Bu hafta iki gönül dostu şairimizi Yerel Güç Gazetesi “Şiirin Dili” köşemizde konuk edeceğiz. Bunlardan Sayın Eyyup Mert Kayseri’den diğer şairde Sivas’tan Sayın Fatma Naz Hanımefendinin dilinden, yüreğinden, kalemine dökülen şiirleriyle Küçük Menderes Havzasındaki siz şiir sevdalarıyla paylaşmak istedim. “Dostlar yüz çevirse sitemkâr olma / Mutlaka eksiklik sendedir gönül.” Şairin şiirinde dediği gibi bir eksikliğimiz olur dilimiz sürçerse, sizlerin engin gönüllerindeki hoşgörülerinize sığıyoruz.
 
GÖNÜL
 
Dostlar yüz çevirse sitemkâr olma,
Mutlaka eksiklik sendedir gönül.
Kendini hatadan münezzeh kılma,
Marifetin hası bundadır gönül.

Bilmezsin riyayı, doğrusun ama,
Basiretin bazen bağlanmaz sanma,
Gel de şu düştüğün hallere yanma!
Gaflet aciz kalan candadır gönül.

Sana acı veren sendeki kama,
Yanlış anlaşılman tuz biber tama.
Hâlbuki âşıksın izzet, ikrama,
Bütün suçlar suizandadır gönül.

Sen yine hakiki rotandan sapma,
Kara bulutlardan hemen nem kapma.
Bir gün bilinirsin, dur tavır yapma,
Asalet silinmez, kandadır gönül.

Yeril-sen, ezil-sen, hırslanıp coşma,
Ardı bilinmeyen dağlara koşma.
Yerin-yurdunu bil, haddini aşma,
Varlığın emanet handadır gönül.

İdare et, namert kapısı çalma,
Kötülük etme de tek, iyilik bulma!
Fazla ince ince hesaba dalma,
Bir gün iki elin yandadır gönül.

“Mert” diye yâd edil, özlerde solma,
Gidiyorum diye kederle dolma,
Akıbet hayrolur saçını yolma;
Mutluluk baş değil, sondadır gönül.
 
Eyyup MERT
 
ETKİM YOK BENİM
 
Ha geldi-gelecek, ölüm eşikde,
İtiraz edecek yetkim yok benim.
Ak kundak içinde, soğuk beşikde,
İhtiras yedecek tutkum yok benim.

Azrail’le atsam hâşâ aşık da,
Varlığım kaybolur siyah ışıkda.
Heyhat, helalliğim kalır mâşukda,
Gülinaz güdecek vaktim yok benim.

Akıbet gizlidir ikili şıkda,
Ateş mi, kevser mi nasip kaşıkda?
Yansa bencileyin garip âşık da,
Servinaz tadacak utkum yok benim.

Gönül sevdasına yine uşak da;
Ya emek kavrulsa kızgın başakda!
Saklansa cennetim kırk kat kuşakda,
Arduvaz ged-ecek etkim yok benim.
 
Eyyup MERT
 
GÖRESİM GELİR
 
Çıkarı uğruna pusuya yatan
Nağmerdi anlından vurasım gelir
Mertlikten dem vurup naralar atan
Yiğidi meydanda göresim gelir

Yusuf 'u zindanda çürüten aşkın
Mecnunu çöllere yürüten aşkın
Aslı’yı kerem’i eriten aşkın
Zulüm defterini düresim gelir

Cüzdanı gösterip fakiri ezen
Başı bulutlarda kibirle gezen
Baharın bitipte gelince hazan
Düştüğün yerleri göresim gelir

Yenilmek bilmeyen ulvi kansere
Dağ gibi onurlu yaşayan er'e
Bir kerecik değil belki binkere
Cenneti a'layı veresim gelir

Alın teri ile kokmayan aşı
Allah korkusuyla akmayan yaşı
Menfaat önünde eğilen başı
Dünyadan fezaya süresim gelir

Dünyayı kalbinden silip atanın
Edebi nefsinden üstün tutanın
Yattığı kabirde nur'la yatanın
Mezarına güller seresim gelir
 
Fatma NAZ
 
MAHŞERLİK SEVDA

Dokunmayın kalbime, açmayın mahremimi
Yüreğimin tacında, mahşerlik sevdam yatar.
Mahkûmdur müebbete, çözmeyin ellerini
Zindanların içinde, mahşerlik sevdam yatar.

