31 Mart Mahalli İdareler seçimlerinin sonuçlanmasıyla birlikte şehrimizde en çok konuşulan konu, Tire 1922 Spor Kulübünün geleceğiydi. Kimisi “Tire 1922 A.Ş’nin sahibi yeğenler…Takımı satarlar. Hukuki olarak kimse bir şey yapamaz.” dedi. Kimisi de “Takım derneklere bağlı; başkanı ve yöneticileri yeğenler...Kongre yaparak takımı istediklerine verirler, parayı da el altından alırlar.” dedi. Takım şirket mi dernek mi?Evet bir şirket kurulmuş.Adı da“Tire 1922 Futbol Faaliyetleri Ticaret Anonim Şirketi” Ama aynı zamanda bir dernek de var... “Nasıl oluyor böyle bir şey?” derseniz; “Sihirbazlar Çetesi” filmini izlemenizi tavsiye ederim. Film,gösteri yaptıkları sırada banka soyabilen dünyanın en iyi sihirbazlarından oluşan bir grubun hikayesini anlatıyor...
Tartışmaların içinde bir haber gündeme bomba gibi düştü.Yeğenlispor Kulübünün (Bu bir benzetmedir.Eski belediye başkanının yeğenlerinin, takımın sahibi olması nedeniyle veya kulübün başkanı ve yöneticileri olması hasebiyle siyasetçiler ve halk tarafından konulmuştur.)yapılan baskın kongre ile kimsenin haberi olmadan satıldığı iddia edildi.Aslında kimsenin haberi olmadan değil,herkesin gözünün içine baka baka bu hamleyi gerçekleştirmişlerdi. Zaten niyetleri de buydu.Seçim sonrası bir borç rüzgarı estirildi belli mahfillerden…Amaç belediyeyi bu işten soğutarak, takımı satmanın kılıfını oluşturmaktı… Zaten belediyenin içi boşaltılmış, (Bunu ben söylemiyorum.Belediye hizmet binasının önündeki dev afişte açıkça görülüyor.)Yeni yönetim de asli görevine odaklanınca,beklenen hamle geldi.Buna da son vole deniyor.
Öte yandan bu takım zaten, hiçbir zaman Tirelilerin olmamıştı.İsminin dışında bizden olan hiçbir değere sahip değildi.İsmi de tıpkı Yahudilerin bir zamanlar bulundukları ülkelerde isimlerini o topluma sempatik gelebilecek şekilde değiştirmeleri gibi Tire 1922 konulmuştu. Plan, “Tirespor’un çok borcu var.Belimizi bükecek. Onun için yeni bir yapılanmaya gidiyoruz.” diye başlamıştı. Amaç,hedefleri için kendi kontrollerinde bir yapı oluşturmaktı.Çünkü Tirespor, şehrin ortak paydası, toplumsal hafızasıydı… Bu bağlamda sistemli bir şekilde Tirespor halk gözünde küçük düşürülerek; yeni yapılanmanın önü açıldı. Parayı da buldular kısmen. Profesyonel ligle algıda oluşturdular. Ama ne acıdır ki,bu algıya Tirespor’un eski futbolcularının bazıları da inandı. Ama halen eksik olan bir şeyler vardı.Ne yapsalar ne etseler, günde 30 kere “şehrimizin takımı Tire 1922” diye anons da yapsalar, halkın desteğini bir türlü alamadılar.Bir tarafta amatör kümede mücadele ettiğinde bile 3000 kişiye oynayan Tirespor;diğer tarafta profesyonel ligde 350 kişi seyirci ortalamasına sahip Tire 1922 vardı...Demek ki, halk takımı sahiplenmemişti.Bu şehrin insanı Tirespor’un Edirne’de oynadığı final niteliğindeki maçta,bugünkü Sportoto 1.lige yükseldiğinde;reorganize bir şekilde takımı karşılamaya 2 otobüs yola çıktığını ve Balıkesir Akçay’da takımla buluştuğunu, takımını bağrına basarak alkışladıktan sonra da takımıyla birlikte şehre geri döndüğünü, yaşadığı gururu asla unutmamıştı. İşte aşk buydu… Sevda buydu, tutku buydu, ruh buydu…
Nihayetinde herkes devrik zihniyet ve yeğenleri konuşurken; perdenin arkasından gelişmelere yön veren zat, bizi General Franco gibi uyku tulumlarının içine sokmaya çalıştı. Futbolun afyon etkisini kullanarak, toplumu yönettiklerini zannettiler ama; ne diyordu şair?
Olsun be aldırma yaradan vardır.
Sanma ki zalimin ettiği kardır.
Mazlumun ahı indirir şahı
Herşeyin bir vakti vardır.
Şimdi 31 Martta şah tahttan düşürüldü. Bu demokratik bir süreçti. Halkımız takdir hakkını kullandı. Bu madalyonun bir yüzü... Bir de tarih,insanları iki yere yazar. Ya şeref levhasına yada ……
Ha, geride hoş bir sedâ bırakmak da neymiş? Biz Napolyon’un izinden yürüyoruz diyorsanız; alın takımınızı,adını Bucaspormu, Saröyköylüspor mu, Çiçekspor mu ne yapıyorsanız yapın… Gidin maçlarınızı da sattığınız veya el değiştirdiğiniz şehrin stadyumunda oynayın… Çünkü her zaman söylediğimiz gibi bu şehrin takımı Tirespor’dur,renkleri de sarı kırmızıdır! Tirespor’u kapanma noktasına getirdiniz ama başaramadınız.Bazıları da şimdi diyor ki,“bir daha profesyonel lige çıkamayız!”Evet. Belki profesyonel lige uzun yıllar çıkamayız ama kendi çocuklarımızdan oluşan bir Tirespor sokakta bile oynasa, bizler gururla kaldırımda oturur takımımızı destekleriz.Ligin önemi yok.
O halde bir sloganla yazıyı sonlandıralım.Gerçi sayın Tayfur Çiçek bu slogana sinir oluyormuş ama; ona da önerimiz, bu sloganı iyi ezberlemesi…