Hayatımın birkaç yılını geçirdiğim siyasi kulislerde çok fazla bilgi ve deneyime sahip olma şansım oldu. Bazı arkadaşlarıma göre siyasi hayatım biraz gençliğimin biraz da vakit bulamamanın etkisiyle uzun soluklu olmadı. Ama babama sorarsanız “pek çok şeyden çabucak sıkıldığım gibi siyasetten de çabucak sıkıldığım için” siyasette çok yol alamadım. Açıkçası ben bile hangisinin gerçek neden olduğunu bilmiyorum. Neyse siyaset defterinin en azından şimdilik neden kapandığından ziyade bana ne kattığı daha önemli sanırım.
 
Siyasetteki bazı ayak oyunlarından tutun da nerede, nasıl davranmanız gerektiği ile ilgili birçok yöntem gördüm. Gördüm ama öğrenemedim çünkü öğrenebilseydim hala siyasetin çarkları arasında olabilirdim. Gördüklerim ve duyduklarım içinde hiç aklımdan çıkmayan bir söz var ki pek çoklarınca bilinen bu sözü hafızama işleyen sevgili Hasan ağabeyim olmuştur. Siyasetin içinde hatta tepelerde yer alan birilerine kızıp gürlediğim bir gün bana hitaben “bak Anıl kardeş siyaset öyle bir şeydir ki bugün yan yana olduklarınla yarın öbür gün karşı karşıya olursun, bugün karşı karşıya oldukların bazı kişilerle de da yarın yan yana olabilirisin.” Her ne kadar bu söz hayat felsefeme uymasa da ve yaşamıma artı bir değer katmasa da siyaset içindeki keskin dönüşleri ve ilginç değişimleri anlamama çok yardımcı oldu. Dünya siyasetinde alınan uzun yolda da yakın Türk siyaset tarihinde de benzer örneklere sıkça rastlıyoruz. Bırakın aynı partide kavga edip de bir süre sonra kol kola gezenleri farklı partide birbirine atıp tutanlar bile gün gelip gençlerin deyimiyle “kanki” oluveriyor.
 
Geçen yılın İzmir’de en çok konuşulan konuların başında CHP İzmir İl Başkanı sayın Tacettin Bayır’ın örgütle arasındaki derin uçurumlar ve bu konuda taraflar arasında yaşananlar yer aldı. İl başkanı olduğu ilk günlerde çözümünde katkısı olduğu önemli konularla “işte il başkanı böyle olmalı” dedirten Bayır maalesef ki kısa zamanda pek çok kişiye geri adım attırdı ve Bayır hakkında olumsuz düşünenlerin sayısı gün geçtikçe arttı.
 
Bu konulardan en çok gündemi meşgul edeni ise bazı ilçe başkanlarının partiden ihraç istemiyle disipline sevk edilmesi oldu. Bunların içinde bir isim vardı ki uzun yıllardır CHP içinde var olmuş köklü çınar Emin ÖZTÜRK. Emin Öztürk, CHP Ödemiş İlçe Başkanı olarak uzun yıllardır görev yapmaktadır. Kendisini de yakından tanıdığım ve sevdiğim Emin Öztürk CHP’de adeta simge isimlerden biri olmuştur. Bugüne kadar karşısında çıkan adayların neredeyse tamamına yakınına üstünlük sağlayarak ilçe başkanlığını sürdüren Öztürk kelimenin tam anlamıyla siyasetin kurdu. Siyaseti bilen, bölgeyi ve insanını tanıyan Emin Öztürk’ün artık aktif siyaset hayatının sonuna yaklaşmışken ve “bir daha aday olmayacağını” açıklamışken karşılaştığı bu nahoş durumu hiç de etik bulmadım. Hem de tepede bulunan birilerinin “seçimle gelen seçimle gider” demesine rağmen aktif siyasetteki son günlerinde disiplinlik olması çok çirkindi. Bununla ilgili çok şey yazıldı, söylendi. Neticede Emin Öztürk parti disiplininde aklandı.
 
Geçtiğimiz hafta sonu Ödemiş’e gelen İl Başkanı Tacettin Bayır ile İlçe Başkanı Emin Öztürk objektiflere el ele, kol kola ve gülerek poz verdiler. Sanki kısa süre önce gözlerinden ışıklar saçan kişi sayın Bayır değilmiş gibiydi. Bu yaşanları görünce Hasan ağabeyimin o sözü yeniden aklıma geldi, demek ki bu işler böyle oluyormuş.
 
Anlaşılıyor ki sayın Bayır “bükemediği Emin Öztürk’ün bileğini öptü”. Hey gidi koca çınar son dakikada gol atmak bu olsa gerek.
                                    *                           *                             *
   
Not: “Hoca Üflerse Öğrenci Ne Yapmaz?” başlıklı yazım dolayısıyla aynı gün İlçe Emniyet Müdürümüz sayın Levent Akbaş beni makamına davet etti ve yazımın hedefi olmamasına rağmen sigara yasağının uygulaması konusunda Emniyet Müdürlüğünce yapılan çalışmalarla ilgili bilgi verdi. Yine yazımdan sonra Ödemiş Kaymakamı sayın Abdurrrahman Koçoğlu da ilgili kurumlara bu konuda yazı gönderdiğini öğrendim, sevindim. Her iki mülki amirimize de duyarlılıkları sebebiyle ayrı ayrı teşekkür ediyorum.