Asırlık çınar gibi sarmış beni kökleri,
Dallarını kessemde, yeniden filiz atar.
Attığı sürgünleri, yarmış yeri, gökleri
Yıldızların saçında, mahşerlik sevdam yatar.

Siyahların beyazı, isyankâr eder beni
Hüzün çöker evime, yeni feryatlar katar.
Gecelerin ayazı, akar buz keser ten'i
Karanlığın göçünde, mahşerlik sevdam yatar.

Duymuyorlar sesimi, yok ki sözümün feri,
Sensizliğim bağrıma, hançer yüzüyle batar
Bizi ayıranların, ahrette olmaz yeri,
Yanardağlar ucunda, mahşerlik sevdam yatar.

Yer, güneş yer değişse dinmez hasretin zâr'ı
Sanki paslı bir kuyu her nefes beni yutar
Kabir gibi çekerde sönmez sinemin hâr'ı
Mezarımın suçunda, mahşerlik sevdam yatar.
 
Fatma NAZ
 
NAZENDE
 
Gecenin koynunda mum ışığında
Bizim şarkımızı, çalar sazende
Elinde kınaydın her aşığında
..Bir şiir bir türkü sözdün bazende
..Gönlüme işleyen özdün Nazende

Güllerle işlenmiş kadife tende
Menekşe açtıran gamzeydin bende
Yalnız dünya değil tüm gezegende
..Maşuğuna bakan gözdün bazende
..Dermanı dizimden çözdün Nazende

Cennetin kokusu yoksa nurmuydın?
Hayalmi, düşmüydün! yoksa varmıydın?
Bedenimi yakan ateş narmıydın?
..Fikrimi günaha bozdun bazende
..Kalbimi yandıran közdün Nazende

Bülbüller ardından türküler yaktı
Damardaki kanım ters yöne aktı
Cismine bakanlar nazarla baktı
..Aynamda gördüğüm yüzdün bazende
..Beynime resmini çizdin Nazende

Lal oldu dillerim süküta döndü
Gözlerim kamaştı ışığı söndü
Pembe yanakların bade'yi sundu
..Bahara susamış buz'dun bazende
..Sevdayla eriten naz'dın Nazende
 
Fatma NAZ
 
DİYEMEDİM
 
Yaktı beni bu hasretlik bitirdi
Seni çok özledim yar diyemedim
Felek aldı uzaklara götürdü
Yeter artık yeter gel diyemedim.

İçimi yakınca aşkın ataşı
Taşıyamaz oldu bu beden başı
Diyorlar ki kırkı çok geçti yaşı
Kaldıramam yükü gel diyemedim.

Gözlerim her yanda seni arıyor
Bulacakmış gibi evi tarıyor
Gece düşte gündüz hayal kuruyor
Nasıl sevdiğimi bil diyemedim.

Bunda da her işte vardır bir hayır
Yarabbi sesimi sen ona duyur
Kuluna kızarsan al yardan ayır
Gönlüme dur hele ben diyemedim.

Kayaturan özlemine yansam da
Ondan ayrı birkaç ayda kalsam da
Geceleri yıldızları saysam da
Gündüzleri ona gel diyemedim.

(04.05.2009 Saat: 23.14)
Şevki KAYATURAN
 
Şevki KAYATURAN NOT : Küçük Menderes Havzası içerisindeki şairlerimiz özgeçmişleri ve şiirlerini [email protected] mail adresine, bana gönderirlerse onları burada “ŞİİRİN DİLİ” köşesine konuk edip tanıtmaya çalışacağım.