İktidar partisinin ilk kelimesi “ADALET”. Aynı “adalet” gerek Başbakan’ın gerekse kurmaylarının ağzından düşürmediği bir ifade. Bunların dinlediğinizde sanırsınız Hz. Ömer’in ruhu bunların içine kaçmış. Adalet aşağı, adalet yukarı demelerine rağmen iktidarları dönemindeki adalet işleyişi hiç de “adil” bir görüntü vermiyor.
Meşhur davalarda sanıkların cep telefonlarına zuhulen (!) terör örgütü mensuplarının telefon numaraları mı yüklenmedi, adı değiştirilmeden üç beş sene önce yeni sokak simlerini içerir krokiler mi görmedik? Hatta daha icat edilmemiş bilgisayar programları kullanılarak alınan kayıtlar delil oldu ve sanıklar mahkûm edildi ya da tutuklu kaldı.
Bazen Adalet kendisini temsil eden “Themis” gibi gözleri kapalı olmasından mıdır nedir çok ağır ilerlerken bazen de inanılmaz hızıyla herkesi şaşkına çeviriyor.
Geçtiğimiz günlerde İzmirli gazeteci üstad Süleyman Gençel AKP Genel Başkan Yardımcısı Nükhet Hotar hakkında sosyal paylaşım sitelerinde eleştiri içeren paylaşımlarda bulunmuş. Bunun üzerine Hotar da şikâyette bulunmuş. Polis de Gençel’in evinde arama yapmış. Buraya kadar her şey normal görünüyor değil mi? Ancak Sayın Gençel’in gerek kendi ifadesi gerekse konuya ilişkin kamuoyuna sunduğu resmi arama tutanakları gösteriyor ki bu olayda Themis gözündeki bağı çıkartmakla kalmamış muhtemelen altına bir de sihirli süpürge çekmiş ki sürati Dünya rekortmeni Husain Bolt’u bile kıskandıracak cinsten. Hakkında saat 19.30’da sosyal paylaşım sitesinde paylaşım yapılan Hotar 21.30’da Savcılığa başvurmuş. Savcılık talimatı üzerine saat 23.30’da Siber Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü’ne bağlı polis memurları arama için Gençel’in evine gelmiş. Ertesi sabah da savcılığa giden Gençel ifadesi alınıp serbest bırakılmış. Ancak bu olay bir cinayet ya da terör suçu değil, sadece Hotar’la ilgili paylaşımında bulunulmasıdır ki buna rağmen gece mece demeden jet hızıyla işlem yapan görevlileri de kutlamadan geçemem mümkün değil.
Adaletin göz yaşartıcı hızı karşısında şaşkınlığımı üzerimden atamamışken İstanbul’dan bir başka adalet haberi geldi. Emniyet şeridini kullanan bir araç durakta bekleyen yolcuya çarparak ölümüne sebep veriyor. Hayatını kaybeden şahsın cesedi saatlerce aracın altında bekletildi. Kaza sonrası kilometrelerce trafik oluştu ancak kazadan saatler geçmesine rağmen savcı olay yerine ulaşmadı. Kaza yerinin çok yakınında bir adalet sarayı bulunmasına rağmen olay yerine savcının saatler sonrası gelmesi çok acı. Hatta doğru mudur bilinmez ama olayla ilgili bazı haber portallarında “Beyefendi uyandı, kahvaltı-kahve keyfi yaptı, ceset aracın altında saatlerce bekletildi” başlıklarını okuduk. İddia doğru mudur? Savcımız keyfi hareket mi etmiştir? Bilemem. Ama sebebi ve sorumlusu kim olursa olsun Dünya’nın kültür başkentliği yapmış İstanbul’da bir savcının saatlerce beklenmesi çok vahimdir. Ama daha vahim olanı da taraflardan birinin iktidar partisinin genel başkan yardımcısı olunca sadece 4-5 beş saat içinde birçok prosedür yerine geliyor. Açıkça görülüyor ki ülkemizde adalet kişilere göre farklı hızla işliyor. George Orwell’in en önemli eserlerinden “Animal Farm”’daki ifade yaşanılanları anlatmaya ne kadar da uygun “Herkes eşittir ama bazıları daha eşittir”…