Köydeyiz; ilkokula yeni başlamışız, henüz dört işlemi öğreniyoruz. Toplama çıkarma tamam ya, kimi muzip büyüklerimize de bize takılmak için fırsat doğuyordu: “Toplamayı öğrendin mi?” , “Öğrendim”, “Söyle bakalım; sekiz çakal eneği, dokuz anası, on babası kaç eder?”
Kimimiz, henüz öğrendiğimiz toplama işlemini nasıl öğrendiğimizi göstermenin de heyecanıyla, bugünkü argo deyimle de sazan misali atlardık tuzak sorunun üstüne:
“Yirmiyediiii…”
…
Kabul etmek gerek, matematik zor iştir. Her zaman da iki kere ikinin dört etmesi beklenmemelidir. Üstelik güncel yaşamın içindeki problemler bizim muzip amcaların soruları gibi iki kere ikiyi, üç kere üçü, sekiz çakal eneğini fersah fersah aşar. Yaşamın içindeki matematik; açık açık söyleyelim, her şeyiyle ağır matematiktir.
Örneğin, 90 mı büyüktür 1.095 mi? Söyleyin bakalım! Söyleyemediniz mi?
Çuval hesabı değil mi?
İşte yaşamın cangıllarındaki ağır matematik adamı böyle çuvallatır.
…
Şimdi gelelim ağır matematiğin çözümlü kısmına: Efendim yukardaki sayılardan 1.095 sayısı 365x3 sorusunun yanıtıdır. Denmek isteniyor ki, bir yıl 365 gündür, üç tane 365 gün 1.095 gün eder.
Keza 90 sayısı da 30x3’ün yanıtıdır. Onun da açılımını verirsek 90 gün, beher 30 günü bir ay hesabıyla, ceman üç ay eder.
Gün mefhumunu da, güneşin aynı noktadan iki kez artarda doğuşu arasındaki zaman dilimi olarak anlaşılması gerektiğini belirtelim.
…
Şimdi, folluktan yumurta çalan bir adamı, bir odaya kapatıp 90 gün sakağa çıkarmadan yatırdığınızı farz edelim; olur ya.
Bir de, sorumuzun daha iyi anlaşılabilmesi için, diyelim ki; yumurta çalanları rahatsız eden, çaldırmamak için uğraşan biri olsun. Onu da tutalım 1.095 gün, yine sokağa çıkamayacak biçimde bir odaya kapatıp yatıralım.
İşte soru şimdi geliyor; 90 gün odada yatırılan mı daha çok yatmış olur, l.095 gün yatan mı?
1.095 mi dediniz? Bilemediniz. 90 gün yatan çok yatmış olur.
…
İnanmıyorsanız, fenerin ışığını biraz açın; Silivri Zindanlarını aydınlatıp bir daha bakın. Sekiz çakal eneği, dokuz anası, on babası kaç ediyordu? Sesinizi duyar gibiyim:
“Yirmiyediii!”