Muhalif kanadın Cumhurbaşkanı Adayı konusunda, müşterek hareket etmenin gerekliliğini başlıktaki perspektiften inceleyelim. Bu baskın seçim kararı muhalefeti hazırlıksızlığından istifade etme kurnazlığıdır.
İktidarın, karşı cepheyi her partinin kendi adayını çıkarma manipilâsyonuna gelinmemelidir.
Düşününüz, Erdoğan yaptırdığı kamuoyu araştırmalarında alacağı oyun % 43-46 bandında olduğunu iktidar kanadı pompalıyor.
Muhalefete gelirsek, en yüksek oyu CHP. adayının (muhtemelen Kılıçdaroğlu) % 25 olduğunu varsayarsak ikinci turda, % 51’e ulaşmanın Erdoğan açısından çok daha gerçekçi olduğunu görürüz. Muhtemeldir ki, Saadet Partisi seçmeni Erdoğan’ı destekleyerek onun başarısını kolaylaştıracaktır. (Tabiidir ki, Saadet Partisi tıpkı, Bahçeli gibi bazı tavizler koparacaktır) Onların hepsi “Milli Görüş” çizgisinin fertleridirler.
İYİ Parti’ye, dolayısıyla Meral Akşener’e gelirsek, yeni kurulan ve Anadolu insanından tam manasıyla taraftar kazanma şansına henüz ulaşamadılar. Bu bir gerçek. Yani İyi Partinin CHP. den fazla oy alarak ikinci turda, Erdoğan’la Akşener’in yarışma ihtimali yoktur. Meral Akşener, seçimlerin ertesi günü yani 25 Haziranda beni havuza kim itti diye hayıflanmasının, kendisine de partisine de ülkemize de bir yararı olmayacaktır. Eğer kendi adaylığını CHP. ye kabul ettirebilirse (Ekmeliddin İhsanoğlu örneğinde olduğu gibi) İyi Parti, Cumhuriyet Halk Partisi, Demokrat Parti oylarıyla Erdoğan karşısında daha iddialı olunur kanaatini taşıyorum. Yok eğer bu durum CHP. ce benimsenmezse Akşener Partisinin başında milletvekili adayı olmalıdır. Bile bile ilk turda üçüncü sırayı alması mukadderken bu acelecilik neye? İlk günden adaylık açıklaması? Partisindeki dinozorlar ona bu adaylığı dayatıyorlarsa, kendisini, iki ay sonra siyaset sahnesinden çekilmek gibi bir akıbet beklemekte olacaktır.
Toparlayacak olursak, CHP – İYİ P.- DP – Saadet Partisi birleşerek ilk turda ikinci yüksek oyu alsalar bile, Kürtlerin makul bulacağı bir adayın ikinci turda seçilme şansı olur düşüncesindeyim.
Cumhuriyet Tarihinin belki de en önemli bir seçimini yaşayacağız.
Burada bir hatırlatma yaparak yazımızı bitirelim. Hatırlardadır; Abdullah Gül’ün ilk Cumhurbaşkanlığı adaylığı öncesinde Sabih Kanadoğlu’nun, Meclisin toplanabilmesi için 367 iştirak şartını dayatması sonucu, o tarihi oturuma Mehmet Ağar Başkanlığındaki Doğruyol Partisi milletvekilleri ile Erkan Mumcu Başkanlığındaki Anavatan Partisi Milletvekilleri katılmamışlar, millet de 2002’deki ilk seçimde onları cezalandırmış, tarihin derinliklerine atmıştır. Muhalefet eğer bir araya gelemezse, akibetleri ne yazık ki ayni olacaktır. Asırlık çınar CHP. ve prematüre doğan İYİ Parti ne yazık ki ümit olmaktan çıkacaklardır.
CHP de bir çok isim telâffuz ediliyor: Başkan dışında, İlhan Kesici, İlker Başbuğ, Eskişehir Belediye Reisi gibi. Bizim millet lider hüviyetinde insan arar, böyle biri bulunabilir. Ben Ali Koç’u düşünmüştüm. O da gitti, Aziz Yıldırım’a rakip oldu. Fenerbahçe taraftarını yönetmek, Türkiye’yi yönetmekten daha zordur. Büyük düşünsene be kardeşim. Ağzı lâf yapan, iyi aile babası, kültürlü, yakışıklı, lisan bilir, fevkalâde bir ailenin çocuğu, çalmayacak, çaldırmayacak bir insan, böyle Türkiye’de kim bilir daha neler vardır.
Saygılarımla.