Allah Teâlâ, Hz. Âdem’den itibaren Hz. Muhammed Mustafa Sallallahu aleyhi ve sellem’e gelinceye kadar pek çok peygamber göndermiştir. Bu peygamberler, Allah’ın mesajını insanlara iletmişler ve O yüce yaratıcıya nasıl ibadet edileceğini bildirmişlerdir.
            İbadet, Allah’a saygı ile boyun eğmek, lütfettiği sayısız nimetlere ve akıl gibi üstün yeteneklere karşılık O’na şükretmektir. İbadet insanın asli görevidir. Zaten insanın yaratılış gayesi, Allah’a kulluk etmektir. Yüce Allah Kur’an-ı Kerim’de “Ben cinleri ve insanları ancak bana ibadet etsinler diye yarattım.” buyurmaktadır. İnsanın bir cisim ve bir ruh yapısı vardır. İnsanın cismi varlığını ayakta tutmak için yemeğe içmeğe ne kadar ihtiyacı varsa, ruhunu da besleyen manevi gıdaya o kadar ihtiyacı vardır. Ruhumuzun gıdası da sağlam bir iman ve ihlâsla yaptığımız ibadetlerdir.
            İbadet, insanı Allah’a yaklaştıran ve Allah ile buluşturan en güzel vasıta, bir kulun dünyada erişebileceği mekânların en yücesidir. İbadet, ruhumuzu yüceltir, gönlümüzü kötü duygu ve düşüncelerden arındırır, davranışlarımızı düzelterek bizi ahlâken olgunlaştırır.
            Allah (c.c.), Kur’an-ı Kerim’de Hz. Peygamber efendimize ve O’nun şahsında bizlere ”Sana ölüm gelinceye kadar Rabbine ibadet et“buyurmuştur. Peygamber efendimiz bir hadisi şerifte “Rabbine karşı ibadet görevini yapanla yapmayanın misali, diri ile ölünün misali gibidir”
İbadetinde samimi olan Müslüman, ruhî bunalım ve sıkıntılar yaşamaz. Allah’ın rızasını umarak yapan mü’min dünya ve ahiret mutluluğunu kazanmaya çalışır. Yüce Rabbimizin bize verdiği nimetlerden faydalanarak hayatımızı devam ettiriyorsak verilen nimete ibadet etmek suretiyle nimetlerin şükrünü edâ etmiş ve teşekkür etmiş oluruz. Aksi, nankörlük olur. Mesela günde beş vakit namaz kılmak suretiyle Allah’ın huzuruna duran bir insan, Rabbini hatırlamış ve hesap gününü unutmadığını ortaya koymuş olur. Allah için malının bir kısmını zekât olarak veren bir insan, muhtacın sıkıntısını gidermiş, onu gözetmiş, sosyal yardımlaşmaya katkı sağlamış bulunur. İçinde bulunduğumuz Ramazan ayında nefsimizi ıslah etmiş, yoksulların durumundan haberdar olmuş olu
            O halde, geliniz yaratılışımızın gayesine uygun olarak hareket edelim, verilen nimetlere karşı en büyük şükürden ibadetlerimizi ihlâs ile yerine getirelim, yaptığımız her işte Allah rızasını gözetelim. İbadetlerimizin, günahlarımızın bağışlanmasına vesile olduğunu da unutmayalım. Mevlamız Kur’an-ı Kerim’de ibadetlerin bizim için ne kadar önemli olduğunu ifade ederek “Kim beni anmaktan yüz çevirirse şüphesiz onun sıkıntılı bir hayatı olacak ve biz onu kıyamet günü kör olarak haşredeceğiz.” buyurdu. Unutmayalım ki ibadet, Allah’ın insanlar üzerindeki hakkıdır.
            Bizlerde iyi bir mümin ve gerçek bir Müslüman olmak istiyorsak ayağımıza kadar gelen ve bir ay süreyle bize misafir olan onbir ayın sultanı Ramazanı şerifte ibadetlerimizi artıralım, daha fazla namaz kılarak, oruç tutarak, üzerimize farz ise zekatımızı ve sadakalarımı vererek, daha çok camilere ve hayır işlerine koşarak bunu ispat etmeye çalışalım, böyle hareket ettiğimiz zaman göreceğiz ki Ramazan’ dan ve bayramdan o zaman daha fazla zevk alır hale geliriz. Herkese hayırlı iftarlar dilerim kıymetli okurlarım.