Devlete ihanetin bir bedeli mutlaka olmalıdır.

Bu devletin imkanlarından yararlanıyorsan, bu milletin ödediği vergilerden maaş alıyorsan Türk Milletine,  Türk Devletine, Türkiye Cumhuriyetine, Türk bayrağına ihanet etme hakkın olamaz. Bahaneler arkasına sığınıp böyle bir eyleme geçmeyi değil, düşünüyorsan bile ödemen gereken en ağır bedeli mutlaka ödeyeceksin.

Bunun başka bir izahatı olamaz.

Ama;

Bu millet geçmişte neleri gördü!...

“Açılım” adı verilen ihanet sürecini de, Habur rezaletini de, “Ne istedilerse verdik!” saçmalıklarını da bizzat gördü ve yaşadı. “Dün dündür, bugün bugündür.” sözünün arkasına hiç kimse sığınamaz.

Ülkemiz çok zor bir dönemden geçiyor. Birlik olmanın zamanı. Ortak aklın ön plana çıkmasının tam yeri. Herkes, özellikle de siyasiler tam bir “samimiyet sınavı”ndan geçiyorlar.  Meydanlarda verilen sözlerin arkasında durmak da siyasilerin erdemini gösterir.

Hani derler ya;” Bin düşün,bir söyle.” diye…

Ya da ;” Söz ağzımızdan çıkasıya kadar bizim esirimiz, çıktıktan sonra da biz o sözün esiri oluruz.” diye…

Uluların sözlerini kimse kulak ardı etmemeli. Edildiği takdirde de bu yaşananların bir benzeri daha bu ülkede(Allah korusun)  yaşanabilir.

Yaşana bu süreçlerde (Gerçek)Türk Milliyetçileri-Türk Ülkücüleri  hep haklı çıktı, çıkmaya da devam etmektedir. Varlıkları boyunca ne “Moskof bayrağı”nı taşıdılar, ne “Lenin-Stalin-Mao” diye bağırdılar ne de “Pensilvanya”ya bi’at ettiler. Sadece ve sadece Türklük için, İslamiyet için, Türk Devletinin bekası için, Türk Milleti’nin geleceği için mücadele ettiler. Bu uğurda canlarını seve seve toprağın kara bağrına verdiler. Bir kez bile olsun yorulmadılar, bıkmadılar, vazgeçmediler…

Şimdi “vefa” sırası Türk Milleti’nde…

Türk Milliyetçilerine –Türk Ülkücülerine sahip çıkma, siyasi iradesini iktidara getirme, kendisinden her ne şart altında olursa olsun vazgeçmeyene destek verme sırası Türk Milleti’nde…