Siz bu satırları okurken,AK.Parti büyük ihtimalle,TBBM’nin tatile gireceği son gün,Özel Yetkili Mahkemeler’in (ÖYM) kaldırılmasını içeren “Yargı Paketi”ni büyük bir el çabukluğu mahareti ile “Yangından Mal Kaçırırcasına ” TBMM.den geçirmiş olacak. ÖYM’ lerin kaldırılması hakkında Hükümetin Başbakan Yardımcıları:Bülent Arınç, Bekir Bozdağ, Beşir Atalay’ın farklı söylemleri konunun Hükümet ve AK Parti MYK’sında,TBMM. Meclis Gurubunda hiç görüşülmediği,Başbakan dışında kimsenin yapılmak istenenden haberi olmadığı,tabii ki bu arada Muhalefet Partilerinin de bilgilendirilmediği anlaşılıyor.
İki hafta önceki yazımızda; AK Parti’nin ancak tehdit ve şantaj altında böyle ciddi bir girişimi yapabileceğinden bahsetmiştik.
Bu yazımızda da konuyu iyimser bazı tahminlerim doğrultusunda değerlendireceğim.
Hatırlarda olduğu gibi,bir ay kadar önce eski Genelkurmay Başkanlarından Hilmi Özkök, talebi doğrultusunda Başbakan’la özel bir görüşme yapmıştı.Sonrasında da Başbakan şimdiki Genelkurmay Başkanı Necdet Özel’le ikili bir görüşme gerçekleştirmişti.Sonrasında Ö.Y.M.lerle ilgili kanun değişikliği gündeme oturdu.Başbakan ser verip sır vermedi.Kanaatim odur ki; her iki komutan da,Türk Silâhlı Kuvvetleri’nin, neredeyse üç yıldır süregelen Darbe Davaları ile ilgili, tutuklu muvazzaf askerlerin durumu, davaların henüz bitirilemeyişi,mağdur olabilecek yüksek rütbeli subayların durumlarının ele alındığı kanaatini taşıyorum.
Ayrıca,Suriye ile yaşanan ciddi durum;İsrail, İran,Irak,Sovyet Rusya,Çin vb. ülkelerin açıktan Suriye’ye destek vermeleri,muhtemel silâhlı bir çatışmanın nerelere varabileceği, sade vatandaşın bile endişesini hissediyoruz.Bu arada,terör örgütü PKK’nın başına Karayılan tasfiye edilerek yerine, Suriye’li bir terörist olan Fehman Hüseyin’in getirilmesi,problemimiz olan ülkelerin PKK üzerinden resmen Türkiye Cumhuriyeti ile savaştıkları bir gerçektir.PKK üzerinden cepheyi genişletmekte, yurdumuz içinde ve dışında asker ve polisimize kahpece saldırılar düzenlemektedirler.
Hâl böyle iken, askerlerin isteği doğrultusunda bir iç barış düşünülmüş olabilir mi?Göreceğiz.
Hükümet,mevcut davalar sonuçlanıncaya kadar,(eklenecek geçici maddelerle)darbe davalarının görüldüğü mahkemeler görevlerini sürdüreceklerdir diyor.Peki,CHP.Anayasa Mahkemesine iptal davası açar ve talebi gerçekleşirse,ummadığımız gelişmelere şahit olabiliriz. Hatırlayalım: Kamuoyunda,”Rahşan Affı” olarak bilinen,af düzenlenmesi de sınırlı bir kapsamda çıkarılmıştı.Bu girişim,Anayasa Mahkemesi’nin kapsam genişletmesiyle çığırından çıkmış,teröristler, kapkaç çeteleri ve daha nice hak etmeyen mahkûm salıverilmişti.Ucu açık bir sürece giriliyor,korkarım Rahşan affı hafif kalacak.
İstediğiniz sanıkların salıverilmesi,istemediklerinizi dışarıda tutmak çok güç olmayacak mı?Tam bir karmaşa ve kaos dolu günler bekliyor ülkemizi.İşin ilginç yanı, AK Parti bu yargıda değişiklikleri yaparken,dünyadan örnek gösteremiyor.Türkiye’ye göre daha ağır mahkemeleri olan ülkeler var dünyada.İşin enteresan olanı o ülkelerde terör ve darbe tehdidi yok.
