Sürücü Ehliyetleri eskiden, Emniyet Genel Müdürlüğüne bağlı İl Trafik Müdürlükleri bünyesinde oluşturulan (ciddi) birim ve komisyonlar tarafından verilirdi.Yakınlarınızdan; Sürücü Ehliyetini İzmir’den alan büyüklerinize bir sorun bakalım.İşin ciddiyeti esas alınarak,nasıl ince eleyip,hak edene
Ehliyetleri verilirdi. Hatta, bu sıkıntıya gelemeyip pes ederek ehliyet almaktan vazgeçenler çok olurdu.
            Ne zaman ki;s özde işi kolaylaştırıp, kanun değişikliği ile Milli Eğitim Bakanlığı denetiminde Sürücü Kursları Kanunu çıkarıldı,işin suyu çıktı. Bu konuda ne olaylar, kanunsuzluklar, tirajı-komik ehliyet hikâyelerini,bizzat haksızca alanların dahi anlattıklarını içimiz burkularak dinlemişizdir.
            Bunları Devlet bilmiyor mu? Milletvekilleri, biz sade vatandaşların gördüğünü, bildiğini düşünemeyecek,daha makul düzenlemelerin,Meclise verecekleri Kanun teklifi değişiklikleri ile giderilebileceği gerçeğini niçin umursamazlar? seçilebilmek için ne entrikalar, yalan vaatler ile el etek öpen,parti teşkilâtları önünde taklalar atan, Parti Genel Merkezlerine yaptığı yüklü bağışlarla seçilebilecek sıralara konan,Parti Genel Merkez Yöneticilerinin,”Arkadaş bu kadar parayı sen nasıl temin ettin,memurlukla biriktirme imkânı varmı?” diye hiç olmazsa vicdanlarını rahatlatmak için sorgulamadıkları (düzgün ahlâklı,gerçek devlet adamı ve siyasetçileri tenzih ederim) Ankara’ya gönderdiğimiz Milletin Vekilleri böyle hayati konulara niçin önem verip görevlerini yapmazlar?
 
              GÖRGÜSÜZLÜK
            Yıllar önce Dükkân komşularından birine,kardeşim:niye arabayla geliyorsun.Bildiğim kadarıyla evin uzak değil yürüsene! Dediğimde,çocuklar mahallede üstüne çıkıyor mazeretini beyan etmişti.Siz hiç sokağınızda araba üstüne çıkarak oynayan çocuk gördünüz mü?
            Hele biri daha vardı ki,görgüsüzlüğün şahane bir örneğini sergilerdi.Lâzım olmadığı halde Murat 124 bir araba almıştı.Hadi heves diyelim.Otomobilini pasaj içindeki dükkânının önüne çeker milletin eğlencesi olurdu.
            Malûm İstanbul’da,Fatih Sultan Mehmet Köprüsü ile Haliç Köprüsü bakıma alındı.Trafiğin sıkışacağı belli.TV.Muhabirleri araç kuyruğunda bekleşen sürücülere mikrofon uzatıyorlar: Kimi sürücü,Belediyeye veryansın ediyor,kimi Karayollarına.Bir Allah’ın kulu gerçeği olması gereken en basit çareyi söylemiyor.Böyle zamanlarda toplu taşıma araçlarını kullansak aslında en doğrusu diyemiyor.Kışın karlı günlerde özellikle başta İstanbul olmak üzere,yetkililer günlerce önceden,arabalarınızı kullanmayın,toplu taşıma araçlarını tercih edin diye istediği kadar çırpınsınlar, dinleyen kim.TV.lerde görmüşsünüzdür,kuyruktaki araçların hemen hepsinde sürücüden başka kimse yoktur.Kendi çektiği rezilliğe alışmış diyelim.Ya milli servet?
            Ödemiş’te dikkat edin.Sürücüler hep tek başına.Yürümemekten göbekler sarkmış,kandaki yağ oranları tavan yapmıştır mutlaka.Bari sağlık için yürü be adam.Devlet obeziteyle savaş açtı.TV.lerde bilgilendirici yayınlar yapılıyor.Şu arabaya yerli yersiz binmeyin ey vatandaş,biraz görgülü ol demiyor,bu millete anladığı dilden konuşacaksın.Evi uzakta olan dostlarım var.Dolmuşa binip işyerlerine geliyorlar.Arabasını alsa zaten park sorunu doruğa ulaştı.Trafik de,bu milletle uğraşılmaz dercesine işin ucunu bırakmış görünüyor.”Trafik canavarı”yanlış bir hitap şekli.Canavar,o direksiyona oturunca kendini alemin kralı gören zihniyet.Motosikletleri şimdilik es geçiyorum.Onlar tam bir baş belâsı.
            Geçen hafta,trafik kazalarında kaybettiğimiz vatandaş sayısı 43 diye açıklanınca bu satırları yazmak istedim.Yüzlerce yaralı,yüzbinlerce liralık milli servetin heba olması ayrı.Bir çok masum vatandaş bu yüzden canlarından oluyor.
