“Türk çocuğu, ecdadını tanıdıkça daha büyük işler yapabilmek için kendinde kuvvet bulacaktır.”
73 yıldır “O”nu aramaktan yorulmadık, “O”nu anmaktan bıkmadık, “O”nu özlemekten de galiba öteye gidemeyeceğiz… Bu ülkede yaşayan “birileri”ni düşünün ki, tv kanallarında, gazete(!) köşelerinde insanın aklına gelmeyecek onca iftirayı arsızca, utanmadan Türk Devletinin kurucusuna atabilmekte ve bunu alenen yapabilmektedir. Yazıklar olsun…
Sen ne büyük bir Türk Liderisin ki Atam, bunca çamura, iftiraya, yalana rağmen Türk Gencinin yüreğinde yaşamaya devam ediyorsun. Unutma ki; çizdiğin hedefe, ulaşmak istediğin ülküye koşacak gençler seninle…
…
Geçtiğimiz gün TBMM’de heybetli biri öyle bir “arz-ı endam” etti ki gözlerimize inanamadık. Heybetinden olsa gerek bir konuşmacıyı kürsüden “alaşağı” etmenin keyfini yandaşlarıyla yaşıyordu. Ne de olsa eski sendikacı!.. AKP Milletvekili Salim Uslu’yu alkışlamak istiyorum ya acaba yakışık alır mı? Yoksa gelir beni de “alaşağı” etmeye kalkar mı?
…
Bir “bakan” düşünün… Van-Erciş depreminin ardından açıklama yapıyor, Van’ın artık deprem sıkıntısı yaşamayacağını söylüyor. Halka da evlerine rahatlıkla girebilecekleri müjdesini veriyor. Sonra “5,6” lık bir sarsıntıyla o güven “yerle yeksan“ oluyor. Oluyor da bizim sayın bakanımızda “tık” yok! Eski TOKİ başkanı, şimdilerin “Çevre ve Şehircilik” Bakanı sayın Erdoğan Bayraktar aranıyor, belki sözlerine bir açıklık getirir diye…
…
Deprem bölgesindeki koordinasyonsuzluk sürmeye devam ediyor gibi… Son olarak 15.000 çadırın daha deprem bölgesine gönderildiği dillendiriliyor malum çevrelerden de ortada çadır yok sanki. Ya da var da “başka ellerde”… Yok yok… Bu halk yalan söylüyor(!)… Gelen çadırları saklıyor ve kendileri naylon barakalarda yaşamaya çalışıyor. Acaba işin işinde “Ergenekoncular”, “Balyozcular” mı var? Kim bilir…
…
Deprem bölgesinde sayın bakanlarımıza tepkiler çığ gibi artmaya devam ediyor. Gerçi sayın başbakanımız bu tepkileri gösterenleri “provokatör” olarak nitelendirdi ya… Mutlaka bir bildiği vardır. Nankörlük yapmamak gerekir değil mi? 50.000’den fazla çadır, sayısız yardım alan Vanlıların bu yaptıkları hiç de hoş değil!..
…
1999 Marmara depreminden sonra o kadar çok “şehir efsanesi” uydurdu ki “birileri”… Şimdi o “cenah”tan ses gelmiyor. Gazetelerine, tv’lerine, internet sitelerine, sohbetlerine baktığımız da olaya yaklaşımları bambaşka. Hatta hatta “hükümetin aldığı tedbirler sayesinde son deprem ucuz atlatıldı” diye başlık atanlar bile var. Ucuz atlatıldı denilen 2.deprem de 2 yerden 22 insanımızın cesedi çıkarıldı. Bu mu ucuz atlatılması?
Hani derler ya “gözleri var görmez, kulakları var duymaz, dilleri var söylemez” diye…
…
Aynı gazetede yazı yazdığım bir “güruh”un (tabir bizzat kendisine ait olduğu için kullanmakta bir be’is görmedim) “öğretmenler” ile ilgili değerlendirmesi gerçekten çok nahoş. Cevabını şimdilik vermek istemiyorum ama Mevlana’nın sözünü kendisine ithaf etmekten de kendimi alamıyorum. Söz anlayana gelsin!..
Suskunluğum asaletimdendir / Her lafa verecek cevabım var / Lakin bir lafa bakarım laf mı diye / Bir de söyleyene bakarım adam mı diye…