YEREL GÜÇ/BURCU TUNÇ

Bununla ilgili basın açıklaması yapan Eğitim İş Ödemiş Temsilciliği açıklamada şu ifadeleri kullandı, “Bu protokollerden bin 167 tanesi resmi kurumlarla, 550 tanesi STK'larla, 986 tanesi ise TEMA'dan Kızılay'a bir sürü STK'yla. Bunların içerisinde sizin 'tarikat, cemaat' dediğiniz, bizim 'STK' dediğimiz yapılarla toplasanız 10 tane protokolümüz vardır. Ben bu protokollerle bize destek olanlara da teşekkür ediyorum. Onlarla protokol yapmaya da devam edeceğiz. Çünkü onlar çocukların dağa çıkmasını engelliyor. Onlardan siz bunun için rahatsızsınız. Ben o STK'larla protokol imzalamaya devam edeceğim. Çocuklarımın dağa çıkmaması için sizin insan kaynağınıza, insan yetiştirmemek için buna devam edeceğim” şeklinde bir açıklama yapması üzerine Eğitim İş Ödemiş Temsilciliği harekete geçerek Bakan Tekin hakkında Ödemiş Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunarak bir dilekçe verdi.          

                                     
MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞINCA TARİKAT VE CEMAATLERLE PROTOKOL YAPILDIĞI, EN AZ 10 TANE MEVCUT PROTOKOL OLDUĞU VE PROTOKOL YAPILMAYA DA DEVAM EDİLECEĞİ, BİZZAT BAKAN TARAFINDAN İKRAR EDİLMİŞTİR


Eğitim İş Ödemiş Temsilciliği Başkanı Mehmet Appak konuyla ilgili olarak yaptığı açıklamada “Konuşma içeriğinden de açıkça anlaşılacağı üzere Milli Eğitim Bakanlığınca tarikat ve cemaatlerle protokol yapıldığı, en az 10 tane mevcut protokol olduğu ve protokol yapılmaya da devam edileceği, bizzat bakan tarafından ikrar edilmiştir.  Söz konusu açıklamalar ve yapılan uygulamaların itirafı ve de yapılmaya devam edileceğine dair ifadeler açıkça suç ikrarıdır.
Bu ifadeler, gerek Anayasa gerekse de 1739 Sayılı Milli Eğitim Temel Kanunu'nda "Laik Devlet ilkesinin" gereği olarak laik eğitim sistemi esası adeta yerle bir edildiğinin, bizzat Milli Eğitim Bakanı tarafından tarikat ve cemaatlerin milli eğitim sisteminin bir parçası haline getirildiğinin ve bunlara imtiyaz tanındığının itirafı olarak açıkça meydan okur şekilde ilan edilmiştir.


Ülkenin neredeyse en büyük taşra teşkilatı ağına ve de en çok personeline sahip olan Bakanın başında olduğu Milli Eğitim Bakanlığı'nın bunca kamu kaynağı sarf etmesine karşın tam olarak hangi kamu hizmetini ne gerekçeyle yerine getirememektedir ki; başkaca tarikat ve cemaatlerin  ilave olarak desteğine ihtiyaç duymaktadır.
Peşinen belirtmek gerekir ki Bakanlığın imzaladığı bu protokollerle yapılan asli göreve ilişkin bir takım cemaat ve tarikatler adı altındaki dernek ve vakıflara yapılan yetki devrinin gerekçesi olarak Bakanın ifadesiyle; "Onlarla protokol yapmaya da devam edeceğiz. Çünkü onlar çocukların dağa çıkmasını engelliyor."  şeklinde ki gerekçe ise akıllara zarar ve açıkça alenen Türkiye Cumhuriyeti Devletinin  itibarını  zedeleyecek  ve aşağılayacak  nitelikte  bir değerlendirmedir. 

BİRGİ' NİN MİRASI EMİN ELLERDE BİRGİ' NİN MİRASI EMİN ELLERDE


Bakanın bu ifadesiyle, terörle mücadelede hayatları pahasına görev yapan kamu görevlileri dahil hiçe sayılarak, Türkiye Cumhuriyeti Devleti yok farz edilerek  terörle mücadeleyi kim olduğu belirsiz bu tarikat ve cemaatlerin  yerine getirdiği iddia edilmektedir.  Dahası bizzat kendi sorumluluk alanı altında bulunan dağa gitmeyi önlemek konusunda her türlü eğitim faaliyetini  yerine getirme görevi bulunan bir Bakanı'nın bu ifadesi kendi görevini ihmal ettiğinin de ayrıca ikrarı olmuştur. 


15 Temmuz hain darbe girişiminin daha hafızalarda taze olduğu şu dönemde, tarikat ve cemaatlerin  devletin kurumlarına sızmasının oluşturduğu milli  güvenlik tehdidi ortadayken Bakanın tarikat ve cemaatleri  devletin içinde faaliyet göstermesine olanak sağladığına yönelik itirafı açıkça suç ikrarıdır.
Bu nedenlerden dolayı Eğitim-İş olarak Bakan Yusuf TEKİN hakkında suç duyurusunda bulunduk.”