İnsanoğlunun yeme, içme gibi ihtiyaçlarının yanında cinsellik de bir ihtiyaç olarak var olmuştur. Birlikte yaşama ve birbirine destek olma amacı dışında karşı cinsle münasebet ihtiyacı sebebiyle de evlilikler kurulur. Bunun dışında toplumda çok hoş bakılmasa da evlilik dışı birliktelikler de mevcuttur. Nihayetinde tüm bunlar karşılıklı istek ve taleple meydana geldiğinde kişilerin özel hayatının bir parçası olup, yalnızca onları ilgilendirir. Maalesef bir de karşılıklı rızaya dayanmayan tavır ve davranışlar vardır ki buna taciz deniyor ve bu davranışlar hem toplum hayatında hoş karşılanmaz hem de Türk Ceza Kanunu anlamında suç teşkil eder.
Üzülerek yazıyorum ki şehrimizde de benzer çirkinliklere rastlamak mümkün. Çok azınlıkta da olsa pazar yerinde sebze ve meyve adları ile mecazlı tacizlerde bulunulduğu gibi, yolda giderken sözle ya da bakışla da tacize uğrayan insanlarımız var. Bu olayların tamamına yakını kadın veya kızlarımızın başına gelmektedir. Kendi yakınlarımızın mağdur olduğu benzer olaylarda aslan kesilirken aynı tacizi başkalarına uygulamaksa ne mantıkla ne de vicdanla açıklanabilecek bir durumdur.
Cinsel taciz konusu Türk Ceza Kanunu’nun 105. maddesinde düzenlenmiş olup şikayet üzerine 3 aydan 2 yıla kadar hapis cezası veya adli para cezası verilebileceği belirtilmiştir. Sözlükte “ahlaksızca veya ulu orta veya gizlice söz ve davranışlarla karşı cinse eziyet etme, tedirginlik sıkıntı verme” olarak tanımlanan bu davranışlar toplum genelinde son derece çirkin ve nefretle karşılanır. 
Geçenlerde bana aktarılan benzer bir örneği sizlerle paylaşma zarureti hissettim. Şehrin tanınmış simalarından biri hakkında daha önce de birkaç anlatım olmuştu ancak dedikodu olma ihtimali sebebiyle gündeme getirme ihtiyacı hissetmemiştim. Ancak son zamanlarda birkaç farklı kaynaktan hatta bizzat olayın mağdurlarından öğrendiğim bu çirkinliği burada yazmak zorunda kaldım.
Alanında isim yapmış bir işyeri sahibinin damadı olan bu şahıs, alışveriş için gelen bazı bayanlara sevimli (!) gülümsemesi ve tüm şirinliğiyle (!) “sizi çok açtı”, “güzelliğinizi daha da ortaya çıkardı”, “güzelliğinize güzellik kattı”, “sizin gibi güzele de bu yakışır” gibi sözler sarf edermiş. Hatta bazen daha da ileri giderek eylemlerini sırnaşıklık boyutuna vardırdığı da bana aktarıldı. Damatlığı dışında pek de meziyete sahip olmayan bu kişi üstüne üstlük muhafazakar kimliğiyle de ön plana çıkıyor. Yerel Damat Ferit’in bu meziyetlerinden şimdilik haberi olmayan (!) kayınpederi hakkında da benzer iddiaların dillendirildiği de ayrı bir konu. Bu tacizleri sonradan duyan mağdurlardan birinin eşi de bu edepsizi bir güzel pataklamayı kafaya koymuş ama Allah’tan sevenleri engel olmuş da rezaletin önüne geçilmiş. Ancak çekirge bir sıçrar iki sıçrar; günün birinde çetin bir cevize rastlarsa sanırım yerel Damat Ferit içinden çıkamayacağı bir açmazda bulur kendini.
İşin bir başka çirkin yönü de muhafazakar çizgideki bu kişinin ahlak ve edep konusunda mangalda kül bırakmazken, söylediklerine tezat bir çizgide davranış sergilemesi. Olanlar çok sevdiğim rahmetli anneannemin sık kullandığı güzel bir atasözünü aklıma getirdi; “ele verir talkımı kendisi yutar salkımı.”