Allah TeâIa, Hz. Adem’den itibaren Hz. Muhammed Mustafa Sallallahu aleyhi ve sellem’e gelinceye kadar pek çok Peygamber göndermiştir. Bu Peygamberler, Allah’ın mesajını insanlara iletmişler ve O’ Yüce Yaratıcıya nasıl ibadet edileceğini bildirmişlerdir.
İbadet, Allah’a saygı ile boyun eğmek, lûtfettiği sayısız nimetlere ve akıl gibi üstün yeteneklere karşılık O’na şükretmektir. Peygamberimizin, geceleri yoruluncaya kadar namaz kıldığını gören Hz. Aişe’nin:
Ey Allah’ın Resûlü! Geçmiş ve gelecek hatalarınız bağışlanmış olduğu halde, kendinizi bu kadar niçin yoruyorsunuz? demesi üzerine Peygamberimizin:
Ya Aişe! Allah’a şükredici bir kul olmayayım mı? diye cevap vermesi, ibadet etmenin nedenini en güzel şekilde açıklamaktadır.
İbadet, yalnız Allah’a yapılır ve ancak ibadete layık O’dur. Allah’tan başkasına ibadet yapılmayacağı gibi, Allah rızası dışında başka bir amaçla da ibadet yapılmaz. Allah’a yapılan ibadete, başkasını ortak etmek, daha açık bir ifade ile; Allah’a yapılan ibadetle dünyevî bir çıkar sağlamak, toplum nezdinde itibar kazanmak gibi; ibadetin ruhuna aykırı niyet ve amaçlarla ibadet etmek, büyük günah kabul edilmiştir. Bu şekilde yapılan ibadetleri Allah kabul etmeyeceği gibi, değer de vermez.
Dinin herhangi bir çıkar için kullanılması ve ibadetlerin gösteriş için yapılması çok yanlıştır. Hatta, Kur’an okumak sevap olduğu halde, islam âlimleri; bir tüccarın ticarî eşyasını sergilerken, müşteriye gösterirken Kur’an okumasını, uygun bulmamıştır.
Her iş, yalnız Allah rızası için yapı1malı, başka bir amaca yer verilmemelidir
Yazımı bir ayet meâli ile bitiriyorum:
Yüce Allah Kehf suresi 110.ayette“...Rabbinin rızasını kazanmak isteyen kimse, iyi iş yapsın ve ibadet ederken hiçbir şeyi Rabbine ortak koşmasın.”diye emretmektedir.
Unutmayalım ki biz ibadeti Allah için yaparız, başkalarına gösteriş için veya menfaat sağlamak için değil. Gösteriş zaten İslamın özüne de ters düşmektedir. O halde ibadetler Allah rızası için yapılmalı sade ve gösterişten uzak olmalıdır.