz. Aklımıza mı gelmiyor? Yoksa vurdum duymaz mıyız? Madende göçük altında kalan işçilerimiz oldukça, gündeme bu sığınaklar gelmeye başladı. ‘Her madene zorunlu hale getirelim’ diyerekten.
Neden en başta aklımıza gelmiyor bunları yapmak. 5 ay önce Zonguldak’ta çöken madende hayatını kaybeden 32 işçimizden 30 tanesinin cesedine ulaşılabildi. Madenci şehitlerimizin aileleri Şili’deki aileler gibi yakınlarının çıktığına değil de canlarının cesetlerini görebildikleri için seviniyordu. Farka bakar mısınız. O madendeki iki işçimizin cesedine ise hala ulaşılamadı. Aradan 5 ay geçti! O iki işçimizin eşinin feryatlarını televizyonda izlerken yürekler parçalandı. “Şili’dekiler sevindi, biz de sevinmek istiyoruz” diyorlardı. Kocalarının cesetlerini görmeleri durumunda sevineceklerini söylüyorlardı. Gel de derin bir offf çekme…
Şili’deki madenciler yerin 700 metre altından o kapsülle tek tek çıkarılırken bizim Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçer çıkıp açıklama yapıyor. “Bizim burada olsaydı, madencileri 3 günde çıkarırdık. İşte bu açıklamaya kahkaha atmamak ya da argo ifadeler kullanmamak elde değil. Yani bir an içimden ‘Hadi Leynnnn’ diyecektim neredeyse. Bakan Dinçer! Bu açıklamayı yapmadan önce düşündün mü? Adama sormazlar mı, kardeşim sen 5 ay önce çöken madendeki 2 işçinin cesedine bile hala ulaşamadın. Oradan 3 günde canlı 33 madenciyi nasıl çıkaracaksın? Komik olmayın lütfen milleti güldürmeyin kendinize. Ama bir yandan siz de haklısınız. O kadar anasını ağlattığınız Türk vatandaşını ara sıra bu şekilde güldürmeniz lazım. Gerçi güldürmenizle birlikte bir yerlerinizde de kaşınma da oluyordur…
Türkiye, dünya rezervinin yüzde 72’sine sahip olduğu boru, kömürü bakırı, linyiti, altını, gümüşü ve tümü 77 çeşit olan maden rezervinin yani servetin üstünde oturuyor. MTA’nın ‘görünür maden rezervleri” araştırma raporuna göre, Türkiye’de toprak altında yaklaşık 50 milyar ton civarında, ‘ticarete konu’ 49 ayrı cins ve özellikte maden bulunuyor. Bu yönüyle Türkiye, maden kaynakları açısından 132 ülke arasında üretim itibarıyla 28’inci, çeşitlilikte ise 10. sırada yer alıyor. Ayrıca dünyada ticareti yapılan 90 çeşit madenden 77’si Türkiye’de bulunuyor.
Maden açısından bu kadar zengin bir ülkeyken, neden önlemlerimiz alınmıyor, canlar feda ediliyor. Taşeron şirketlere neden yaptırım uygulanmıyor? Uygulanmıyor uygulanmıyor ondan sonra Bakan çıkıyor “Biz 3 günde çıkarırdık diyor”
Zonguldak'taki maden kazasından sonra 'ölüm madencinin kaderidir, güzel öldüler' diyenler, Şili'ye bakıp utansınlar. Madenci ölümlerini kader olarak görmeyi bırakın artık, biraz bilime ve bilimsel çalışmaya inanın.