Üç tarafı denizlerle çevrili, yeşili ve sarısı bolca olan bir kara parçası. Büyük kıtaların arasında adeta köprü misali. Büyük denizleri birleştiren, verimli olduğu her halinden belli olan güzel ve yaşanılası bir yer.

Ama bu aralar dumanlar yükseliyor bağrından. İnsanlar şehirlerin sokaklarını işgal etmiş yürümekteler. Karalar giymiş başkaları da onlara ha bire saldırıp kaçırmaya çalışmakta. Büyük araçlar insanların üstüne suyla dumanla geliyorlar. Yok etmek ister gibiler. Tıpkı Tolkien’ in eseri olan  ‘Yüzüklerin Efendisi’ndeki gibi, kara büyücü Saruman ın insanların üstüne saldığı ucube yaratıklar ve önüne geleni parçalayan şekilsiz kurt sürüleri gibi. Ne garip bir benzerlik. Ama onca zalimliğe, adaletsizliğe, zorbalığa karşı yinede yenilmeye mahkûmlar. Yalanlarla, baskılarla ve diktatörlükle yapılan her iş gibi buda bitecek. Yapanlar çok ağır yaralar bırakabilirler ama uyanmış insanı bir daha uyutup kandıramazlar.

Yukarıdan dikkatlice bakıldığında, dikkati çeken bir şey var.  Bu kadar insan bağırıyor ama niye? Dertleri ne bunların? İstekleri var, talep ediyorlar; öfke değil sadece istek! O zaman biraz daha aşağıya inelim, içlerine. Bakalım ne istiyor, ne diye bağırıyorlar?

Özgürlük diyorlar, yaşam şeklimize karışılmasın diyorlar, bizim olanın başkalarına verilmemesini ve satılmamasını istiyorlar. Bu kadar insanın çalışıp kazandığı değerlerin ve kazançların, birkaç insan tarafından çar-çur edilmemesini, bunları kazanan ve oluşturan yani halk dediğimiz bu ülkenin sakinlerinin rahatına ve refahına yönelik kullanılmasını istiyorlar. Küçük bir toprak parçasına sıkışmış olan ve beton binalara meydan okuyan, bir avuç ağacın koparılmamasını istiyorlar. Kendi topraklarında yüzyıllardır nasıl yaşıyorlarsa barışla ve kardeşlikle yaşamayı istiyorlar. Başkalarının içlerine girip fesatlık arabozuculuk yapmamasını talep ediyorlar. Kara büyücü Saruman’ı istemiyorlar. Çünkü Saruman çok sinsi ve yalancı, amacı var ve bu amaç orada yaşayanların aleyhine.

Yaradanın yerine paraya tapan; bu uğurda her şeyi yapabilen ve bu topraklarda yaşayan insanları hiçe sayan. Pardon köle olarak gören bir avuç şahsiyetsiz ve çıkarcı grup, başlarında ise kara büyücü Saruman. Hizmet ettikleri daha büyük bir gücün piyonları. Bu kara parçasında bulunan bütün zenginlikleri ve kaynakları; orada yaşayan ve bu zenginliklerde yüzde yüz hakkı ve sahibi olanlara rağmen, hizmet ettikleri büyük gücün himayesine girmesi için uğraşıyorlar. Önce bu insanların kalplerindeki en derin ve savunmasız yer olan dini değerlerin kendi amaçlarına kullanılması ile yalan-dolanları ile el altından yapılan ve kimsenin haberi bile olmayan gizli anlaşmalı satışlar ile bütün para getirecek yerleri ve iş kollarını kendi tekellerine almak suretiyle ve kanunları sadece kendi çıkarları doğrultusunda değiştirmek yöntemiyle ve insanlar uyanmaya başlayıp neler oluyor? Diye sormaya başladıklarında ise polis baskısı, gaz kokusu, tutuklama tehdidi, ölüm sopası ile…

Eğitimi boz, ekonomiyi parçala, ülkenin farklı kültür mensubu insanlarını suçla, toprakları başkalarına sat, tarım ve hayvancılığa tecavüz et, adalet sistemini kendi arka bahçen yap, medyayı maymuna çevir, en önemlisi ülkenin genç insanlarının geleceklerini karart, sonra hesap soran insanlara dayak at…  İşte bu, kara büyücü badem bıyıklı Saruman’ın işi. Hizmet ettiği büyük güç ise denizaşırı yerde bulunan kara Mordor diyarı…

Ama görünen o ki, insanlar hesap sormayı öğrenmeye başlamışlar. Cevap vermelisin onlara, veremiyorsan vay halinize. Kandırıp kendi safına çektiğin insanlarda sizden bir sonuç ve açıklık bekliyorlar. Veremiyorsan vay haline Saruman. Daha ileri gidersen sizleri Mordor diyarındaki Coniler bile kurtaramayacak.

2012 yılı kıyamet yılı değildi, kıyametin başlangıcıydı. Ama senin gibi badem bıyıklarının ardına saklanan Sarumanlar’ın kıyametinin başlangıcı. Maymun yerine koyduğun insanların gözü açıldı ve cesaretleri uyandı. Neler yapabildiklerini bilemezsin. Ama daha önce Yunanlılar denediler ve öğrendiler. Bir sor istersen onlara. Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Bu kara parçası ve diğer topraklarda yaşayan insan güruhu uyanmaya başladı. İşte sizlerin kıyameti başlıyor.

Amon-dın’deki işaret kuleleri yandı… AYDINLIK GELİYOR…

DİREN TÜRKİYE…