Yerelgüç ajansı hizmetten hizmete koşuyor, dualarınızla güç alıyoruz.
Bugün Radyoremix’te Rasih Bozulu ile Hayata Dair programında müftümüzü ağırlayacağımızı söylemiştik. Ramazan Ayına sayılı günler kala, gazetemiz ve radyomuz işbirliğinde siz okurlarımız için hizmet etmeye çabalıyoruz.
Bu haftaya Semerkant Vakfı’nın kermes haberleri ile başladık. İlçe müftümüz sayın Sebahattin Kesti Kuran-Kerim’den okuduğu ayetler ile dualar ile kermesin bereketli olmasını dilediler. Semerkant Vakfı hanımları ile de sohbette bulunduk gazetemiz için ancak fotoğraf çekmeyiniz; lütfen dediler. Onların bu isteğini göz önünde bulundurduk. Hayır-hasenatları kabul olsun dileklerimizle…
Torbalı Tv’den de ilçemize kermes çekimleri için geldiler. Torbalı Tv muhabirleri için gazetem adına tanıştım.
Bu hafta malumunuz anneler günü gezisi için İzmir Buca’dan Marmaris’e gezi için giden anne ve çocukları feci bir kaza geçirdi. İçimiz yandı da kavruldu ,20 kişi vefat etti. Allah rahmet eylesin,hepsi de nur içinde yatsın inşallah…
Anlamlı bir günde elem verici kazada hayatlarını kaybeden anneler çocuklar, bize bir şeyleri de aslında tekrardan hatırlattı, ve yüzümüze şamar gibi vurdu.
Ülkemizde trafik kazalarında nedense hiçbir önlem alınmıyor, önlem alınmaması ibret alınmadığını da göstermiş oluyor. Umarız bu son olur.
Yılın annesi olarak gezi olaylarında evlatlarını yitiren , her gün vatan için evladını kara toprağa gönderen anneler benim için yılın annesidir.
‘ Babacığım paraları sıfırladım son olarak birkaç bin euro kaldı babacığım…’ diye 17-25 aralık büyük soygun yaşayan ülkemizde bir iki dilim baklava çalmak zorunda kalan çocukların ve annelerinin dramları nedense ülkemizde pek konuşulmuyor.
Ey efendiler, bu ülkede iki lira için tarım işçisi kadınlar analar ölüyor. Rıza Zarraf’ın rüşvet hediyesi olan 700 milyarlık saatleri nasıl kolunuza takabildiniz, ey devletliler !..
Yazımızın başlığına tefekkür edelim mi dememin nedeni bu; tefekkür etmek derin bir düşünce içinde olup sorgulamak idrak etmek demektir. Sorgulanmayan hayat gerçek anlamda hayat mıdır, diyen ünlü filozof Sokrates ‘i daha da iyi anlıyorum. Sorgulamadan anlamadan sürü psikolojisiyle bir şeylerin ardından gidiyoruz. Oysa ki diye başlayan cümleler sanki biraz daha anlamını yitiriyor.
Sap ile saman şap ile şeker iyice karışmış durumdadır. Ak Parti ile Fethullah Gülen cemaati kanka iken onlarca kişiye Ergenekon, Balyoz Ayışığı Sarıkız kumpaslarıyla ordu iş eğitim dünyasında onlarca masum insan intihar etti, hapislerde can verdi.
Bugün fetöcü diyerek yine onlarca kişiyi zindana gönderiyorlar. Mal varlıklarına hiçbir gerekçe göstermeden el koyuyorlar.
Akademisyen ve öğretmenleri fetöcü diyerek işten çıkarıyorlar. Bazı kişiler ölüm orucu tuttu. Şu an itibariyle akademisyenin durumunun pek iyi olmadığı söyleniyor. Ölüm oruçlarına destek olanları biber gazı ile dağıttılar. Bir anlamda bu o kişileri ölüme bile isteye göndermek değil midir?
Böylesi durumlar, ülkemizdeki demokrasiyi hukuk anlayışını hiç şüphesiz zedelemektedir. Fetöcü değiliz; diye çırpınan onlarca kişiye kulaklarını tıkayanlar siyasette hükümette bir zamanlar fetö ile kanka olmuşları herhalde göremiyor ya da görmek istemiyor, ne dersiniz sevgili okurlarım ?
Ömer Faruk Kavurmacı Topbaş’ın damadı olduğu için tahliye edildi , yıllar önce Kuddusi Okkır’ı neden ve niçin ölüme mahkum ettiniz ki ? Eşi Sabriye Okkır hanım basına gözyaşları içinde yaşadığı dramı anlatıyor, vicdan sahiplerinden başka kimler dinliyor diye sormayacak mıyız ?
Yerelgüç gazetesi adına biz sorguluyoruz, çünkü Allah’ın rızası ve adaleti hakkın peşinde olmayı gerektirir.
İlahi adalet er geç tecelli eder, kul hakkı da kişiye günah olarak yeter, gerisi laf-ı güzahtır, vesselam.