29 Ekim 2021 tarihi itibariyla;
Dolar : 9.626 tl
Euro : 11.133 tl
Altın : 550.023 tl değerinde seyrediyor.
1923 yılında ise 1 ABD doları yaklaşık 80 kuruş ( 1 tl bile değil) dolayındaydı.1938 yılında ise dolar 1,26 TL’ydi.
Cumhuriyetimizin 98.yılını gurur ve şerefle kutladık. Biliyor ve inanıyoruz ki Türkiye Cumhuriyeti tek bir Türk kalasıya kadar yaşayacaktır. Cumhuriyetimizin yeni yaşını kutladığımız bugünlerde Türkiyenin ekonomik tablosunu karşılaştırmanız için yukarıya çıkardım. Nerden nereye geldik, görelim istedim.
Milli mücadeleden zaferle çıkmış bu millet, devletimizin ve Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal ATATÜRK’ün liderliğinde Osmanlı’dan bize miras kalan “düyûn-ı umumiye” borcunu kuruşuna kadar ödemiştir. 1923 yılında “İktisat Kongresi”ni yaparak kalkınma hamlelerine başlamıştır. 1924 yılından 1938 yılına kadar 44’ten fazla fabrikayı kurarak üretime geçirmiştir.
Bu bilgileri sizlere tekrar tekrar hatırlatmak istedim.
Neden mi?
Bugün hiçbir üretim faaliyetlerine katılmayan, tek bir işçi bile çalıştırmayan tarikat-cemaatlerin O’nun hakkında aslı astarı olmayan iftiraları ayyukaya çıkmıştır. Maalesef yaşadığımız dönemde yapılan bu iftiralara devletimizi yönetenler ya da kurumlar cevap verme gereğini bile duymamıştır. Adeta Atatürk düşmanlığı birilerinde pirim yapmaya çalışılmıştır.
Atatürk’ün kurduğu “Diyanet İşleri Başkanlığı” Cuma hutbesinde O’nun adını anmaya bile tenezzül etmemiştir. Beyler, oturduğunuz o koltuğu siz adını anmaya korktuğunuz ATATÜRK’e borçlusunuz! O’nun adını ya da başardıklarını görmemek sadece sizi alçaltır.
Bizler öyle dönemler yaşadık ki, devletin en tepesinde bulunanlar milli bayramlarda “kulak rahatsızlığı”nı öne sürerek kutlamalardan imtina etmişlerdir. Hatta milli bayramların kutlanmasını “daraltma”larla yok hükmüne getirmeye çalışmışlardır.
Hâlâ resmi kurumlardan kaldırdıkları “Türkiye Cumhuriyeti” tabelalarını asmamak için ayak diretmeye devam etmektedirler. Ders kitaplarından Arif Nihat Asya’nın yazdığı “Bayrak” şiirini kaldırtmakla kalmamış “Andımız”ın okullarımızda okutulmasını bile yasaklamışlardır. Şairimizin dediği gibi; “Öz yurdunda garip, öz yurdunda parya” olmuşuz.
En acısı da bazı milliyetçiler bu konuda adeta “lâl” durumdadırlar. “Görmedim, duymadım , bilmiyorum” mantığıyla “üç maymun”u oynamaya devam etmektedirler.
Şurası unutulmasın ki; Türk Gençliği ve Türk Milleti bu oyunu bozacak kudrete sahiptir. Dün olduğu gibi bugün de yarın da ATA’sına sahip çıkacak, O’nun ilkeleri doğrultusunda yürüyecek, “emanetin emanetimdir” diye Cumhuriyetimize sarılacaktır.
Herkes bilsin ki Türkiye Cumhuriyeti sonsuz kadar bu topraklarda yaşayacaktır.
Ne Mutlu Türk’üm Diyene!...