Geçen haftaki köşemde son dönemdeki yazılarıma ara verip bir hikaye anlatmaya karar verdiğimi belirtmiş, sözlerimin ardında da ülkenin birindeki sarayda yaşayan iki sevgiliden bahsetmiştim. Ancak hiç beklemediğim (!) bir şey oldu ve yine gerek bana gerekse gazetemize onlarca yorum ve onlarca soru geldi.
 
                  Aslında yazımda açıkça belirttiğim gibi bu bir hikaye. Hikaye dedik demesine de o kadar yorum gelince yazımı yeniden okuma gereği hissettim, sonuç yine aynı bu bir hikaye…
 
                 Ancak gelen yorum ve sorulardan anladım ki pek çok kişinin etrafında benzer hikayeler yaşanıyor. Kimisi bu sarayın hangisi olduğuyla ilgili görüşünü söylerken kimisi de isimler konusundaki tahminlerini söyledi. Ben de istemeden de olsa biraz dedikodu tadında enteresan hikayeler de öğrendim ya neyse bu yazımın konusuyla ilgili değil.
 
                Aslında hikayeler ve masallarda anlatılmak istenen bazı dersler vardır ki ben de bu hikayeyle bir konuya parmak basmak istemiştim hepsi bu. Yoksa benim kimsenin özel yaşantısını deşmek, afişe etmek gibi bir niyetim ve de misyonum yok. Buna rağmen özellikle isminde saray geçen bir kurumdan gelen tepki beni çok şaşırttı. Bu saray görevlisi gazetemiz yetkilisine açıkça elimizde başka nelerin ve kimlerin olduğunu sordu. Sonradan öğrendim ki bu kişi de evlilik denemesinden istediği verimi alamamış ve yine kendisi gibi biriyle arkadaşlık yapıyormuş. Anladım ki sıra kendilerine gelecek mi diye merak içindeler. Dedim ya derdim kimsenin özel hayatını afişe etmek değil. İnsanların değer yargılarını, ahlak anlayışlarını sorgulamak bana düşmez. Bırakın aşk yaşamak isteyen yaşasın duygularını rahatça. Ama hikayeyi sizlere aktarırken toplumda benzer örneklerin olduğundan yola çıktım. Hikayemde anlatmak istediğim asıl konu ikilinin aşk maceraları değildi. Buradaki önemli konu ister arkadaşlık, ister akrabalık isterse sevgili olma konumları ile iş menfaatlerini aynı paralelde götürmeleri ve bunu yaparken de kendi menfaatlerini diğer pek çok şeyden üstün tutmalarını eleştirmekti. Burada tartışılması gereken ahlaki değer asıl budur.
 
                 Bu yazımda bu ikilinin sarayda yaptıkları bazı işlerden bahsetmeyi düşünmüştüm ancak konunun geldiği noktayı açıklamadan da geçemedim. E böyle olunca da yazının sonuna gelmişiz, neyse Santo ile Camilia’nın hikayesine devam edeceğim. Haftaya görüşmek dileğiyle haftanız pembe dizi tadında geçsin…