Hatırlanacağı üzere bir müddet önce,general ve amirallerin ses kayıtları internete düşmüştü.Bütün Televizyonlar defalarca yayınladılar.Paşaların gerek iktidar mensupları ile eş ve çocuklarına,mevcut mahkemelerin savcı ve hakimlerine, AK Parti savunucularına, yandaş tabir ettiklerine uygulayacakları insanlık ve hukuk dışı davranış söylemlerine ne demeli? Görev yerine bilenmiş, kinlenmiş olarak dönecek üst rütbelilerin, artık yalnız vatan savunmasına odaklanacağız, darbecilik yapmayacağız diyeceklerini mi sanıyorsunuz? Bu tehlike zaten vardı, şimdi Hükümet eli ile sağlanıyor.Neler olduğunu anlamak cidden çok zor. Darbeciler, Cumhuriyet tarihinde ilk defa yargı önüne çıkabildiyse, masum halk bu sevinci yaşayabildiyse, özel yetkili mahkemeler soruşturma iznine gerek olmadan çalışabildiği için çıktı.
Aynı kanundaki bir başka değişiklik hususu da; izin sistemini tekrar geri getirmek,orduyu,emniyeti, bürokrasiyi yeniden yargının ulaşamayacağı bir yere taşımak demek olmuyor mu?
Peki,bu geri dönüş ne uğruna yapılıyor?
Genelkurmay Başkanı Özel’in hükümet üyeleriyle yaptığı çeşitli görüşmelerde MİT’e tanınan izin ve dokunulmazlık kalkanının ,askerlere de tanınması için ısrarcı olduğunu basından öğrendik.Eğer izin sisteminin genişletilmesi ihtiyacı MİT krizinde takınılan tutumun diyetinin ödenmesiyse, ülkemiz bu hatanın bedelini çok ağır ödüyor demektir.
Kendi uçağımızı Ege’de düşürmeyi, İstanbul Beyazıt Camii’nde Cuma Namazı vakti bomba patlatılması,cami içinde bombayı patlatacak tim komutanı Yüzbaşı ve emrindeki Ast Subayların isim isim kararlaştırıldığı, Koç Müzesinde sergilenen Denizaltı’yı gezmeye gelen öğrenci toplulukları yoğun iken patlatılacak bombaların gemide önceden fark edilen, böylece bir facianın önlenmesine ne demeli? Yeniden ve daha beteri cunta eylemlerinin olmayacağının garantisi var mı? Vay güzel ve masum insanımın, ülkemin haline.
Ne Hakan Fidan’mış be! Savcıların bu MİT Başkanı’na dokunmak istemesi,Başbakan’ın hemen bir kanun ile koruma şemsiyesi altına alması,ülkeyi nerelere getirdi,diyet ödetiyorlar,demek ki.Değer miydi? Peki,tekrar soruyorum,kündenin altına ilk gidecek biz sade vatandaşların günahımız ne,böyle bir durumda?
Biz AK.Parti’ye son seçimde % 50 oyu bunun için mi verdik.Bizim AK Parti’ye böyle bir vekâletimiz yok.Biz 12 Eylül Referandumunda bunun için mi EVET diye yırtındık.
Bu işin “Talimatlı Mimarı” Bekir Bozdağ bakın ne diyor, savunurken değişiklikleri:
“Bugün söylenen,eleştirilen pek çok konunun haksız ve çarpıtma eleştiriler” olduğunu herkes görecektir.Çay köprüyü yardıktan sonra mı Sayın Bakan?
SONUÇ OLARAK
Başlıkta belirttiğim gibi bu kanunun Referanduma götürülmesi gerekir.Seçmen AK Parti’ye oy verirken demokrasiden geri adım atılmasını değil, bilâkis daha fazla demokrasi talebini düşündü.
Çok zayıf bir ihtimal ama; Cumhurbaşkanı Gül’ün,Sporda Şiddeti Önleme Yasasında olduğu gibi, ÖYM’lerle ilgili apar topar çıkarılan bu yeni yasayı yeniden görüşülmek üzere Meclise iadesi ve Mecliste kendilerinin Başbakan’ın Milletvekili değil de gerçek milletin vekili olduğu idrakine sahip vicdanlı bir gurup çıksa halkın gözünde ulaşacakları mertebeyi bir düşünseler.Referandum sürecine gidecek bir adım atılsa, yalnız bu yasanın iptali değil gerçek demokrasi adına ,lider sultasının bitişi adına ne büyük bir adım olurdu.
Ama ne yazık ki, bu yazdıklarım bir ütopya olarak kalacak.Milletvekillerini Genel Başkanlar tayin edip sözde seçimle halka tasdik olayı olmasa.Tekrar milletvekili seçilebilme ümidi uğruna, hür vicdanlarına kilit vuruyorlar.Mecliste eller talimatla kalkıyor, kendi hür iradeleri ile değil.
Bakalım ne zaman gerçek Demokrasinin işlediğini göreceğiz. Saygılarımla.