Sayın Bekir Keskin makamına oturduğu günden bu yana gerek milli bayramlarımızda gerekse yerel kutlama törenlerimizde organize edilen etkinlik ve eğlenceler için kamuoyunda tanınmış sanatçıları şehrimize getirmekten kaçınmakta ve muhtemelen bu şekilde tasarruf ettiğini düşünmektedir. Kimine göre doğru bir yaklaşım olarak görülebilecek bu durumu farklı bakış açılarıyla sentezlemek gereklidir. Mesela sayın Badem zamanında yapılan bu tarz etkinliklerde kamuoyunun yakından tanıdığı sanatçıların vatandaşla buluşturulmasının faturası bir hayli kabarık idiyse bu neden vatandaşa açık açık anlatılmadı. Biz belediyeyi devraldık, şurada bu yanlış var burada bu yanlış var diye neden dillendirilmedi. Sayın başkan bunu son ana bırakıp seçim kozu olarak kullanmayı düşünüyorsa geçen yerel seçimlerde ak karneyle (!) sayın Mehmet Eriş’e son anda yöneltilen okların dönüp dolaşıp kimi yaraladığını hatırlatmak isterim. Belediyeler sadece kentsel ihtiyaçları karşılamakla değil sosyal ihtiyaçları karşılamakla da görevlidir. Sosyal olarak çok da alternatifi olmayan şehrimizin bu tarz eğlencelerle biraz daha sosyalleştiği yadsınamaz bir gerçektir. Zaten ekonomik sıkıntılarla bunalan halkımız bu tip etkinliklerle bir nebze nefes almakta, hak ettiği insanlığını yaşama fırsatı bulmaktadır. Hal böyleyken halkımızın kısa süreli eğlencelerini gerçekleştirmenin faturası biraz kabarık da olsa buna lüks gözüyle bakılmamalıdır. İlanlarda görüyoruz ki 29 Ekim etkinliklerinde gençlik şöleninde Mehtap Erbaş, Cumali Alp isimli sanatçılar yer alacaktır. Yaptıkları işe ve sanatçı kişiliklerine sonsuz saygım olmasına rağmen, soruyorum içinizden bu sanatçıları tanıyan var mıdır? Bu isimler bedavaya mı geliyor? Bu hiç tanımadığım insanları dinlemek için belediye kasasından ne kadar çıkıyor? Pek çoklarının görmek ve dinlemek istediği ünlü sanatçılar varken bu arkadaşların etkinlikte başrol oynamaları ne kadar doğrudur. Halkın beğenisini kazanmış ünlülerin şehrimize gelmesi sadece halkın beğenisini kazanmakla kalmayacak şehrimiz için de büyük bir reklam olacaktır. Mahmut Badem zamanında sürekli (!) dinlediğimiz ve izlediğimiz Bedia Akartürk ise gündüz etkinliklerinde sahne alacak olup, eski dönemden farklı olarak başörtülü afişlerin yerine bu kez kuaförden yeni çıkmış Bedia Akartürk afişlerinin kullanıldığını görüyoruz. Kendisine saygı ve sevgi duymakla beraber her etkinlikte kendisinin yer almasını da çok hoş karşılamıyorum. Bu konudaki fikrimin çevremdeki insanlar tarafından da destek bulduğunu ifade edeyim. Ayrıca afiş konusundaki sokak geyikleri de azımsanmayacak oranda arttı.
Bedia Akartürk gibi Yalçın Menteş de eski dönemin müdavimlerindendi. Komedyen Menteş bir oyun sonrasında o dönemdeki belediye başkanına methiyeler düzerek bir dahaki sefere kendisini yine başkan olarak görmek istediğini ifade etmekten de geri kalmamış, rengini açıkça belli etmiş ve bana göre sanatına siyaset karıştırarak çok doğru olmayan bir söylemde bulunmuştur. Ancak nedense tüm bunlara rağmen sayın Keskin döneminde de başka komedyen yokmuş gibi Menteş’i tercih etmesi karşısında başkanın değiştiği ancak zihniyetin aynen devam ettiği görülmektedir.
