Son dönemde cumhuriyet tarihimize tecavüz edilmesine alıştık. Gereken açıklamaları yapmamıza rağmen toplumun bir kesimine maalesef doğruları anlatamıyoruz. Arabın yalellisi gibi bir tutturmuşlar, yanlıştan asla dönmüyorlar. Dinimiz elden gidiyor, onu da kılıflarına uyduruyorlar. İnandım ki resmen yeni bir din yaratıyorlar. Aklım mantığım almıyor. Bunlar yolsuzluk yaptı deniyor, aksini ispatlamadılar, siz de suça ortak oluyorsunuz, diyorum. Dinimizin kurallarını yok sayıp “çalsınlar, yol yapıyor” veya “öncekiler çalmadı mı?” gibi abuk subuk yanıtlar veriyorlar. Yani birisi birine tecavüz edip öldürse, o yaptı benim yapmam da normal diyecekler. Bakın din nasıl elden gidiyor, nasıl kullanılıyor?
Diyanete bağlı fetva hattı internet sitesine yöneltilen “Babanın öz kızını öperken şehvet duymanın nikâha etkisi olur mu?” gibi sapık bir soruya “Babanın kızını kalın elbiselerden tutup ya da vücuduna bakıp düşünerek şehvet duyması haramlık oluşturmaz. Ayrıca kızın 9 yaşından büyük olması gerekir.” gibi sapıkça yanıt verildi. Yani babanın öz kızına şehvet duyması haram değil! Diyanet, bu cevabı hemen yayından kaldırdı, Günah keçisi zaten hazır: Paralelciler, Fetö örgütü, elektronik ortam hilesi. Bunlar nasıl insandır ki öz kızını öperken şehvet duyabiliyor? Allah bunları kahretsin. Hadi bunlar sordu. Sen ey diyanet “Böyle sapıklık olur mu?” diyeceğine nasıl böyle bir yanıt verirsin? Kızların saçından tahrik olup türbanı savunanlar için bu normal. Bunların aklı fikri uçkurlarında. Dindar nesil yetiştiriyorlar ya. Keşke dindar olsalar. Hepsi din tüccarı.
Bir de bu fetva işi nereden çıktı? Şeyhülislam mısın ki fetva verirsin? Diyanet dinimizin doğruları halka öğretilsin diye kuruldu. Saçma sapan açıklamalarla halkın kafasını bulandırmak için değil. Diyanet dışında benzer vakıfların da meydanı boş bulup sallamaya başlamaları gayet normal. Din tekellerinde ya. İşte örnekler: “Adet olan kız çocuğu artık kadındır, 9 yaşında da olsa evlenebilir.”(Bunu 6 yaşa indiren bile var), “Nişanlılık döneminde gençler baş başa kalmasın, el ele tutuşmasın” “Alevilerle evlilik caiz mi?” sorusuna “Müslüman olanla evlenilir, Müslüman olmayanla evlenilmez.”
Diyanet İşleri Başkanlığına 2016 için 6 milyar 483 milyon TL’lik bütçe ayrılmış. Bu rakam, 13 bakanlığın bütçesinden fazla. Diyanet parayı nereye harcıyor? Neredeyse her mahallede onlarca cami varken, Kuran Kursu adı altında milletten her cuma para toplanırken diyanetin giderlerini detaylı olarak görebileceğimiz bir liste var mı? Okullarda çocuklar derme çatma bina görünümlü odalarda eğitim almaya çalışırken, Melahat Aksoy İlk ve Ortaokulu’na ek bina yapımına para yok denirken, insanların çoğu geçim sıkıntısı çekerken, duble yolları benim vergimle kendileri için yaparken, parasızlıktan intiharın eşiğine gelen bir sürü insan varken Diyanete ayrılan bu para neyin nesi? Din mükemmel bir ticaret yöntemi. Bu kesin artık. İnsanlar diyanete neden bu kadar bütçe veriliyor demeye bile korkuyor.
