Referandum. Evet. Türkiye’nin 1 numaralı gündem maddesi. Barlarda, kahvehanelerde, restoranlarda, evlerde, sokaklarda akla gelebilecek her yerde 2 kişinin biraraya geldiğinde konuştuğu ilk konu ya da konulardan. Her kafadan ayrı bir ses çıkıyor. Çoğu kişi ne diyeceğini bilmiyor.
Bu 1 numaralı gündem maddesini hafta sonu tatil için gittiğim yazlık bir beldemizde nabız yoklamak için tanıdıklarıma, akrabalarıma yönelttim.
Ne düşünüyorsunuz bu referandum hakkında? diye. 55-60 yaşlarında emekli bir öğretmenle tanıştım orada. Yaşı rahatlıkla 1980 darbesini hatırlamaya müsait. Adını şu anda hatırlayamadığım öğretmen abimden özür dileyerek aramızda geçen kısa süreli konuşmadan birkaç satır sizlere aktaracağım. Şöyle diyordu: “Anayasa değiştirilmeli ancak bu şekilde olmamalı.”
-Nasıl olmalı peki?
Sorunca başladı anlatmaya darbe yıllarını.
“Darbe yıllarında 35 haneli küçük bir köyde öğretmenlik yapıyordum. Köyün muhtarı da, doktoru da bendim. O köyde şimdi birçok kişi bana duacıdır. Çok iyi şeyler yapmıştım. Anayasa zamanında da haliyle oylamada sandık başkanıydım. Konunun ne olduğunu, ne yapılması gerektiğini köylüye anlatıyor, görüşlerimi aşılamaya çalışıyordum. Oylama oldu. Topladığım oyları bir hakime götürüp teslim ettiğimde oylara baktıktan sonra, ‘1 tane hayır oyu çıkmış, herhalde birinin dalgınlığına geldi, ya da yaşı birisi yanlışlıkla HAYIR dedi’ demişti. Gülümsedim çıktım.
O oyu benim kullanabileceğimi tahmin etmiyordu tabii…
Şimdi 12 Eylül 2010’daki referandum mu, ona da HAYIR. O zaman cuntaya karşı hayır demiştim ama şimdi AKP hükümetinin altını sağlamlaştırmak için halka dayatmaya çalıştığı anayasaya da HAYIR” diyordu…
Üniversite yıllarından yakın bir arkadaşıma da sordum referandumda ne düşündüğünü.
Referandum da ne diyeceksin? dedim.
-“Ne olduğunu bilmiyorum ki, ne diyeceğimi bileyim, iyi bir şey mi?”
Hiç araştırmadın mı dedim, haberleri filan da takip etmiyor musun?
-“Bana ne ya boş atarım, işim gücüm başımdan aşkın, millet ekonomiyi düzeltme derdinde düşmüş bir de referandumu mu düşünecek. Bizim parti ne diyorsa bende onu derim.”
Görünen o ki 12 Eylül’deki referandum daha çok AKP ve DİĞERLERİ şeklinde genel bir seçim tadında geçecek.
Hafta sonu tatilde olduğum yerde canlı müzik dinlemek için gittiğim bir mekanda 2 genç; biri gitarda diğeri bağlamada, izleyenlere güzel dakikalar geçirttiler. O meşhur “Eşkıya dünyaya hükümdar olmuş” şarkısının melodisi tıngırdamaya başlamıştı. İzleyenlerden ufak bir alkış. Gençler devamında şarkının sözlerine girince ise alkış kıyamet şiddet artmıştı. Şarkı çok güzel bir eser hatta efsaneleşmiştir. Ancak bu seferki alkışların sebebi şarkının sözlerinin “AKP Türkiye’ye hükümdar olmuş” şeklinde söylenmesinden kaynaklanıyordu.
***
Yerel ve genel seçimlerde AKP’nin ülkenin kıyı şeridinde başarısızlığını biliyoruz. Yurdun orta kesimlerinde aldığı oyların yanına dahi yaklaşamadığı bu kıyı şeritlerinden sanırım yine AKP eli boş çıkacak. Denizin bulunduğu yerlerde yaşayan insanların sanırım görüşleri karasal iklimin hakim olduğu yerde yaşayanlara göre daha farklı oluyor. Türkiye’de birbirinden farklı iki görüşe etki eden en büyük etmenlerden biri DENİZ galiba. En net olarak, yaşadığımız kent İzmir’de bunun etkisini gördük. Her yerde deniz olmasa da o körfez bütün kesimi etkilemiş olmalı ki 29 Mart yerel seçimlerinde 30 ilçenin 28’i ve İzmir Büyükşehir Belediyesi CHP tarafından alınmıştı. Konuya hiç bulaşmak istemiyordum ama napayım elde değil. Ağzı olan konuşuyor…