Hey gidi yıllar heeey… Devri sadık ile devri sabık arasında gidip gelen yıllar birbirini kovalarken, Sultan 1. Yarmagül; tahta çıkışının 2nci yılını da doldurmuştu. Birbiri ardına yaşanan, Bizans’ı aratmayan entrikaları ile nam salan Yarmagül, 2nci yılında da yapmadığını bırakmadı. Geçtiğimiz hafta, tarihin tozlu sayfaları arasından aktardığım gibi devşirmeler konusundaki becerisi, cihanşümul uygulamaları gerçekten de görülmeye değermiş. Bizler, o devirleri maalesef sadece tarih kitaplarından ve büyüklerimizden öğrenebiliyoruz. Öğrenemediklerimizi de rüyalarımızda görüyoruz.
Ben bu haftaki geçmişe uzanan yolculukta, sizlerle padişahın bir başka merakını paylaşmak istiyorum. Bizim sultanın bir diğer lakabı da bayır gülü… Evet, yanlış okumadınız bayır gülü. Biraz araştırınca bunun sebebini bulması çok da zor olmadı. Bizim padişahın en büyük hayali tarihe merakı ve sahip çıkma inancı nedeniyle, Lidyalılardan kalma kalıntıları aramakmış. Bunun için de tebaasının yoğun olarak yaşadığı yerlerdeki yolları düzeltmek yerine, tüm enerjisini dağa, bayıra harcarmış. Hem buralarda gezinti yolları açar hem de bu tarihi kalıntıları, yeniçerileriyle birlikte bizzat ararmış. Kitaplarda böyle diyesi, ben bilmem…
İşte, bizim Sultan 1. Yarmagül’ün Bayır Gülü olarak anılmasına bu merakı sebep olmuş. Sancak beyliğinin içerisinde yollarda değil atlı arabası, insanlar yürümekte zorlanırken Bayır Gülü hiç bunları görmez, illa ki yok arabın kızı mevkisi, yok ballı sultan’ın ovasına gidilecek buradan diye diye, hazinenin altınları epeyce tüketmiş. Daha sonra da bu hesapsız kasap ve masat ilişkisi çerçevesinde, bükmüş boynunu, çıkmış divan heyetinin karşısına : ‘Vakıf arazilerini satalım…’. Divan heyeti de şaşırmış elbette. Hazinenin durumu belliyken, bu kadar harcanmasına ne gerek vardı? Milletin selameti, devletin bekası için buna karşı çıkmışlar. Bunu daha önce de anlatmıştım, hatırlarsanız…
Şimdi, bilinmeyen, daha doğrusu sizin kitaplardan okumak yerine benden öğrenmek için beklediğini biz başka konu daha var, divan heyetinden bu nedenle bahsettim. Yine hatırlayacağınız gibi, riyaziye alanında ihtisas yaptığını söyleyen Sultan 1. Yarmagül, divan heyeti ile bir türlü uyumlu çalışmayı başaramadı. Bizans entrikaları açığa çıktıkça, etrafındaki divan üyeleri, birer birer el ayak çekmeye başlamışlar. Bir yazımda demiştim ki ‘7<9’. Şimdi de diyorum ki ‘6<10’. Haydi buyurun, bu denklemi çözün.
Çözmeye vakti olmayanlar için de ben biraz tüyolar vereyim. Divan heyetinden bir ağa, bir başka samimi divan mensubu ile görüşür. O samimi heyet üyesi de der ki ‘Ben bu kadar entrika ve dalavere artık müsaade edemem, tüy bitmedik yetimin hakkının yenilmesine müsaade edemem’…
İlk yılda 8>8, 2nci yılda 7<9 ve nihayet 3ncü yılda 6<10. Ne demiş atalarımız? ‘Ne ekersen onu biçersin’. Padişah 2nci kez oturduğu payitahta 3ncü kez oturur mu elbette ki hep birlikte, inceleyip görceğiz!
**
Bir tarih sayfasını geride bırakıp biraz günümüze dönelim derim. Bir takvim yılını daha acısıyla, tatlısıyla geride bırakıyoruz. Bir yanda tarihe tuttuğum ışıktan gerçekleri görenlerin ettiği tebrikler, diğer yanda İT ürü kervan yürür diyenler var. Teşekkür edenlere sözüm şu ki: Teveccühünüz için teşekkür ederim. Ancak, tarihi yazmak kolay bir iş değil, ne zaman ki tribünden ‘Gerçekleri tarih yazar, tarihi de ‘İT’ yazar’ diyerekten bağırdınız, bizlere, aboneliklerinizle, reklâmlarınızla destek oldunuz; o zaman bu dava daha da güçlenir. Yoksa biz elimizdeki projektörleri gücümüz nispetinde her daim yakmaya devam ettik, edeceğiz de. Allah’ın nefes alıp vermemize müsaade ettiği ölçüde girdiğimiz bu yolda yürümeye devam edeceğiz. Sizlerin desteği ölçüsünde de bu projektör daha da güçlenecektir.
Gelelim ‘İT ürür, kervan yürür’ diyenlere… Onlar, sokaktaki itle İlker Toprak arasındaki farkı herkesten daha çok biliyorlar. Onlarda ne benim karşıma çıkıp iki laf edebilecek yürek var ne de gerçekleri inkâr edebilecek kabiliyet. Anca böyle kendileri karşıdan it gibi havlarlar ama asla İT olamazlar. Ne diyor Kenan Doğulu ‘Herkes rütbesini bilecek!’. Buna herkes dahil!
Yeni yılda yani hatıralarla görüşmek ümidi ile Allah’a emanet olun. Bizimle olun, bizimle kalın. Her şeyden önemlisi, Yerel Güç’e abone olun, dostlarınızı, sevdiklerinizi abone yapın. Daha neler paylaşacağım sizlerle, sırf İT’lik olsun diye…