Menderes Ovası Yerel Güç ile
Ses olacak ses verecek sizlere
Var olan sorunu getirip dile
Çözmek için, yer olacak sizlere.
Köylüyle çiftçiyle el ele olmak
Var ise bir sorun çaresin bulmak
Sesinizi Ankara’ya duyurmak
Sormak için, yer olacak sizlere.
Memurun, esnafın halinden bilen
Sıkıntıyı yazıp çözerce gülen
Mazlumun her zaman gözyaşın silen
Hakkın için, yer olacak sizlere.
Yerelden genele haber taşıyan
Gizli saklı kalmayacak aşiyan
Haksızlığa karşı Allah’a ayan
Durmak için, yer olacak sizlere.
Kayaturan haftada bir burada
Ne var ise paylaşacak sırada
Haksız, hukuksuza nef(i)se arada
Değmek için, yer olacak sizlere.
( 04.10.2010 Saat : 10.16 )
Bundan böyle haftada bir gün siz Yerel Güç okuyucularıyla ”Şiirin Dili” köşesinde ülkemizin ve de İzmir’imizin yetiştirdiği tanınmış ünlü veya bu bölgenin ekmeğini yemiş, suyunu içmiş fakat kendisini tanıtamamış yazdıklarını hep bir köşede saklamış amatör şairleri sizlere tanıtıp şiir konuşacak şiirlerle hasbıhal edeceğiz.
Ben şiirin tanımını şöyle yapmaktayım : Şiir, "bilme, tanıma, anlama, duygu ve düşünceleri mısralarla, sözlü veya yazılı olarak yansıtmak" manasındadır. Her r şairinde kendisine göre bir şiir tanımı vardır:
TDK sözlüğü ise: "Zengin sembollerle, ritimli sözlerle ve seslerin uyumlu kullanımıyla ortaya çıkan edebî anlatım biçimidir" şeklinde tarif eder.
TDK sözlüğü ise: "Zengin sembollerle, ritimli sözlerle ve seslerin uyumlu kullanımıyla ortaya çıkan edebî anlatım biçimidir" şeklinde tarif eder.
Yahya Kemâl'e göre şiir musikidir, fakat bildiğimiz musikiden farklı bir musikidir.
Cahit Sıtkı'ya göre, "Kelimelerle güzel şekiller kurma sanatıdır."
Ahmet Haşim şiiri: "Söz ile musiki arasında olan fakat sözden ziyade musikiye yakın olan bir lisan" olarak tanımlar.
Necip Fazıl'a göre şiir: "Mutlak hakikati arama işidir."
Bu örnekleri çoğaltmak mümkün...
Bu kadar fazla şiir tanımının olmasını Ahmet Kabaklı şöyle izah etmekte: "Nesirde nasıl yazarın bir üslubu olursa, şiirin içinde de şairin bir sırrı olur. Ve şair adedince sır (üslub) vardır ki bu da şair adedince şiir tanımının olduğunu gösterir."
Bizler şiiri nasıl tanımlarsak tanımlayalım bunun pek önemli olmadığı kanaatindeyim. Önemli olan, şiiri ve sanatı kullanarak bu ümmete hizmet etmektir...
ŞİİR TÜRLERİ
Lirik şiir
Aşk, ayrılık, hasret, özlem konularını işleyen duygusal şiirlerdir. Okurun duygularına, kalbine seslenir. Eskiden Yunanlılarda “lir” denen sazlarla söylendiğinden bu adı almıştır. Tanzimat döneminde de bir saz adı olan “rebab” dan dolayı bu tür şiirlere rebabi denmiştir. Divan edebiyatında gazel, şarkı; Halk edebiyatında güzelleme türündeki koşma, semai lirik şiire girer.
Epik şiir
Destansı özellikler gösteren şiirlerdir. Kahramanlık, savaş, yiğitlik konuları işlenir. Okuyanda coşku, yiğitlik duygusu, savaşma arzusu uyandırır. Daha çok, uzun olarak söylenir. Divan edebiyatında kasideler, Halk edebiyatında koçaklama, destan, varsağı türleri de epik özellik gösterir. Tarihimizde birçok şanlı zaferler yaşadığımızdan, epik şiir yönüyle bir hayli zengin bir edebiyatımız vardır.
Didaktik şiir
Aşk, ayrılık, hasret, özlem konularını işleyen duygusal şiirlerdir. Okurun duygularına, kalbine seslenir. Eskiden Yunanlılarda “lir” denen sazlarla söylendiğinden bu adı almıştır. Tanzimat döneminde de bir saz adı olan “rebab” dan dolayı bu tür şiirlere rebabi denmiştir. Divan edebiyatında gazel, şarkı; Halk edebiyatında güzelleme türündeki koşma, semai lirik şiire girer.
Pastoral şiir
Doğa şiirlerini, çobanların doğadaki yaşayışlarını anlatan şiirlerdir. Doğaya karşı bir sevgi, bir imrenme söz konusudur bunlarda. Eğer şair doğa karşısındaki duygulanmasını anlatıyorsa “idil”, bir çobanla karşılıklı konuşuyormuş gibi anlatırsa “eglog” adını alır
Satirik şiir
Eleştirici bir anlatımı olan şiirlerdir. Bir kişi, olay, durum, iğneleyici sözlerle, alaylı ifadelerle eleştirilir. Bunlarda didaktik özellikler de görüldüğünden, didaktik şiir içinde de incelenebilir. Ancak açık bir eleştiri olduğundan ayrı bir sınıfa alınması daha doğru olur. Bu tür şiirlere Divan edebiyatında hiciv, Halk edebiyatında taşlama, yeni edebiyatımızda ise yergi verilir.
