8 Aralık 2011 tarihli “Nefes Almak istiyorum” başlıklı yazımda kentin en önemli sorunlarından olan hava kirliliğine değinmiştim. Bu konudaki rahatsızlıklar ve muhtemel çözüm yollarından bahsetmiştim. Öncelikli olarak yapılması gerekenin katı yakıtların denetlenmesi olduğundan da bahsetmiştim. Yazımdan birkaç gün sonra bu konuda Ödemiş Belediyesi tarafından adım atılarak kentte satılan kömürlerden ve ayrıca Yardımlaşma Vakfı tarafından dağıtılan kömürlerden alınan numuneler 9 Eylül Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Maden Mühendisliği bölümüne gönderilmiş ve analiz yaptırılmış. Çıkan netice beni şaşırttı çünkü sayın Bekir Keskin’in açıklamasına göre gelen analiz sonuçları standartlar dahilinde çıkmış. Ne diyelim bilim karşısında bize daha fazla söz düşmez, demek ki sorunu ve çözümü başka yerde arayacağız. Bu konuda duyarlılık göstererek gerekli adımı atan sayın Keskin’e hem kendi adıma hem de kentte yaşayanlar adına teşekkür ediyorum.
Aynı yazıda asıl değindiğim konu ise söz konusu hava kirliliğinin en basit ve kalıcı çözümünün “doğalgaz” kullanımına geçilmesi olmuştu. Bu konuda asıl adım atması gereken ise iktidar partisi olmalı. Maalesef İzmir’e üvey evlat muamelesi yapan ancak belediye başkanlığını kazandıkları diğer kentleri adeta yeniden yapılandıran iktidar partisi bu konuda şimdilik bir adım atacağa da benzemiyor. Bu konuyu zaman zaman dilim döndüğünce sizlerle paylaşmaya devam edeceğim, kim bilir belki atalarımızın dediği gibi yüz kere söylersek kentimiz de doğalgaza kavuşur.
Doğalgaz konusunda yetkili ve sorumlunun iktidar partisi olması sebebiyle yerel yetkililer de geçici de olsa bir çözüm üretme çabasında. Ödemiş Belediye Başkanı sayın Bekir Keskin hava kirliliği çözümü için elektrikle ısınmayı gösterdi. Elektrik bedelinin ucuzlatılması ile elektrikle ısınmanın yaygın hale gelmesi halinde kentteki hava kirliliğinin azalacağını belirten sayın Keskin’in iyi niyetli düşüncesine maalesef katılamıyorum. Çünkü ülkemize en büyük zarar verenlerin başında yer alan Kuzey Irak özerk bölgesi’ne satılan (verilen) elektrik, vatandaşın kullandığının nerdeyse üçte biri fiyatındaysa; özellikle ülkenin belli kesiminde ortaya çıkan elektrik hırsızlığı ve kaçak elektrik sebebiyle dürüst vatandaşlar “kaçak elektrik kullanım bedeli” (!) ödüyorsa; yazın havalar biraz ısındığında açılan klimalar ve altyapının yetersiz olması sebebiyle trafolar patlayıp elektrik kesiliyorsa bu ülkede ne elektrik ucuzlar, ne de rahat rahat kullanacak kadar altyapı tamamlanır.
Bir an önce gerek sivil toplum kuruluşları, gerek siyasiler ve gerekse son dönemlerde çokça dile getirilen kanaat liderleri kentin doğalgaza kavuşması için çaba sarf etmelidir. Aksi halde kent sakinlerinin sağlıklarının bozulmasının vebalini birileri çok ağır ödemek zorunda kalacak.
Bu konuda bir sözüm de hükümet yetkililerine olacak. İktidara geldiği günden bugüne sürekli “21. yüzyılın lider ülkesi Türkiye”, “krizin teğet geçtiği ülkeyiz”, “Dünya’nın en çok büyüyen ekonomisine sahibiz” gibi nidalarla millete gaz veren iktidar partisinin sayın yetkilileri “ben o vermeye çalıştığınız havagazından zırnık istemiyorum, bize doğalgazımızı verin yeter…”