Geçenlerde bir TV kanalında bir tartışma programına rastgeldim. Konu “Muhteşem Yüzyıl“ idi. Yorumculardan biri son zamanların meşhur tarihçisi Mustafa Armağan. Bazılarına göre iyi bir tarihçi. Hatta yorumcularım Atatürk’ün “Nutuk“ kitabını kaynak olarak kabul etmiyorlar, Mustafa Bey’in yazdıklarını kaynak gösteriyorlar. Son günlerde bazı aykırı iddialar ortaya atarak tarihçi oldu. Ancak bu dizi ilk başladığı sıralarda hemen veryansın etmişti. “Dizide Pargalı keman çalıyor. Keman 16.yy.da henüz yoktu.“ Ancak mahçup oldu mu bilmem. Çünkü, bazı kaynaklara göre bugünkü anlamda keman ilk olarak 14. yy.da İtalya’da biliniyor ve çalınıyordu, bazı kaynaklarda 16.yy.da ortaya çıktı, deniyor.
Neyse biz konumuza geçelim. O TV programında Mustafa Bey yine gürledi: “Osmanlı’da kafa kesmek yoktur.“Şaşırdım kaldım. Acaba ben mi yanlış biliyorum, deyip araştırdım. Buyurun.
“Yeniçerilerin kafası, cellât satırıyla vurulurdu. Bu satır hâlen Topkapı Sarayında sergilenir. Vezirler, sadrazamlar, devlet adamları genelde boğdurulur, sıradan kişilerin kılıçla başları vurulurdu. Kementle boğularak îdam edilenlerin, ibret ve inandırıcılık için ölümünden sonra “şifre“ denilen gâyet keskin ve özel bir usturayla kafaları kesilirdi. Hânedân mensuplarının ise aslâ kanı akıtılmaz, onlar mutlaka yay kirişi ile boğularak îdam edilirdi. Çünkü Osmanlı Hânedânı mukaddes sayıldığından kanı akıtılamazdı.“ Bu idamlarla ilgili birkaç örnek verelim.
Fatih döneminde ilk kez sadrazam öldürülür. İmparatorluğun en güçlü sadrazamı olan Çandarlı Halil Paşa, Bizans’tan rüşvet aldı suçlaması ile satırla başı kesilerek öldürülür.
Viyana’yı 2. kez kuşatıp alamayan ve yenilgiye uğrayan Merzifonlu Kara Mustafa Paşa Belgrat’a gelir, padişahın kararını beklemeye başlar. Padişahın görevlendirdiği Ahmet Ağa, Belgrat’a gelir, mührü hümayunu ve sancak-ı şerifi Merzifonlu’dan ister. Merzifonlu istenilenleri Ağa ya teslim eder: “Bize ölüm var mı Ahmet Ağa.” diye sorar. Ahmet Ağa da: “Olmak gerek sultanım” der. Merzifonlu bu sözlerden sonra iki rekât namaz kılar, odada bulunanları dışarı çıkarır, sonra ilmeği boynuna geçirir, Ahmet Ağa ya: “Hadi Ahmet Ağa işini bitir” der. Cellâtlar iki yandan çekip Merzifonlu’yu boğar. Başını kesip bir torbaya koyar, Edirne’ye getirirler. Gövdesi ise Belgrat’a gömülür.(Bu bilgi için bkz: İ.Hakkı Uzunçarşılı, Osmanlı Tarihi, c. 3, s. 458; Silahdar Tarihi, c. 2, s.123; İ.Hami Danişmend, İzahlı Osmanlı Tarihi Kronolojisi, c. 3, s. 457; Yaşar Yücel/Ali Sevim, Türkiye Tarihi, c.3, s. 183).
dönemi sadrazamı ıslahatçı sadrazam Halil Hamit Paşa, kendisini çekemeyenlerce yolsuzluk ve darbe planlamakla suçlanarak görevinden azledilir, daha sonra 'ya getirilir, başı kesilerek idam edilir. Vücudu Bozcaada'da, kesilen başı ise İstanbul'da defnedilir.
Yine Yavuz Sultan Selim Yunus Paşa’yı; Kanuni Kara Ahmet Paşa’yı; III.Mehmet Yemişçi Hasan Paşa’yı; I.Ahmet Derviş Paşa(bizzat padişah tarafından başı kesilmiştir), Nasuh Paşa, Davut Paşa’yı; IV.Mehmet Sofu Mehmet Paşa, Tarhuncu Ahmet Paşa, İbşir Paşa ve Merzifonlu Kara Mustafa Paşa ile Boşnak Süleyman Paşa’yı; II.Mustafa Sürmeli Ali Paşa ve Daltaban Mustafa Paşa’yı; I.Abdülhamit Halil Hamit Paşa’yı; III.Ahmet Nevşehirli Damat İbrahim Paşa’yı; III.Mustafa Bahir Mustafa Paşa ile Damat Mehmet Emin Paşa’yı kafasını keserek öldürtmüşlerdir(Bkz Ziya Şakir, Maktul Vezirler). Bunlar yalnızca kafası kesilen vezirler. Bunun dışında şeyhülislamlar, ayaklananların elebaşları(Patrona Halil gibi), birçok komutan var. Hele bir yazımda kardeş ve oğul öldürmeleri de yazayım isterseniz.Şimdi bu ünlü Osmanlı Tarihçileri yalan söylüyor da Mustafa Armağan mı doğru söylüyor.
Şimdi bazı yorumcular kalkıp bana “Tarihimizi niye kötülüyorsun” diye hiddetlenecek. Ancak “Bu olanlar bilinmesin, yapmışlarsa bile sana ne,” “Sana mı kaldı tarihimizi kötülemek” diyorsanız, ben gerçeklerin bilinmesini isterim. Amacım tarihimizi karalamak değil. Ancak Osmanlı bunları yaptı. Osmanlı Tarihi denince ilk akla gelen isimler İsmail Hakkı Uzunçarşılı, İsmail Hami Danişmend bunları yazarken kimse okumamış, kimse bilmiyor, ben yazınca mı kötü olacağım.
Birkaç söz de Muhteşem Yüzyıl ile ilgili yazayım. Yine ünlü tarihçimiz! Mustafa Armağan “Osmanlı Tarihini yalnızca yatak odasından ibaret hale getirmişler, harem hayatı da böyle değil. Ömrü at sırtında geçen padişahlar seks düşkünü gibi gösterilmiş.” diyor. Öncelikle padişahlar da bir insan. Onların da cinsel hayatı elbette olacak. Hele Kanuni 46 yıl hep savaşmadı ya.Adam yaşamı boyunca 13 sefere çıkmış, bu da 10 yıl 7 ay sürmüştür. Geri kalan 36 yılda herhalde ya TV seyretti, ya da internette çetleşti. Pes bu kadar cehalete. İkincisi dizide Kanuni’nin yalnız yatak odası anlatılmıyor. Savaşlara, seferlere, fetihlere, uluslar arası antlaşmalara(ki şu anda kapitülasyonlar işleniyor) ve harem hayatındaki entrikalara yer veriliyor.
Sevgili okurlar, Osmanlı’da harem hayatı vardır. Sarayın yaşam tarzı budur. Bunları doğrulamak tarihimize kara çalmak değildir. Bunlar bugüne dek tarihi eserlerde yazılı idi. Kimse ses çıkarmıyordu. Dizide sahnelenince ortalık karıştı. Bu da bizim Türk toplumu olarak ne kadar kitap okuduğumuzun bir göstergesi. Saygılarımla hoşça kalın.