Öncelikle; babamın vefatında ve vefatı sonrası bizzat ve telefonla arayan dostlarımıza, sosyal medyadaki haberlerin altında yorumlara katılarak taziyelerini, iyi dileklerini ve babam ile olan hatıralarını paylaşan uzaktan-yakından binlerce gönül dostlarımıza kardeşim ve ben teşekkürlerimizi sunar, sevgi ve gönül muhabbetimizi iletiriz.
Tanıyanlarımızın ve dostlarımızın en çok merak ettikleri konu da babamın yaşıydı.
Babam yaşını söylemezdi. Bizde nazar olur diye geçiştirirdik. Hak vâkî oldu. Merak ortadan kalkabilir.
Babam, 20 Ocak 2021’de 99 yaşına girecekti.
Minyon tipi, çakmak gibi masmavi gözleri, sürekli tebessüm eden çehresi yaşını pek göstermezdi.
Zaten gönül yaşı da hep gençti, hayat doluydu.
İnsanları sever, herkesin gönlüne hitap etmeyi severdi.
85 yaşına kadar bisikletiyle Selçuk yolu üzerindeki zeytinliğe hafta sonraları gider gelirdi.
92 yaşına kadar bilfiil ticaret ve kolonya imalatına devam etti.
Babamlar, cumhuriyetin ilk nesliydi.
O dönemin ortaokulunu okumuş, hayat dersini iyi alan bir neslin ferdiydi.
Kibardı, nâif ve nezaket timsali idi.
Gönül almasını iyi bilirdi.
İnci gibi mükemmel bir el yazısı vardı.
Elinden her iş gelir, herkese faydalı olmaya çalışırdı.
İnsanları, Devletini ve Bayrağını çok severdi.
İkinci dünya savaşı dönemine denk gelen askerliğini Çanakkale ve İstanbul'da yapmıştı.
Askerlik anılarına çok önem verir, aile toplantılarında sık sık anlatırdı.
Orada kimya kursuna katılarak “kimyager sertifikası“ almış. Bu bilgilerini daha sonra atıldığı iş hayatına aktararak kolonya imalatının temelini kurmuştu.
Babamın kolonya imalatı, zamanımızın iş adamları anlayışının çok uzağında bir felsefe çerçevesinde gelişti.
Bu imalatta hiç bir zaman kârlılık ve ticaret ön sırada olmadı.
Sanat ve başarı, mükemmellik daima ticaret ve kârlığın önünde yer aldı.
Ben 8- 10 yaşlarında çocuktum. İstanbul'a tüccarlarının yanına beni de götürdü.
Çalıştığı firmalar ve tüccarlar hep Fransız menşeli ürünlerin distribütörleri olan Yahudilerdi.
Babam üzerinde çalıştığı losyon ve parfümleri onlara gösterir, üzerinde mütalaa ederlerdi.
Meşhur “İstanbul Geceleri, Gizli Çiçek ve Altın Damlası“nın bu çalışmaların ürünü olduğunu düşünüyorum.
Yahudi tüccarlar babamın formüllerini mükemmel bulurlar, latife ile formülleri öğrenmeye çalışırlardı.
Babam ilk hayat terbiyesini, ismini aldığım Emin Dedemden almış.
Emin Dedem, babamın anne dedesi.
Müftüzade, rûfai tarikatı şeyhi. Dönemin Tire'deki önemli şahsiyetlerinden.
Babam anlatırdı;
Emin Dedem, babamları toplar iman ve insanlık dersi verirmiş.
Bu hayat dersinin ilk konusu “kesinlikle yalan söylemeyeceksin.”
Sonra, daima dürüst olacaksın.
Sonra, insanların gönlünü kazanmasını bileceksin.
Daha sonra, büyüklerine saygıda kusur etmeyeceksin, küçüklerini koruyacaksın.
Ve.... Devletini ve Bayrağını sevecek, bağlı kalacaksın.
İşte, babam bu derslerini çok iyi almış.
Hayatı boyunca hep böyle yaşadı.
İlaç almaz, doktora pek gitmezdi.
Baharatçı da olduğundan, doğal bitkisel ürünleri çok iyi tanır, onlardan kendince ilaçlar yapardı.
Onun bu konumunu iyi bilenler bu ilaç karışımlarını gelir alırlar, şifa bulurlardı.
Bunların bazı karışımlarını sağlıklı hayat için kendi de yer, bana da yedirirdi.
Evimizde küçük bir köşe bazı çalışmaları için ayrılmıştı.
Gül çiçeklerinden gülsuyu üretir, saç güzelliği için briyantin üretir, bazı kozmetik merhemler yapardı.
Başaramadığı tek şey, saç çıkaracak merhemdi (özellikle kendisi için çok isterdi )
Şimdiki nesil bilmez, kumaştan düğme yapar, okul formaları için kumaştan kemer yapardı.
Çok çalışkandı. Boş durmayı sevmez daima bir işle meşgul olurdu.
Demiştim ya, Cumhuriyetin ilk nesliydi ve çok özel insanlardı.
Kendi neslinin ve çarşının en son kalanlarındandı.
Tahtakale Çarşısında unutulmaz bir iz bıraktı.
Çok şükreder, şikâyet nedir bilmezdi.
Kalça kemiği kırılıp 95 yaşında ameliyata girdiği halde, hiç şikâyet etmedi, hayata küsmedi.
İki ay içinde o yaşta yürümeye başladı.
Ve... Son altı ayı genellikle evinde geçirdi. Pandemi dolayısıyla zaten dışarı çıkarmadık.
Kontrollü olarak zaman zaman araçla gezdirdik.
Zaman zaman, özellikle Cuma geceleri beraberce Kur'an'dan ezbere bildiği süreleri tekrarlatarak ahiret yolculuğuna hazırlandı.
“Ben iyiyim, ben iyiyim. Allah sizlere sağlık ve mutluluk versin.” Diye diye son günde uyur gibi, kuş gibi bu dünyadan uçtu.
Küçücük dükkândan, arkasında biri mühendis diğeri doktor iki evladını topluma hizmet için emanet edip Rabbine kavuştu.
Çok sevdiği, daima bahsettiği Emin Dedesinin yanına defnolundu.
Rabbim küçük, büyük tüm günahlarını affetsin.
Rabbim hepimizi Cennetinde buluştursun.
Allah rahmet eylesin.
Babacığım, seni hiç unutmayacağız... Senin eserin olarak daima hayır sayfalarını açık tutacak hassasiyette bir hayat yaşamaya gayret göstereceğiz.