Mübarek tohum ne üreyebiliyor nede kendini savunabiliyor. Organik dediğimiz ise bitkinin genetiğiyle oynanmamış orijinal halidir. Yani yüz yıl önceki hali. Tohumu ekebilirsin ve çıkanları da ertesi yıl tekrar tohum olarak tekrar ekip aynı ürünü alabilirsin. Her bitki türünün doğanın olumsuz şartlarına göre savunma mekanizmaları vardır ve bizlerin tüketeceği sebze-meyvenin ayrıca fazlalık savunma mekanizmaları bulunmaktadır. İlaca falan gereksinimi yoktur. Ama tüm bu özelliğiyle oynanmış bitkiler, kar amaçlı üretildikleri için ilaca ve gübreye ihtiyaç duyarlar.
İşte burada siyasetçilerimiz devreye girerler. Aç gözlü,haris,ikiyüzlü insanlık düşmanları. Devletin idare kadrosunda çıkarmış oldukları yasalar ile bu tohum ve ilaçların satışını tekelleştirip yurtdışından gelen şirketlere peşkeş çektiler kendi halkını. Yani ülkedeki çiftçi sadece bu şirketlerin sattığı tohumu alıp ekmek zorunda. Bir sonraki seneye tekrar almak zorunda . Tohum kısır,savuma mekanizması yok; çifti kardeşim yine bu şirketlerden suni gübre ve ilaç almak zorunda. Siyasetçilerimiz ise bu satışlardan pay veya başka kazanımlar elde ederek ülkesine ve halkına ihanet içerisinde.genetiğiyle oynanmış ürünleri yiyoruz ve hastalıktan kurtulamıyoruz..
Doğru ve berektli tarım uygulamaları ülkemize daha yeni yeni giriyor. Birkaç girişimci ve insan evladı sayesinde ama onlarda azınlıkta. Siyasetçimiz bunu yasalaştırıp bir düzene koymak ve daha sağlıklı ve modern bir üretimi oluşturmak istemiyorlar. Çünkü bu karlı ve hain kazanç kapısını kapatmak istemiyor siyasetçilerimiz ve yurtdışından gelen şirketler.Doğal ve verimli bir tarım bu vampirlerin işine gelmez.Kazanamazlar. Çiftçi kazanır. Olmaz,işlerine gelmez.Çıkardıkları yasalar ile çiftçiyi ve hayvan üreticilerini zor duruma soktular ki tüm geliri ellerine alabilsinler….
Son dönemde ülkemizi de yetişen ve simgemiz haline gelen bir çok ürünü dışarıdan ithal etmeye başladık. Biz tarımın ve hayvancılığın kökeni olan bu topraklar ve insanımız.Bizim ülkemiz önümüzde olan bir örnek sadece, dünyanın geri kalanı içinde aynı sorunlar geçerli.Çünkü oralarda da siyasetçiler var.Toprakta bir şey yetişmiyor,hayvanlarımız kırılıyor,ürünlerimiz değerinden çok aşağılara düşmüş durumda. Çiftçilerimiz ne kadar fakirleşip zora girerse; siyasetçimiz o kadar zenginleşip semiriyor. Çünkü bizleri yiyorlar.Açlık ve yokluk tüm dünyada kol geziyor.Bırakın afetleri kendimiz zaten afetler yaratıyoruz.Başka yıkımsal güçlere gerek yok.Köylü gerçekten bizim efendimiz.Üretim olmazsa neyle besleneceğiz? Bozuk ve genetiği değiştirilmiş ürünlerle beslenmekten her geçen gün sağlığımızda bozuluyor toplum olarak. Hastaneler dolup taşmış durumda. Birçok hastalığın sebebi ise yediklerimizin bozuk olması ve bizim vücut yapımıza uygun gelmemesi. İnsan vücudu ve sistemi gıdanın doğal haline göre dizayn edilmiştir, bozuk olanı verirsen haliyle bozulacaktır.
Peki bu hastalıklarımızın şifası nerede? Siyasetçilerimiz bulmuş durumda. Hiç boş bırakırlar mı?
Yurtdışındaki ilaç üreticileri ve satıcılarında.Ama senin üretim sistemin yok kurmamışın.Yabancı firmalardan alınacak olan ilaçlar( İTHAL İLAÇ) ,kar payları ve başka ortaklıklar,şirketlerin siyasetçimize verdikleri imtiyazlar….İyileştirmeyen ama bağımlılık yapan ilaçlar,devamlı alınması gereken markalar,hızla bozulan ve geri gelmeyen sağlığımız.. çok anlatmaya hacet yok..
Kul hakkı diye bi olay var. Ama tüm kulların hakkı onlarınmış gibi davranıyorlar. İnsanmış gibi geziyorlar insanların arasında. Kışın sert geçeceği ayvanın bolluğundan belli olurmuş. Yediğimiz ayvalara bakılırsa önümüzde gayet sert kışlar var. Zor dönemler bekler bizi.
SİYASETÇİNİN OLMADIĞI BİR DÜNYAYI HAYAL ETMENİZ UMUDUYLA…
Sağlıkla, sevgiyle,dostlukla……