“Afrika’da her sabah bir ceylan uyanır, en hızlı aslandan daha hızlı koşması gerektiğini; yoksa öleceğini bilir. Afrika’da her sabah bir aslan uyanır, en yavaş ceylandan daha hızlı koşması gerektiğini yoksa aç kalacağını bilir. Aslan ya da ceylan olmanızın bir önemi yoktur. Yeter ki güneş doğduğunda koşmak zorunda olduğunuzu bilin.”
İlk başta, insanı motive edici anlamlı bir Afrika sözü gibi duruyor. Başarıya giden yolda düzenli bir çalışma gerektiğini ve hatta bir önceki günden daha fazla çaba gösterilmesini acımasız bir örnekle anlatıyor, adeta şamar gibi patlıyor insanın zihninde.
Ama bu sözü gündelik hayatın bir parçası haline getirip, tek amacın başarı, diğer her şeyin teferruat olduğunu söyleyebilir miyiz? İnsanoğlunun böyle bir hakkı var mıdır?
Sadece kendi başarısı ya da kendi geleceğini düşünüp yarınını, diğerlerinin yok oluşları üzerine kurma anlayışını kabul etmek mümkün olmasa gerekir.
Kendini 1 olarak görüp diğer herkesi 0 olarak görmek anlamlı ya da kabul edilebilir bir yaklaşım değildir.
Ha o birinin, çevresindeki bazı kişilere belli ölçülerde çeşitli ayrıcalıklar sağladığına da tanıklık yaparız.
Nüfusunu kullanarak çevresine sağladığı ayrıcalıklar da çoğu zaman daha büyük haksızlıklara sebep olur. O bire yakın olmak, başkaca vasıfların aranmasına gerek olmaksızın, kolay yoldan başarıya ulaşmak için yeterli olabilmektedir.
Sizin ağzınızla kuş tutuyor olabilmenizin, kuşların hayatlarına mal olması dışında, hiçbir önemi bulunmaz.
Ülkemizde sivil toplum kuruluşlarının yeterince gelişmemesi ve istisnalar haricinde bir güç odağı haline gelememesinin en büyük nedenlerinden bir tanesi de budur.
Kendisine uygun bir sivil toplum kuruluşu üyesi olmak yerine bir şekilde bir yerlere gelmiş birine yakın olmak çok daha faydalı ve hedefine ulaşmada kolaylaştırıcı bir yaklaşımdır.
Zaten bu nedenledir ki ülkemizde birler değiştikçe sosyal statüler de, sermayede değişmektedir.
Afrika’dan devam edelim; belgesellerde sıkça görürüz, o birlerin işi hiç de kolay değildir. Her daim tek olmak için kendisine yeni rakipler çıkar. Gün gelir ayaklarınızın zorlandığını anlar ve eskisi gibi hızlı koşamadığınızı fark edersiniz.  
Bir zamanlar sizin başkalarına yaptığınızı gözlemleyerek pusuda yatan yeni bir adaylarının bu fırsatı kaçırmayacağını anladığınızda, yapacağınız saygı-sevgi söylemlerinin boşa gittiğini gördüğünüzde, iş işten geçmiştir artık.
Siyasette de durum pek farklı değildir. 1 olmak hep 1 olmaya alışmış ve diğerlerini 0 olarak görenler de zaman içerisinde bunun sürgit devam etmeyeceğine bizzat tanıklık ederler.
1’lerin unuttuğu hep şudur: 0 sadece toplama ve çıkarma işlemlerinde etkisiz elemandır. Ama iş çarpmaya geldiğinde o 0’ın sizi nasıl yuttuğunu ve birden bire nasıl 0 haline getirdiğini görürsünüz.
Abartmamak gerekir ki; 1’de öyle tek yönlü ve her zaman olumlu bir sayı değildir. Çarpmada ve bölmede bir hiçtir, etkisizdir. O yüzden 1 olunacaksa illa artı işleminde 1 olmak gerekir ki beraberce büyümek ve beraberce zenginleşmek için elbirliği olsun. Çıkarma işlemindeki çıkan 1 vaziyeti için söylenecek söz ise, eyvah eyvah.
Sizin bir olmanız için çalışmış, artı 1 değer katmış insanlar, yanınızdan bir bir eksilmeye başladığında yapayalnız biri olarak kalacağınız gün hızla yaklaşmaktadır.
Bu nedenle bütün insanlara eşit davranmaya özen göstermek, her birine hak ettiği saygıyı itinayla belli etmek ve her şeyden önemlisi onları yok etmek hatta düşeni bir tekme daha atmak yerine elinden tutup kaldırmak, kaldırabilmek
Geçen hafta, İnsan Hakları Haftası’ydı, birileri bir şeyler söyledi, söylemedi, unuttu, farkında değildi. Benden de bol sıfırlı, birli küçük bir katkı.
Başbakanlık İnsan Hakları Başkanlığı’nın televizyonlarda kamu spotu olarak yayınlanması için hazırladığı kamu spotunda şu cümle ilgi çekicidir: İki türlü insan vardır; haklarını bilen, haklarını bilmeyen.
            O spotta kullanılan o cümlede şu şekilde bir değişiklik önermeyi düşünebilirsiniz belki; Üç türlü insan vardır; haklarını bilen, haklarını bilmeyen ve başkalarının haklarını yok sayan. Ama gerek yok siz hakkınızı biliyorsanız, kimse sizin hakkınızı yok sayamaz.
Var ise böyle bir durum, her ilçede kurulu İlçe İnsan Hakları Kurullarının telefon, faks numaralarına ve elektronik posta adreslerine, insan hakları başvuru ve şikayet kutularına,
150 telefon hattını arayarak başvurunuzu yapabilirisiniz. 
Hepsine yazmaya yer yok. İlk iki ve son iki maddesi:
İNSAN HAKLARI EVRENSEL BEYANNAMESİ
Madde 1- Bütün insanlar özgür, onur ve haklar bakımından eşit doğarlar. Akıl ve vicdana sahiptirler, birbirlerine karşı kardeşlik anlayışıyla davranmalıdırlar.
Madde 2- Herkes, ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasal veya başka bir görüş, ulusal veya sosyal köken, mülkiyet, doğuş veya herhangi başka bir ayrım gözetmeksizin bu Bildirge ile ilan olunan bütün haklardan ve bütün özgürlüklerden yararlanabilir…
Madde 29
1. Herkesin, kişiliğinin serbestçe ve tam gelişmesine olanak veren topluma karşı ödevleri vardır.
2. Herkes haklarını kullanırken ve özgürlüklerinden yararlanırken, başkalarının hak ve özgürlüklerinin tanınması ve bunlara saygı gösterilmesinin sağlanması ve demokratik bir toplumda genel ahlak ve kamu düzeniyle genel refahın gereklerinin karşılanması amacıyla yalnız yasayla belirlenmiş sınırlamalara bağlı olur.
3. Bu hak ve özgürlükler hiçbir koşulda Birleşmiş Milletlerin amaç ve ilkelerine aykırı olarak kullanılamaz.
Madde 30- Bu bildirgenin hiçbir kuralı, herhangi bir devlet, topluluk veya kişiye, burada açıklanan hak ve özgürlüklerden herhangi birinin yok edilmesini amaçlayan bir girişimde veya eylemde bulunma hakkını verir biçimde yorumlanamaz.