GÜNDEM

SURİYE KÖRDÜĞÜMÜ

Takriben on üç yıl evvel Suriye’de başlayan Baas Rejimi zulmü geçtiğimiz hafta Esed’in düşmesiyle son buldu.

Türkiye’nin de sübvanse ettiği HTŞ (Heyetül Tahrir Şam) ve Suriye muhalefet ordusu, YPG/PKK ve türevlerinin kontrolündeki yerleri adım adım alırken bu yaşananlar hem ülke içinde hem de iç karışıklık sebebiyle başka ülkelere iltica eden Suriyeli mültecilere, doğup büyüdükleri topraklara kesin dönüş için umut ışığı oldu. Suriye özelinde son on üç yıldır ABD emperyalizmi tarafından asırlık planların daha titiz, de facto olarak uygulandığı zeminde, birdenbire Suriye’nin fethedildiği şeklinde haberlerin yapılması bir çok açıdan düşündürücü olmakla birlikte medyanın nesnel ol(a)madığını ve iktidara göre şekil aldığı gerçeğini de ortaya koyuyor. Burada gerçekleri yazmaktan başka bir gayemiz yok. İyimser ve duygusal yaklaşımlar hakikate karşı kalplerimizi ve gözlerimizi kör edebilir. Halbuki kördüğüm olarak niteleyebileceğimiz Suriye sorunsalı bugün için bizim basınımızda yansıtıldığı gibi kolaylıkla ele geçirilebilecek toprak parçası değil. Ayrıca Rusya tarafının bölgedeki emellerini ve  bu doğrultuda bölgedeki askeri üslerinin varlığını hesaba katarsak, zafer ve fetih söylemlerinin temelsiz olduğunu görmek daha kolay olacaktır. 

Vekalet Savaşları

    Dünya yeni bir düzene ve sisteme evrilirken, emperyalistler vekalet savaşlarını tercih ediyorlar. Ortadoğu’da baş döndürücü bir şekilde farklı ideoloji ve isimlerle türeyen terör örgütleri yine ABD/İsrail üst aklının bir oyunundan ibâret. Rusya Esed’i desteklerken, ABD ve İsrail YPG/PKK, DAEŞ gibi örgütleri destekliyor. Yani Suriye’de YPG ile savaşırken ABD ile karşı karşıyayız, ABD ile savaşıyoruz; Esed ile didişirken asıl olarak Rusya ile stratejik savaş içerisindeyiz. Böyle bir ortamda YPG ve PKK püskürtüldü demek, Türkiye ABD’yi mağlup etti demek. Diğer yandan Rusya’yı da devre dışı bıraktı demek. Peki ne oldu da bir anda Suriye muhalefet ordusu ve HTŞ, Şam’ı ele geçirerek Baas Rejimini düşürdü. Gerçekten bir savaş kazanımı mı söz konusu yoksa sinsi bir plan mı devreye koyuldu? ABD asırlık plan ve projesini bir çırpıda bırakıp geri çekilir demek fazlasıyla safdillik olmaz mı? Her ne kadar Ukrayna ile giriştiği savaşta oldukça yıpransa da,  Rusya, bölgedeki birçok askeri üssü bulunmasına rağmen Suriye’den neden çekildi? Burada arka planda yapılan muhtemel antlaşmaları ve verilen taahhütleri görebilmemiz gerekiyor.

Trump’ın Erdoğan’a Mektubu Unutulmamalı

Mektupta Trump, Erdoğan'a, "Eğer bu işi doğru ve insani bir şekilde yaparsanız tarih de sizi iyi yazar. Eğer iyi şeyler olmazsa, sizi sonsuza dek hep bir şeytan olarak görürler. Sert adamı oynama. Aptallık etme!" dedi. 

Sayın Cumhurbaşkanı, gelin iyi bir anlaşma yapalım! Binlerce kişinin öldürülmesinden sorumlu tutulmak istemezsiniz ve biz de Türk ekonomisini mahvetmekten sorumlu olmak istemeyiz ve bunu yaparız. Size bunun bir örneğini Pastör Brunson olayında yaşatmıştım.

Sorunlarınızın bazılarını çözmek için çok uğraştım. Dünyayı yüzüstü bırakmayın. Harika bir anlaşma yapabilirsiniz. General Mazlum sizinle müzakere etmek istiyor ve daha önce vermedikleri bazı ödünleri vermeye niyeti olduğunu söylüyor. Size güvenerek, (Mazlum Kobani'nin) bana yazdığı, elime yeni ulaşan mektubu da ekliyorum.

İktidar Medyası

   Suriye politikasına ilişkin Trump tarafından Erdoğan’a yazılan ve kasıtlı olarak basına sızdırılan mektupta Trump’ın Erdoğan ‘a yönelik “Aptal olma. Dediklerimizi yap.” minvalinde ültimatom niteliğindeki mesajını nereye koyacağız. Medyaya uyup popülizm ve hamasetperestlik mi yapmalıyız yoksa bekleyip nelerin olduğunu, ne gibi tavizler verildiğinin açığa çıkacağı günleri mi beklemeliyiz? Diğer yandan Suriye federal bir yapı kurulacağı ve burada Kürdistan’ın da Türkiye’ye komşu olarak haritadaki yerini alacağının konuşulan önemli meseleler arasında yer alması iktidarın ve yandaş medyanın olanları bir zafer havasında yansıtmasını son derece garip ve düşündürücü kılıyor. Bunlara komplo teorisi diyemeyiz. Nitekim Hakan Fidan’ın Al Jazeera’ye verdiği mülakatta (Anadolu Ajansı 19 Aralık 2024) kullandığı bir ifade konuşulanların doğru olduğu yönünde izlenim uyandırıyor. 

Soru: “Türkiye açısından bakıldığında Suriye’de özerk bir Kürt bölgesi veya Kürt oluşumu söz konusu olabilir mi? Yoksa Türkiye bunu bir tehdit olarak mı algılar ?” 

Cevap: “Benim Suriye Halkı adına konuşmam doğru olmaz. Söylediğiniz husus Suriye Halkı’nın bileceği bir iştir.” 

 Sn. Fidan; ortada ne Suriye kaldı ne de Suriye siyasi birliği. Kurulacak yeni hükümet de yine birilerinin sözcüsü/kuklası olacak! Ortada siyasi bir irade mi var ki bu konu Suriye Halkı’nın bileceği iştir diyorsun!!! Bize gelen her bilginin arkasını aramalıyız. Aksi halde verilen mehterin ritmine kapılmak kaçınılmaz olacaktır…

Saygı ve sevgi ve hürmetlerimle…
 

{ "vars": { "account": "G-Z2YJHG8WBW" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }