Referanduma Doğru -4
Soylu Görüşler
Cuma günü yayınladığım yazımda Demokrat camiaya hitaben bir davette bulunmuş ve Cumhurbaşkanlığı seçiminde statükocu davranarak demokrat apoletleri sökülen camiayı onurunu kurtarmaya davet etmiştim. Yine bu süreçte Demokrat Parti’nin koltuğu işgal edilmiş gerçek sahibi Süleyman Soylu beyefendiyi de sürecin içerisinde olmaya davet ederek bizlere önderlik yapmasını istemiş, platformlarda paylaştığı görüşlerini halkı ile de paylaşmasını arzu ettiğimizi kendilerine satırlarımdan iletmiştim.
Yazılarıma yapılan yorumları köşemde yayınlayacak ve ayrıca cevap vereceğim. Yalnız bu noktada önemli bir hatırlatmada bulunmak istiyorum. Yorumlarını rumuz ile yayınlatan okurlarımızın görüşlerini köşeme taşımayacağım. Unutmayın ki olumlu ya da olumsuz görüşleriniz “Kavgacı değil, uzlaşmacı fikirleriniz ve gerçek isimleriniz” sürece katkı koyacaktır. Bunun dışındakileri mecliste ve televizyon ekranlarında yeterince izlediğimiz için dikkate almayacağımızı belirtmek isterim. Yine bazı çokbilmiş siyasilerin ve televizyon yorumcularının katkılarıyla maddelerin ne olduğunu bilmeden yazdığım kanısına varan kıymetli okurlarıma da paketin tamamını defalarca irdelediğimi, süreci de başından sona takip ettiğimi naçizane söylemek isterim. Referanduma daha çok var, zamanı geldiğinde neyin ne olduğunu bu satırlarda birlikte okuma imkânı bulacağız. Endişeniz olmasın. Ben sadece maddeler üzerinden yola çıkmıyorum. Aksine o maddeler belli, ben şimdilik bakış açılarını ve sebeplerini sizlere aktarmak istiyorum.
Bunun nedenini de epeyce kısalttığım kıssadan hisse ile sizlere anlatayım. Vakti zamanında bir padişah Hızır Aleyhisselam ile tanışmak istermiş. Baş vezir seçimi yapmak istediği bir zamanda üç vezir adayı, bir yaşlı adam ve bir hırsız huzura varmışlar. Padişah suçluyu göstererek vezir adaylarına ne ceza vermesi gerektiğini sormuş. Birincisi demiş ki “Keselim, etlerini parçalayıp ipe asalım”. Yaşlı adam söze girmiş “Her şey aslına döner”. İkinci aday cevaplamış “Öldürelim, içini, organlarını boşaltıp tüy dolduralım”. Yaşlı adam padişahın ters bakmasına aldırmadan yine söze girmiş “Her şey aslına döner”. Üçüncü aday cevaplamış “Affedelim”. Yaşlı adam yine “Her şey aslına döner” deyince padişah gürlemiş “Bre ihtiyar sen kimsin”. .
İhtiyar başlamış konuşmaya “Padişahım 1. vezirin babası kasaptı. O yüzden aslına döndü, ‘asalım, keselim’ dedi. 2. vezirin babası terziydi ‘öldürelim, içini dolduralım’ dedi. Üçüncü vezirin babası ise vezirdi. Şanından ‘affedelim’ dedi. Vezir istersen al sana vezir, Hızır istersen al sana Hızır (kendini gösterdi).
İşte sebebi budur. Önce fikirleri ortaya koyan siyasi oluşumların, şahısların aslına bir bakmak lazım, geçmişte ne yaptıklarını bilmek lazım. Çünkü her şey aslına dönüyor. Şimdi demokratların da bu tarihi süreçte aslına dönmelerini beklemek kadar normal bir talep olamaz her halde. Diğer partilerin de sürece nasıl baktıklarını bu tarihsel gerçeklikten yola çıkarak ilerleyen günlerde sizlerle paylaşacağım.
Süleyman Soylu “12 Eylül’de 13 yaşındaydım HAYIR dedim. Şimdi de EVET diyorum”
Gelelim bu gün sizlerle esas paylaşmak istediğim konuya, Süleyman Soylu Beyefendinin görüşlerine. Süleyman Bey Anayasa değişiklik paketine EVET diyeceğini belirtiyor. 12 Eylül ihtilal anayasasının referandum oylamasına ailecek gitmişler ve HAYIR oyu kullanmışlar. O dönemde tıpkı benim ailem gibi HAYIR diyen Süleyman Bey’in ailesinin yanı sıra kendisi de 13 yaşında olmasına rağmen HAYIR oyu kullanmış. Tabii ki HAYIR oyu vereceğini söyleyen yaşlı bir teyzeye oy kullanması için yardımcı olmuş ve mührü HAYIR yazan yuvarlağın içerisine basarak darbecilere, demokrasi katillerine ilk tokadı o gün vurmuş, demokratlığını küçük yaşında tescillemiş. Bugün de her şey aslına döndüğüne göre EVET diyeceğini belirtiyor.
Süleyman Bey yapılmak istenen Anayasa değişikliklerinin tam olarak yeterli olmadığını baştan sona sivil bir anayasanın gerekli olduğunu da vurgulayarak süreç için “Anayasa güçlü bir devlete karşı zayıf bireyi korumalıdır. 12 Eylül’de oylanacak olan Anayasa değişikliklerinin Türkiye’yi tam olarak kucaklayabilmesi mümkün değildir. Ancak darbe anayasasının izlerinin silinebilmesi, darbe yapanlara yargı yolunun açılabilmesi için bu değişiklik paketi son derece önemlidir” ifadelerinde bulunuyor.
Darbecilere yargı yolunun açılmasının, değişiklik paketinin kabul görmesinin demokratikleşme sürecinde önemli bir adım olacağının da altını çizen Soylu lider daha sonradan atılması gereken demokratikleşme adımlarının bu paketin kabulü ile mümkün olabileceğini de sözlerine ekliyor.
Anayasa değişikliklerinin AK Parti ya da CHP meselesi olarak algılanmaması gerektiğini de hatırlatan Soylu sırf AK Parti yaptığı için Anayasa değişikliklerine karşı çıkılmasını da anlamsız buluyor. Bu tarz düşünceler için de çok çarpıcı bir yaklaşımda bulunuyor “AK Parti’nin demokratikleşme sürecinde attığı adımlara AK Parti yaptığı için karşı çıkanlar o zaman çocuklarını AK Parti’nin yaptığı okullarda okutmasınlar, onların yaptıkları yollardan geçmesinler, verdikleri zamları almasınlar, demokratik haklardan yararlanmasınlar. Bu tarz düşünceler ile süreci AK Parti eksenine indirgeyerek değerlendirmek sürece hiçbir katkı koymaz. Demokratikleşme çabalarının önünü kesmek çözüm değildir” diyor.
Demokratların hiçbir zaman CHP ile aynı paralelde hareket etmediğini, edemeyeceğini de vurgulayan Süleyman Soylu Demokratların bu süreçte Anayasal değişikliklere evet demesi ve statükocu CHP’ye inat ısrarla demokratik tavır koyması gerektiğinin altını çiziyor.
İşte bunlar demokrat düşünceler, işte bunlar Soylu fikirler. Türkiye içinde bulunduğu süreçten kesinlikle başarılı olarak çıkacak, tarih boyuca büyük sıkıntıların üstesinden gelmeyi başaran bu asil millet demokrat tarihini yine yazacaktır. “Asya’nın bahtının miftahı meşveret ve şuradır” diyen bir neslin evlatlarının da demokratik düşüncelerden uzak tavır alabilmesi asla mümkün değildir.
Şimdi demokrat kimliğimizi yeniden kazanma zamanıdır. Şimdi vesayet rejimini kaldırma zamanıdır. Süleyman Soylu büyüğümüzün referandum sürecine meydanlara inerek demokrat ruhla katkıda koyacağını ümit ediyorum. Kıymetli büyüğümüzün kendisiyle teşrik-i mesai de bulunma şerefine erişen ağabeylerimize söylediğine göre kendileri önümüzdeki haftalarda süreci kurmaylarıyla istişare edecek ve gerekeni yapacakmış. İnşallah bu süreç demokrasinin kalesi Tire’den başlar ve Demokratların Kuvayi Milliyesi olma şerefine bizler de erişiriz.
Darbecilerden hesap sorulmadıkça bu ülkede demokrasi yerleşmez.
Demokrasi yerleşmez ise birey güçlenmez. Birey güçlenmez ise bireyin oluşturduğu çekirdek aileler güçlenmez. Temelleri sağlam olmayan ailelerin yetiştirdiği çocuklardan da sağlam bir nesil yetişmez. Bu kısır döngü bizi, bugün içerisinde bulunduğumuz sürecin daha da gerisine götürür.
İnadına demokrasi, inadına özgürlük.
Bir İslam aliminin dediği gibi “Ekmeksiz Yaşarım, Hürriyetsiz Yaşayamam”