Belediye Başkanı Mahmut Badem döneminde Yıldız Oteli ve çevresinin restorasyonu yapılmıştı. Kent Müzesi yapılması için başlatılan projeye sahip çıkan Belediye Başkanı Bekir Keskin’in, özen gösterdiği ve önem verdiği Yıldız Oteli’nin Kent Müzesine dönüştürülme çabası gözlerden kaçmadı.
Kent belleği adına çok önemli örneklerden biri olduğuna inandığımız Yıldız Kent Müzesi ve Arşivi, Başkan Bekir Keskin’in yaptığı icraatlar arasında önemle anımsanacak bir çalışmadır.
Her başarılı çalışmanın artıları kadar gözden kaçan eksikliklerinin de dile getirilmesinin bir kent ortağının görevi olduğu inancıyla bu yazıyı kaleme aldım.
Bu görevi yaparken duygusal olmamaya özen gösteriyorum. Çünkü Başkan Bekir Keskin kızsa da, öfkelenip kendini kaybetse de her eleştiri yazısından kendine iyi bir şeyler çıkardığını görüyorum ve ayrıca bizzat kendisinden de duydum.
Yazımın başlığı ile ilgili olan kısma geçmeden önce Müze Müdürü Prof. Dr. Engin Berber’in Ödemiş için büyük bir kazanım olduğunu belirtmek isterim. Gecesini gündüze katarak birebir diyaloglar kurarak bu müzenin değer kazanması için elinden geleni yaptığını görmemek mümkün değil.
Gelelim yazımızın başlığına…
Yıldız Oteli’nin çok ilginç bölümleri var. Bunlar arasında Doktor Mustafa Bengisu’ya, Şükrü Saracoğlu’na ayrılan odalar, otelde konaklayan ünlüler odası, berber odası, kütüphanesi ilgi çekiyor.
Ama bir köşe daha var ki, bu köşe anladığım kadarıyla “Başkanın Müzelik Adamları” adıyla anılmaya şimdiden aday!
Andığımız köşede Ödemiş’te doğan, Ödemiş’te yaşamış ya da halen yaşamakta olan kişilerin fotoğrafları ve özgeçmişlerine yer verilmiş. Ayrıca bu kişilerin yapıtları da sergilenmiş.
Ben ilk gördüğümde bu kişilerin selası verildi de ben mi duymadım diye düşündüm. Sonrasında o kişilerin buna çok hevesli olduklarını öğrendim. Her heves edeni müzeye koymaya kalkarsak bir iki tane daha müze binası gerekecek gibi görünüyor.
Ne heveslilermiş ölmeden müzelik olmaya…
Olanların yanında olmayanlar daha doğrusu unutulanlar var.
Bu yalnız bir eleştiri yazısı değil. Eleştirdiğimiz köşede görmeyi istediğimiz isimleri de yazarak Ödemişlilerin takdirine bırakalım. Nasıl olsa ölmeden müzelik olunuyorsa bu zikrettiğimiz isimler içinde ben hevesli olayım az başınızı ağrıtayım…
Adı yine Başkan Keskin tarafından törenle adı sokağa verilen ney üstadı Sencer Derya, Ödemişli ziraat profesörü Osman Tosun, ses sanatçıları Bedia Akartürk, Osman Kalay, Güldehen Marmara Terün, Doç Dr. Özgür Savaşçı, şair Fethi Savaşçı, Munis Armağan, ressamlar Emin Başaranbilek, Mustafa Ali Kasap öykü yazarı Ayhan Dayan, yazar, şair ve denemeci Ömer Akşahan… Bu isimler bizim hemen anımsadıklarımız; daha önemli isimler mutlaka vardır. Onları da müzenin her şeyiyle yakından ilgilenen Başkan Bekir Keskin’e havale etmekle yetiniyoruz.
Çözemediğim ise Başkanın o köşeye taşıdığı isimleri nasıl belirlediğidir. Diyeceksiniz ki, siz de her şeyi Başkana yüklüyorsunuz.
Belki de şu soruyu soruyorsunuz “Bu belediyenin yeni kurulan müdürlüklerinden biri de Kültür ve Sosyal İşler Müdürlüğü değil mi? O müdürün Ödemiş’in kültür yaşamına ilişkin bilgileri de mi yetmiyor da, her şeyi Başkana havale ediyorsunuz!”
Belediyedeki mevzuat hazretleri tarafından kim müdürlük sınavını geçerse çalıştığı kurumun ilgili bir birimine müdür olarak atanıveriyor. Bu nedenle sempatik Kültür ve Sosyal İşler Müdürümüz Ufuk Kızıler de hiç tanış olmadığı bir alanın müdürü olmuş. Sanırım onun da kültürden anladığı tek şey Çocuk Kitapları Fuarı ve ayağına kadar gelen gezgin tiyatrocularla pazarlık yapmaktan ibaret. Gerçi ona yardımcı olan bu konuda uzmanlaşmış kılavuzlar belediyede mevcut ..
Bu kadar masraf edilerek ortaya konulan ve adına kent müzesi ve arşivi denilen yerin hazırlık sürecinde değinmeden geçemeyeceğimiz bir konuyu da kamuoyu ile paylaşmadan geçemeyeceğiz. O da şu: Elimizin altında öyle değerler var ki, onları görmezden gelmek üstümüze farz olan bir şey gibi davranıyoruz.
Son sözümü söylemeden önce altını kalınca çizdiğimiz bir gerçeği de vurgulamalıyız. Bugün Başkan Bekir Keskin’in inisiyatifiyle ya da bazı kaygılarıyla isimleri müzede teşhir edilen isimlere bir itirazımız kesinlikle yok. Bizim itirazımız, bu isimler belirlenirken nasıl bir yol ve ölçüt ortaya konulduğudur. İddiamız ve isteğimiz de şu, var olan isimler yetmez, konu bizce kent kültürünü yakından bilen kişilerden oluşturulacak bir komisyon tarafından yeniden ele alınıp, o köşenin zenginleştirilmesine zemin hazırlanmasıdır. Böylelikle başkanımızın başı da ağrıtılmamış olur.
Bizim istediğimiz böylesine önemli bir müzenin en az eksiklikle görücüye çıkmasıdır. Amacımız üzüm yemek, bağcı dövmek değil…