            Geçenlerde okudum.Hangi resmi kurum olduğunu hatırlamıyorum.Bir istatistik yayınlandı.
            Türkiye genelinde,araçların kişi ortalama kullanışı % 1.7,bu rakam İstanbul’da % 1.2. Bu kadar israfın sebebi görgüsüzlük değil de ne saygıdeğer okurlarım.Biz bu kadar zengin devlet miyiz? İşin gerçeği biraz da vergisiz kazanç millet zengin oldu,devlet cari açıkla uğraşıyor.Varlık düşmanlığı yaptığım sanılmasın.Bizim de arabamız oldu.Her yerde söylüyorum;Bütün sarı taksiler bizim.Ülkemizin neresine giderseniz gidin,son model otobüsler,trenler ayrı keyif. Gittiğiniz her şehirde toplu taşıma araçları emrinize amade.Bu araba sevdası nedir?
SÜRÜCÜ KURSU SAHİBİNDEN ACI İTİRAF
            Zaman Gazetesi’nin acar bir muhabiri,herhalde vicdanen ruhu kanayan bir “Sürücü Kursu Sahibi”ile Röportaj yapmış.Birinci ağızdan acı gerçekleri aşağıya alıyorum.
Bazı kurslara,kimliğinizi göndermeniz yeterli,
      Ehliyetiniz gelir.
Verdiğimiz Eğitim değil,”demirbaş eşyasının
       Boyu” denetleniyor,Milli Eğt.müfettişlerince.
Sürücü Kursları evrak takip bürosuna dönüştü.
       Ders diye bir şey yok.
Ehliyet Sınavı sırasında; “aday kimseye
        çarpmasın” diye trafiği kesiyoruz.
Direksiyon sınavını yapanlar arasında araba
         sürmesini bilmeyenler bile var.
Hatta hocalarımız,sınavlarda,aynaları kendisine
         çeviriyor.Sürücü adayı ayna kullanmıyor.
Almanya’da eğitim almış bir öğretmen arkadaş,
               Şişli’de direksiyon sınavı yapmıştı.20
               Adaydan 18’ini geçirmedi.Milli Eğitim,bir
          daha o öğretmene görev vermedi.
            Adamın anlattıkları çok daha uzun.Başınızı daha fazla şişirmemeyim.Şehrinizde dikkat edin saygıder okurlarım.Kaç sürücü,dönerken sinyal veriyor?Gelişigüzel park eden araç sahiplerine saygısız denmez mi? Kıymetli arabalarını evlerinin önündeki kaldırıma çıkarıp park eden hatta rengi solmasın diye örtüsünü geçiren kişilere utanmaz herif benim yolumu niye kesiyorsun (yayalar için) demek suç mu? Ana caddelerde tek sıra dizilen araçlar yüzünden işini görmek için,park etmiş bir aracın yanına arabasını koyup trafiği şuursuzca tıkayan,uzun kuyruklara sebep olanlar ayrı dert.
            Hiç olmazsa ana caddelerde,trafik polislerimizin çok gayret göstermesine,türlü değişik yöntemler kullanmasına rağmen bir sonuç alınamayan park yasağını sağlamak için neler yapılabilir,bir kez daha düşünsek.Konuyu,bir dostumla görüşüyorduk.Onun fikri daha değişik,bu milletin canını ancak para cezası ile acıtabilirsin diyor.Hoşgörüyü hep istismar etmişizdir biz millet olarak.
            Yazımızın başlığına gelirsek..
            Kesinlikle,yasa değişikliği yapılarak; Emniyet Genel Müdürlüğü bünyesinde,mevcut trafik görevini yapan daire dışında bir “Trafik Eğitim Dairesi” kurulmalı Sürücü Ehliyeti, bu birimin yetişmiş elemanlarınca verilecek eğitim sonucu sürücü belgesi alınabilmelidir.
            Ayrıca bu güne kadar sürücü kurslarınca ehliyet verilenler,zamana yayılarak periyodik olarak tekrar kurs ve sınava tabi tutulmalıdır.
            Motosiklet ehliyetlerinin tümü iptal edilmeli.Yeni kurulacak birimin motosiklet sürücüleri için de eğitim ve sınavını da üstlenmesi gerektiğini düşünüyorum.Böyle bir Genel Müdürlük Ulaştırma Bakanlığı bünyesinde de kurulabilir.Emniyet’in kendi yükü kendine yetiyor diye düşünülürse.Son bir aydır meydana gelen motosiklet kazalarının yerel basından gördüğümüz kadariyle büyük artış göstermesi eğitimsizlik,ciddiyetsizlik değil de nedir?24 ay,30 ay taksitle kefilsiz,koşulsuz satılan motosikletler herkese cazip gelmekte,bırakın ehliyet,kask vb.konuları kural tanımaz bir gençliğin kendi hayatını ve nice masum insanın canına kıydığını görüyoruz.Böyle gelmiş böyle gider demeyelim artık.İşin bir ucundan tutmak lâzım.Saygılarımla. ([email protected])