Adaletli davranmayan insanlar, gerçek insan olma şerefine kavuşamadıkları gibi; böyle insanlardan meydana gelen milletler ve devletlerde huzur ve süreklilik meydana gelmesi mümkün değildir. Bugün ABD nin adil olduğunu söylemesi adaletle hükmettiğinin işareti olamaz, çünkü zalimler hiçbir zaman adil olamazlar, İsrail için de durum aynıdır ve İsrail bugün yeryüzünün en zalim devletlerinden birisidir, çünkü çoluk çocuk demeden bebekleri, yaşlıları, sivilleri, kadınları gözü kırpmadan öldürenler adil olamazlar. Hastaneleri, camileri, okulları,ambulansları bombalayanlar,masum insanları öldürenler adil olamazlar.
Onun için her şeyi yaratan, yaşatan, insanların huzurlu yaşamaları için en güzel esasları koyan Yüce Allah (c.c.) Cuma hutbeleri sonunda imamlarımız tarafından okunan ayette: "Muhakkak ki Allah, adaleti, iyiliği ve akrabalara yardım etmeyi emreder. Çirkin işleri, fenalık ve azgınlığı da yasaklar. O, düşünüp tutasınız diye size öğüt veriyor."buyurmaktadır. Başka bir ayette ise "De ki: Rabbim adaleti emretti" .Diğer bir ayette de: "Şüphe yok ki Allah zalimleri asla sevmez" .buyrularak adaletli davranmak emredilmiş; zulüm yasaklanmıştır.
Adaletin yerine getirilmediği, hak ve hukuka riayet edilmeyen toplumlarda hoşnutsuzluk ve huzursuzluk baş gösterir. Zira hakkını aramak, zulme tepki göstermek insanların fıtratında vardır. Bu hakkın, adaleti icra eden şahıs veya makamlarca verilmemesi halinde kişiler, kendi imkanları ile haklarını arama yollarına başvururlar ki bu da huzursuzluğun, güvensizliğin, istismarın ve küskünlüğün kaynağı olur. O zaman herkesin adaletin veya adliye teşkilatlarının göremediği işleri günümüzde bazı insanların yeltendiği gibi mafia veya gayrimeşru yollardan çözmeye kalkar ki işte insanlar ve toplumlar için asıl adaletsizlik o zaman başlar ve bunun zararını herkes çeker. Peygamber Efendimiz zamanında meydana gelen şu hadise ve O Yüce Zatın tavrı çok dikkat çekicidir: Kureyş'ten bir kadın hırsızlık yapmıştı. Kabilesi yüksek bir aileye mensup olan bu kadının hak ettiği cezaya maruz bırakılmamasını istiyorlardı. Peygamberimizin çok sevdiği Hz. Usame (r.a.)'yi bu kadın için aracı göndermişlerdi. Peygamberimiz şöyle buyurdular: "İsrail oğulları, haksızlık yapmaları yüzünden helak oldular. Bunlar fakirler üzerinde en şiddetli cezaları tatbik eder, nüfuzlu ve zengin olanları cezadan muaf tutarlardı. Peygamberimizin bu hadise karşısındaki tutumu ve teşhisi çok önemlidir. Türk İslam tarihinin şerefle dolu sayfaları bu tavır ve teşhisleri iyi kavrayıp uygulamalarının neticesidir.
Alemlere rahmet olarak gönderilen Sevgili Peygamberimiz (s.a.s.) adalet konusunda çok titiz davranmıştır. Buyurdu ki: "Ben ancak beşerim. Siz ise yargılanmak için bana geliyorsunuz Biriniz delil getirmekte diğerinizden daha becerikli olabilir. Ben ise işittiğim söze göre hüküm veririm. Şu halde bir kimseye mü'min kardeşinin hakkını sizin ifadeniz üzerine alıp verirsem, yarın mahşer günü Peygamber bana bu hakkı verdi demesin. Belki ona cehennemden bir parça veriyorum." diye buyurarak, hakkaniyete riayet etmeyi, adalet önünde dürüst davranmayı emretmiştir.
Yine adil davranmayı teşvik konusunda Peygamberimiz "Şüphesiz ki adil davrananlar kıyamet gününde, Allah'ın nezdinde nurdan, yüksek minberler üzerinde bulunurlar” buyurmaktadır.
Bu ayet ve hadislerden şunu anlayabiliriz ki; aileden devlete kadar küçük büyük bütün toplumların huzurlu, mutlu bir şekilde ve uzun süre hayatlarını devam ettirebilmeleri için başta sorumluluk taşıyanlar olmak üzere herkesin adil olması gerekmektedir. Bugün bu durum bira daha belirgin hale gelmiştir.Kasetler, dinlemeler hep bunun içindir belki de. Aksi takdirde mülkün bekası mümkün değildir. Onun için diyorum ki hepimiz yani herkes için adalet gereklidir.