Hiç kuşku yok ki, adam öldürmek, ölen için de öldüren için de yaşanabilecek en talihsiz olaydır. Kimsenin öldürülmesi, kimseye acıdan başka bir şey vermez.
Ama insanlığın varoluşundan beri bunun yaşandığı da bir gerçek.
Ve bu gerçek karşısında ister istemez, çeşitli toplumlardaki öldürme olayları olmuş ve bunlar da farklılıklar göstermiş. Dürüstçe ya da kalleşçe, ahlaklıca yahut ahlaksızca yapılabilmiş.
…
İlk bariz farklılığı Doğu ve Batı kültürlerinde görüyoruz. Örnek olarak Amerika’yı ve ülkemizi alalım. Gidip gördüğümüzden değil ya, çizgi romanlardan, filmlerden öğrendiğimiz kadarıyla, Amerika’da bir düello kültürü var. İki kişi arasında ciddi bir anlaşmazlık olduğunda biri tutuyor “Seni düelloya davet ediyorum” diyor. Düellonun yapılacağı yer, uygulanacak usul, kullanılacak silahlar belirleniyor.
Düellonun yapılacağı saat geldiğinde herkes hazır oluyor. İzleyici bölümleri hınca hınç insan; bahis oynayanlar, bahis oynatanlar… Keza vuruşacak olanlar ellerinde silahlar, sırt sırta vermiş halde düelloyu yöneten kişinin “Başla” komutunu ve kaça kadar sayılıp ateş edilecekse sayı saymasını bekliyorlar. Olayı yerinde ve canlı canlı görme onuruna nail olamadığımız için bu yönetmene ne ad verilir bilmiyoruz. Belki bizim pehlivan güreşlerini yöneten “Cazgır” anlamına gelen bir adı vardır.
Yalnız şundan eminim ki; o, adı cazgır mı neyse, kesinlikle “İki yiğit çıktı meydane, ikisi de birbirinden merdane. Allah Allaaah, İllallah” diye anons etmiyordur. Olsa olsa “İki inek çobanı çıktı meydane…” diye başlayan bir tekerleme söylüyordur.
Sonuç, ölüm. İşte düello denen şey, böyle bir şey olsa gerek.
…
Gelelim bizim toplumun uyguladığı yöntemlere: Bizimkiler de hiç insani değil, ahlaki de değil. Bence daha da kötüsü.
Bizde birkaç yöntem uygulanıyor.
Birincisi; silahsız adamın karşısına geçip, kurşun yağdırmak. “Delikli demir çıktı mertlik bozuldu” deyiminin açık anlatımı.
İkincisi; Uyurken boğazlama. Çeşitli silahlarla, kendini savunamaz haldeyken, ne olduğunu anlayamadan. Bu da ahlaksızlığın, vicdansızlığın, kalleşliğin bir başka çeşidi.
Evet, üçüncüsü; bu bizim toplumun klasik cinayet yöntemi; “Pusu”
Kesik içine, baca ardına ve çalı dibine saklanma gibi pusuya yatma türleri var.
Öteki yöntemlerde olduğu gibi, mağdur hep savunmasız ve tehlikeden bihaber.
Saldırgan, artık neyin ardına pusu kurduysa kurbanın gelip geçmesini bekliyor. Önüne çıkıp dobra dobra konuşmak, hesaplaşmak da yok; geçtikten sonra, sırtı dönükken icra ediyor edepsizliğini.
…
Umarız, insanlar bir gün adam öldürmenin çözüm değil, problemin kendisi olduğunu anlarlar. 03.10.2011