İslam, insanı her türlü felaketten korumak ve her türlü iyiliğe kavuşturmak için gelen yegane hayat dinidir. İnsana bu kadar yakın, bu kadar dost olan Allah (c.c), elbette ki insan hayatının zararına sebep olan hareketlerimize razı olmaz. İslamiyet; canımızı, malımızı, kanımızı, ırz ve namusumuzu, hayat ve ahlakımızı teminat altına almak için her türlü tedbiri getirmiştir. Faydalı iş yapmayı, her fırsatta emretmiştir. Kur’an-ı Kerimde “Allah’ın sana iyilik yaptığı gibi, sende insanlara iyilik ve güzellikte bulun” buyurulmaktadır.
Organ bağışı, kişinin tıbben beyin ölümünden sonra organlarının başka bir insan için kullanılmasına izin verilmesi anlamına gelmektedir. Madde ve mana alemimize hayat veren mukaddes dinimiz İslam, sağlığımızı korumamızı emreder. Zira hayat ve sağlık Cenab-ı Hakkın bizlere emanet olarak verdiği iki büyük nimettir. Bu itibarla sağlığımıza gerekli önem verilmeli ve uygun olan tedavi yöntemleri uygulanmalıdır. Nitekim Peygamberimiz (s.a.v) bir Hadis-i Şeriflerinde “Yüce Allah verdiği her derdin şifasını da yaratmıştır. Böylece her hastalığın bir ilacı da vardır.” buyurarak ve hastalandığı zaman, bizzat kendisi de tedavi görerek bizlere örnek olmuştur.
Kan bağışı ve organ nakli de bir tedavi yöntemidir. Dinimize göre insan bedeni, canlı iken nasıl muhterem ise, cansız iken de öyledir. İnsan öldüğünde bedeninin herhangi bir organına keyfi olarak zarar verilmesi caiz değildir. Ancak bir hastaya tedavi maksadıyla organ nakli bazı şartların bulunması halinde caiz görülmüştür. Bunlardan bazıları şunlardır:
*Hastanın hayatını veya hayati bir uzvunu kurtarmak için başka bir çaresinin olmaması,
*Hastalığın bu yolla tedavi edileceğine kanaat getirilmesi,
*Organ veya dokusu alınacak kişinin, işlemin yapılacağı esnada tıbben hayatını kaybetmiş olması,
*Toplumun huzur ve düzeninin bozulmaması bakımından, organ veya dokusu alınacak kişinin ölmeden önce buna izin vermiş olması, veya hayatta iken aksine bir beyanı olmamak şartı ile yakınlarının buna razı olması,
*Alınacak organ veya doku karşılığında herhangi bir ücret alınmaması veya menfaat sağlanmaması.
Organın kullanılacağı vücudun sahibi insan olsun yeter; onun dini, ahlakı, cinsiyeti…vs. hükmü etkilemez. Başkasının organını taşıyan kimsenin işleyeceği suç ve günahlardan organ veren sorumlu değildir. Bir kimsenin ne zaman öleceği, ömrünün ne kadar olacağı bilgisi Allah’a aittir. Allah her şeyi doğru olarak bildiği gibi her bir insanın ecelini de doğru olarak bilir ve bu bilgi değişmez bir hakikattir. Biz kullar ecelimizi bilemediğimizden, yaşamak ve sağlıklı olabilmek için tedbir almakla yükümlüyüz. Bu tedbir bazen isabet etmeyebilir. Kusur yoksa, elden gelen yapılmış ise sorumlulukta olmaz.
Organ nakli ve Kan bağışı konusuna bu açıdan bakıldığında, bu işlem insan sağlığı ve hayatı açısından büyük bir önem arz etmektedir. Yüce Allah (c.c) şu Ayet-i Kerimesinde Mealen: “Her kim birini (hayatını kurtararak) yaşatırsa sanki bütün insanları yaşatmıştır.” diye buyurmaktadır. Hz. Peygamberimiz (s.a.v) de: “Bir kimse Müslüman kardeşinin ihtiyacını giderirse, Allah da ona kıyamet gününde yardım eder. buyurmuşlardır.
İnsanlar sıkıntılı durumlarda olduğu gibi yeri geldiğinde organ nakli ve kan bağışı konusunda da gerekli hassasiyeti göstermeli, bu konuda kendimizin de bir gün başkasının organ ve kan bağışına ihtiyacımızın olabileceğini unutmayalım. Bu şekilde yardım ederek insani ve dini görevimizi yerine getirmenin huzur ve mutluluğunu yaşayacağımız gibi, Allah’ın rızasını da kazanmış oluruz.