Biz millet olarak ne kadar insan, ne kadar vicdan sahibi ve ne kadar yaradanı severim yaradan da ötürü dediğimizi bir kez daha gösterdik.
Memleketimizin Doğu ucundaki kardeşlerimize, çocuklarımıza, amcalarımıza, teyzelerimize hemen yardım eli uzattık.
23 Ekim Pazar günü depremin hemen ardından facebook sayfamda paylaşılan haberlerde gördüm Van’da deprem olduğunu. 7.2…
Eyvahhhh dedim…
Daha üzerimizden 17 Ağustos depreminin dehşetini atlatamamışken… Bir yenisi..!
Tek hissettiğim insanların yaşadığı panik ve korkuydu.
Düşünüyorsunuz değil mi hepiniz o anları? Aklınıza hemen çocuğunuz gelir değil mi? Hele ki aynı yerde değilseniz o an.
Van’daki durumda hiç farklı değildi inanın…
60 yasındaki adamın enkaz basında evladını, depreme sokakta yakalanan küçücük bir çocuğun ebeveynlerini arayışı nasıl bir duygudur kaçınız biliyor?
Kaçınız biliyorsunuz da pek çoğunuz memleketimin insanına, Van’daki depremzedelere PKK’lı muamelesi yapmayı reva görüyorsunuz…
İnsanların anlında mı yazıyor hangi partiye oy verdikleri ya da bir örgütü destekledikleri?
Elinizi vicdanınıza koyun bir kez daha ve düşünün, babası PKK’lı olan çocuğun ne günahı var Allah aşkına…
Ortalıkta dolaşan onlar doktorları öldürdü, polisi taşladı, iş makinelerini yaktı söylemlerini duydukça utanıyorum. “Oh olsun onlar bize neler etti” diyenlere baktıkça insanlığımdan şüphe ediyorum. Bunları telaffuz edenler Türk ise, ben Türk değilim…
Tüm insanları mezhebine ve etnik kökenine göre ayırmadığım için Türk’üm ben.
“Allah Kürtleri vuruyor depremle” diyenler, sizler ne kadar kirli düşünceli insanlarsınız. Yaşanan deprem öncelikle bir doğa olayı, ve eğer yaradan bir mesaj vermek istiyorsa bu mesaj ancak, önce Türkiye’de yasayan her etnik grubun birlik olması için bir mesaj olabilir.
Bildiğim tek bir şey var o da, her şer’de bir hayır olduğu.
 
***
 
Tüm Türkiye Van için tek yürek oldu. Van’ı kısa sürede inşa etmeye yetecek kadar para toplandı.
Depremin bugün 7. günü. Yardımlar ulaşabildiği tüm hızı ile ulaşıyor Van’a.
Organizasyon eksikliğinden de şikâyetçiyiz. Olağanüstü durumlarda paniklemeden, olağanüstü hali yoluna koymak, oturduğunuz yerden eleştirdiğiniz kadar kolay değil.
Çaresiz, umudu tükenmiş, ailesini sevdiklerini kaybetmiş onlarca insanı kontrol edebilmek, yaşanan bu acılar içinde soğukkanlı kalarak, sanki her gün depremzedelere çadır kuruyor gibi rutin bir şekilde çalışmak ne kadar kolay?
Ben yine de yapılabilecek olanın en iyisini yaptığını düşünüyorum Kızılay’ın, AKUT’un, AFAD’ın, maden işçilerinin ve Mehmetçiğin. Ayrıca pek çok il ve ilçenin itfaiyesi, sağlık personeli, gönüllü yardımcılar vs. vs.
 
***
Çarşamba akşamı yapılan ortak yayında Türkiye’nin yardımsever insanları hepimizi duygu seline soktu.
 
Az veren candan, çok veren maldan verdi o gece…
 
Ama biri vardı ki, paha biçilmez bir bağışta bulundu…
Bir anne, “yeni doğan bir bebeği emzirmek istiyorum” dedi…
Paramparça oldum… Dağıldım… Gurur duydum…
Çünkü Türkiye böyle analar var olduğu için var…
Sizce bu anne neden bir Kürt bebeğe sütünü vermek istedi?
Neden biliyor musunuz?
Çünkü biz KAR-DE-ŞİZ
Anlamayanlar için biraz daha açıklıyorum, İzmir ile Van, İstanbul ile Hakkâri, Ankara ile Bingöl, etle tırnaktır…