Dramatik şiir
Tiyatroda kullanılan şiir türüdür. Eski Yunan edebiyatında oyuncuların sahnede söyleyecekleri sözler şiir haline getirilir ve onlara ezberletilirdi. Bu durum dram tiyatro türünün ( 19. yy. ) çıkışına kadar sürer. Bundan sonra tiyatro metinleri düz yazıyla yazılmaya başlanır.
Dramatik şiir harekete çevrilebilen şiir türüdür. Başlangıçta trajedi ve kommedi olmak üzere iki tür olan bu şiir türü dramın eklenmesiyle üç kere çıkmıştır.
Bizde dramatik şiir türüne örnek verilmemiştir. Çünkü bizim Batı’ya açıldığımız dönemde ( Tanzimat ) Batı’da da bu tür şiirler yazılmıyordu; nesir kullanılıyordu tiyatroda. Bizim tiyatrocularımız da tiyatro eserlerini bundan dolayı nesirle yazmışlardır. Ancak nadirde olsa nazımla tiyatro yazan da olmuştur. Abdülhak Hamit Tarhan gibi...
Cahit Sıtkı'ya göre, "Kelimelerle güzel şekiller kurma sanatıdır."
Ahmet Haşim şiiri: "Söz ile musiki arasında olan fakat sözden ziyade musikiye yakın olan bir lisan" olarak tanımlar.
Necip Fazıl'a göre şiir: "Mutlak hakikati arama işidir."
Bu örnekleri çoğaltmak mümkün...
Bu kadar fazla şiir tanımının olmasını Ahmet Kabaklı şöyle izah etmekte: "Nesirde nasıl yazarın bir üslubu olursa, şiirin içinde de şairin bir sırrı olur. Ve şair adedince sır (üslub) vardır ki bu da şair adedince şiir tanımının olduğunu gösterir."
Bizler şiiri nasıl tanımlarsak tanımlayalım bunun pek önemli olmadığı kanaatindeyim. Önemli olan, şiiri ve sanatı kullanarak bu ümmete hizmet etmektir...
ŞİİR TÜRLERİ
Lirik şiir
Aşk, ayrılık, hasret, özlem konularını işleyen duygusal şiirlerdir. Okurun duygularına, kalbine seslenir. Eskiden Yunanlılarda “lir” denen sazlarla söylendiğinden bu adı almıştır. Tanzimat döneminde de bir saz adı olan “rebab” dan dolayı bu tür şiirlere rebabi denmiştir. Divan edebiyatında gazel, şarkı; Halk edebiyatında güzelleme türündeki koşma, semai lirik şiire girer.
Epik şiir
Destansı özellikler gösteren şiirlerdir. Kahramanlık, savaş, yiğitlik konuları işlenir. Okuyanda coşku, yiğitlik duygusu, savaşma arzusu uyandırır. Daha çok, uzun olarak söylenir. Divan edebiyatında kasideler, Halk edebiyatında koçaklama, destan, varsağı türleri de epik özellik gösterir. Tarihimizde birçok şanlı zaferler yaşadığımızdan, epik şiir yönüyle bir hayli zengin bir edebiyatımız vardır.
Didaktik şiir
Aşk, ayrılık, hasret, özlem konularını işleyen duygusal şiirlerdir. Okurun duygularına, kalbine seslenir. Eskiden Yunanlılarda “lir” denen sazlarla söylendiğinden bu adı almıştır. Tanzimat döneminde de bir saz adı olan “rebab” dan dolayı bu tür şiirlere rebabi denmiştir. Divan edebiyatında gazel, şarkı; Halk edebiyatında güzelleme türündeki koşma, semai lirik şiire girer.
Pastoral şiir
Doğa şiirlerini, çobanların doğadaki yaşayışlarını anlatan şiirlerdir. Doğaya karşı bir sevgi, bir imrenme söz konusudur bunlarda. Eğer şair doğa karşısındaki duygulanmasını anlatıyorsa “idil”, bir çobanla karşılıklı konuşuyormuş gibi anlatırsa “eglog” adını alır
Satirik şiir
Eleştirici bir anlatımı olan şiirlerdir. Bir kişi, olay, durum, iğneleyici sözlerle, alaylı ifadelerle eleştirilir. Bunlarda didaktik özellikler de görüldüğünden, didaktik şiir içinde de incelenebilir. Ancak açık bir eleştiri olduğundan ayrı bir sınıfa alınması daha doğru olur. Bu tür şiirlere Divan edebiyatında hiciv, Halk edebiyatında taşlama, yeni edebiyatımızda ise yergi verilir.
Dramatik şiir
Tiyatroda kullanılan şiir türüdür. Eski Yunan edebiyatında oyuncuların sahnede söyleyecekleri sözler şiir haline getirilir ve onlara ezberletilirdi. Bu durum dram tiyatro türünün ( 19. yy. ) çıkışına kadar sürer. Bundan sonra tiyatro metinleri düz yazıyla yazılmaya başlanır.
Dramatik şiir harekete çevrilebilen şiir türüdür. Başlangıçta trajedi ve kommedi olmak üzere iki tür olan bu şiir türü dramın eklenmesiyle üç kere çıkmıştır.
Bizde dramatik şiir türüne örnek verilmemiştir. Çünkü bizim Batı’ya açıldığımız dönemde ( Tanzimat ) Batı’da da bu tür şiirler yazılmıyordu; nesir kullanılıyordu tiyatroda. Bizim tiyatrocularımız da tiyatro eserlerini bundan dolayı nesirle yazmışlardır. Ancak nadirde olsa nazımla tiyatro yazan da olmuştur. Abdülhak Hamit Tarhan gibi...