Hatırlayın Sayıştay raporunu: Diyanet'te 23 milyon liranın nereye harcandığı meçhul. Harcama hakkında Sayıştay’a bilgi vermeyen Diyanet’in konuyla ilgili yanıtı “Sehven olmuş. Gelecek yıl bilgileri veririz.” Yani bir yıl düşünülüp bir kılıf uydurulacak. Seneye açıklarız ne demek? Biz de sehven vergi ve faturalarımızı ödemeyelim. Öyle bir yoldan çıkmışsınız ki yazık. Müslüman ülkelerin çoğunda halkın fakirlik düzeyinde olup yönetenlerin süper şaşaa ve şatafat içinde yaşaması ne kadar ilginç bir tesadüf değil mi? Adam 1 milyonluk Mercedes alır, duyulunca iade edeceğini söyler, ama biri inadına parasını cebinden veriyormuş gibi Mercedes’in zırhlısını gönderir. Her seçimde birinci parti çıkarsan, toplumdan yüz bulursan şımarırsın elbet. “Devlet malından bir hırka bile olsa aşıran, çalan şehit olmaz” diyen yüce Peygamberin ümmetinin önde kişileri de bunu yapıyorsa ne diyeyim.
Bunları anladık da toplum nereye gidiyor? Eskiden ibadet gizli, içki açıkta içilirken şimdi ibadet gösteriş için açık, içki gizli içilir oldu. Dinimizle alay eder, birisinin Allah’ın vasıflarını taşıdığına inanırlar. ””Boşan gel dese hemen haremine girerim!” ”Başkanım istesin, kocama sunmadıklarımı sunmaya hazırım.” ''Karımı başkasıyla yakalasam kıskanmayacağım tek kişi başkanımdır.'' "Anam, babam, çocuklarım sana feda olsun.” “Erdoğan'ın dürüstlüğünü, yiğitliğini görünce aşık oldum. Doğrusu solculuk dönemimde Mevlana ile Şems’in arasındaki aşkı anlamamıştım. Tanıyınca gördüm ki, böyle bir ilahi aşk iki erkek arasında olabiliyor.”” diyenlerin zina yapanlardan ne farkı var. Her şeyi o kadar yozlaştırdılar ki önünde secdeye duranlar varken bunların söylenmesi çok normal.
Bu arada 10 Kasımda “Zulüm 1938’de son buldu.” deyip M. Kemal'e hakaret eden, yaşamında ağzına içki koymayan Levent Kırca için “Ünlü alkolik tiyatrocu Kırca öldü” diyen Yeni Akit Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Karakaya viagradan öldü denilince bazılarının aklına geldi ölünün ardından konuşmamak. İnternete girip bir bakın, Atatürk, İnönü hakkında yapılan hakaretlere. Onlar ölü değil mi? İslam herkes için İslam’dır. Bazıları için değil beyler. Yıllardır İsrail’e katil diyerek din satan, sahibinin İsrail’le anlaşması nedeniyle birden Siyonist dostu olan Karakaya kim ki arka çıkıp Atatürk’e denenlere bıyık altından gülüyorsunuz?
Ya Genel Kurmaya ne demeli? Atatürk’e, orduya sağlığında söylemedik laf bırakmayan, hakaret eden Karakaya’ya başsağlığı mesajı yayınlanmış. Gerekçe: Her yazara gönderiliyormuş, öldüğünde. Neymiş, yeri doldurulamayacak biriymiş. Son 1,5 yıldır değişmişmiş. E ne de olsa Cumhurbaşkanının adamı. Başsağlığı dilenmese olur mu? Atatürk’e hakaret edenin mükâfatlandırılacağı bir döneme gidiyoruz. Karakaya’nın gazetesi daha bu 10 Kasımda neler yazdı, unutuldu bile. TRT’de yayınlanan bir programda, Atatürk ve silah arkadaşları için dile getirilen “Firavunlar gibi yediler, içtiler, kustular, saraylarda şahane hayatlar sürdüler, Ne utandılar, ne doydular” şeklindeki sözler ‘ifade özgürlüğü’ sayılıp TRT’ye uyarı gereği görülmemesi buna bir örnek. Ama birilerine hakareti bırakın söz söylemeye görün. Ortalık toz duman.
Allah dinimizi ticaret aracı kullananlardan korusun. Saygılarımla, hoşça kalın.