Değerli okurlarım; uzun bir aradan ve gazetemizin yenilenme sürecinde attığı olumlu ve güzel adımların ardından tekrar sizlerle beraber olmaktan dolayı son derece mutluyum. Bu süreçte bir yanda neden evet dediğimiz yönünde halkımızı bilgilendirebilmek için çalışmalarımıza deva ederken diğer yanda gazetemizin yeniden yapılanma sürecini hep birlikte izledik. Önümüzdeki günlerde çok daha kapsamlı Yerel Güç gazetesi içerisinde yazıyor olacağımızı biliyorum.
 
Bunca zaman sizlerle paylaşmayı düşündüğüm pek çok konu birikti. Bazılarını daha sonraki yazılarımda sizlerle paylaşabilmeyi ümit ediyorum. Bugünkü yazımın içeriği 12 Eylül’de yapılacak olan halk oylamasına yönelik olacak. Anayasa değişiklik paketinde birçok önemli konu olmasına rağmen ben muhalefetin dillerine dolama gayreti içerisine girdiği iki konuyu anlatmaya çalışacağım. Bunu, benim demokrasi uğruna şehit olmuş ve işkence görmüş ağabeylerimin vasiyeti olarak kabul ediyorum.
 
Anayasa mahkemesi:
 
Anayasa mahkemesi şu an itibari ile 11 kişiden oluşuyor ve Cumhurbaşkanı yargıdan gelen isimlerden birini atıyor. Seçilen insanlar 25 yıl görev yapıyorlar. Yani 40 yaşında göreve gelen kişi tam 65 yaşında neredeyse emekli olduktan sonra görevden ayrılıyor.
 
Peki değişiklik gerçekleşirse bu nasıl olacak? Yeni paket nasıl olmasını hedefliyor? Yeni paket temelde gelişmiş demokrasilerde nasıl ise onu hedefliyor. Mahkeme heyeti 17 kişiden oluşacak Bunun 14 üyesini aynen Cumhurbaşkanı kendisine sunulan isimlerden atayacak, 3 tane üye yine yargının meclise sunacağı isimlerden meclis tarafından seçilecek ve toplam 17 kişilik heyet oluşacak. Görev süreleri de 12 yıla inecek.
 
Burada temelde, esasta ve usulde hiçbir problem yok. Bu güne kadar kendini millet iradesinin üzerinde gören insanlar her ne hikmetse bir kaşık suda fırtına kopartıyorlar. Hatırlamak gerekirse başörtüsüyle ilgili oylamada MHP’li milletvekilleri AK Parti’yle birlikte olumlu oy kullanmış ilgili paket 411 milletvekilinin oyu ile meclisten geçmişti. Devamında ne oldu? Anayasa Mahkemesi’nde soluğu alan zihniyet değişiklikleri iptal ettirdi. Yani, “Seçilmişler yasama yapamaz, ola ki yaparlarsa biz iptal ederiz merak etmeyin”. Bu anlayıştaki insanlar hegemonyalarının biteceğinden endişe ettikleri için kendilerince haklı olarak isyan ediyorlar. Görüldüğü gibi halkımız için endişe edecek hiçbir durum yok.
 
HSYK
 
Diğer bir konu da HSYK (Hakimler Savcılar Yüksek Kurulu). Kurul şu an itibari ile 7 kişiden oluşuyor. 5 kişi yargının kendi arasından seçtiği üyelerden oluşurken adalet bakanı 1, müsteşar 1 olmak üzere 7 kişi tamamlanıyor.
 
HSYK’ nın bu 5 üyesini Yargıtay ve Danıştay’ın oluşturduğu 350 kişilik ekip seçiyor. Bu 350 kişiyi de HSYK yani bu 5 kişi seçiyor. Ne demek ben seni seçsem sen de beni seç gül gibi geçinip gidelim. Geride 13 Bin hakim ve savcının görüşü önemli değil. Sizce bu demokratik bir seçim mi? Buna KOOPERASYON denir. Türkçesi al gülüm, ver gülüm, almadan verilmez gülüm. .
 
Kurumlar milli iradeyi, hatta milli iradeyi geçtim kendi meslektaşlarının iradelerini yok sayarak kendi kendilerine seçim yapıyorlar. Daha da anlaşılır olsun; Türkiye Futbol Federasyonunu 3 büyükler seçsin. Diğer kulüpler buna ne der? Burada adaletten söz edebilmek mümkün olur mu? Elbette olmaz. HSYK için de durum tam olarak bunun aynısıdır. Yapısında adaletten söz edebilmenin imkanı yoktur. 12 Eylül hatta 27 Mayıs 1960’ın planlı ve programlı bir ürünüdür. İhtilallerin getirdiği kurumları kaldırmadan, demokratikleşmeden bir ülkede demokrasiden söz edebilmek mümkün müdür? Elbette değildir.
 
Yeni düzenleme ne getiriyor? HSKY 22 kişiden oluşacak 20 üye tüm Türkiye’deki 13 Bin hakim ve savcının katılımı, oyları ile seçilecek. Her savcı ve hakim aday olabilecek. Yıllarca okuttuğunuz, diploma verdiğiniz, yeri geldiğinde huzurunda hak ve adalet beklediğiniz savcıların, hakimlerin kurulda temsil edilmelerinin ne sakıncası olabilir ki? “Kurul elden gidiyor”, “Yargı siyasallaşıyor”. .
 
Ne yani yargı şu an siyasi değil mi? Asıl 12 Eylül’den sonra siyasetten arınacak. Neden? Çünkü 13 Bin meslek mensubu oy kullanabilecek. Kendilerini yönetecek heyeti kendileri seçecekler. Tıpkı tüm kulüplerin federasyonu seçmesi gibi.. Yani kurul kimsenin tekelinde olmayacak.
 
 
Evet değerli okurlarım. Genel olarak iki maddeyi sizlere anlatmaya çalıştım. Halkımız kendi yararına olan düzenlemeleri anlayacak kabiliyettedir. Halkımız sağduyuludur. En doğru kararı verecektir. Biz doğru olduğuna inandığımızı paylaştık.
 
Haftaya görüşmek üzere sağlıcakla kalın.