İnsanoğlu hayatını sürdürebilmesi için yemeye, içmeye ve barınmaya muhtaçtır. Bunları karşılamak için çalışıp kazanmak, emek sarf edip alın teri dökmek durumundadır. Çalışıp ve helalinden kazanmak her Müslüman için temel bir görevdir. Tembellik ve asalaklık ise dinimizin hoş görmeyip yerdiği, mümine yakışmayan bir davranıştır.
Mümin, iki günü birbirine eşit olmayan çalışkan insandır. Mümin; devamlı kendini yenileyen, iş ve istihdam üreten, dünya ve ahiret işlerinde kimseye muhtaç olmamak için gayret eden kimsedir. Devamlı enerjik, üretken, hareketli ve bereketli insandır. İşlerinde gayretli ve çalışkan olduğu gibi, ibadet ve itaatlerinde de devamlı, dikkatli ve duyarlıdır. Sağlığı el verdiği müddetçe çalışmaktan geri durmaz. Çünkü rabbimiz Kur’an-ı Kerimde: “bir işi bitirince diğerine koyul. Ancak Rabbine yönel ve yalvar.”  buyurmaktadır.
İslam; içerisinde emek bulunmayan faiz, kumar, hırsızlık, gasp ve bunun benzeri gayri meşru işleri haram kılmıştır. Aynı zamanda insanların inançlarını sömürerek, ihtiyacı olmadığı halde, meslek haline getirip dilencilik yapmak da böyledir. Emeksiz bir kazanç insanı hem dünyada, hem de ahrette küçük düşürür. İhtiyaçları olduğu halde dilenmeyen kimselerin durumunu Kur’an şöyle ifade eder; “(sadakalar) kendilerini Allah yoluna adayan, yeryüzünde dolaşmaya güç yetiremeyen fakirler içindir. İffetlerinden dolayı (dilenmedikleri için), bilmeyen onları zengin sanır. Sen onları yüzlerinden tanırsın. İnsanlardan arsızca (bir şey) istemezler. Siz hayır olarak ne verirseniz, şüphesiz Allah onu bilir.”
Sevgili Peygamberimiz (s.a.v) de dilenmeyi hoş karşılamamış ve dilenciler hakkında şöyle buyurmuştur;: ""Kişinin iplerini alıp dağa gitmesi, oradan sırtında bir deste odun getirip satması, onun için, insanlara gidip dilenmesinden daha hayırlıdır. İnsanlar istediğini verseler de vermeseler de."  
En hayırlı kazanç kişinin kendi elinin emeğidir. Peygamberler bile kendi ellerinin emeğiyle geçinmişlerdir. İnsanlara dürüst yaşamları ile örnek olmuş, emeksiz yemek yememişlerdir. Davut (a.s) demircilik,  Zekeriya (a.s) marangozluk, Musa (a.s) çobanlık yaparak helal kazanç temin eden örnek peygamberlerden bir kaçıdır. 
Yine konumuzla ilgili olarak şu ayeti kerime ne kadar da dikkat çekicidir; “insan için ancak çalıştığı vardır, şüphesiz onun çalışması ileride görülecektir.”  Bu ayetten anlaşılacağı üzere insan; inansın ya da inanmasın ancak çalışmasının karşılığını görecektir.
Çalışmak; insanı değerli kılar. İnsan meşgul olduğu bir iş sayesinde, stresten uzak kalır, sağlıklı ve zinde yaşar. Bu nedenle halk arasında: “boş duranı Allah sevmez”, “İşleyen demir pas tutmaz”, "Kim kazanmazsa bu dünyada bir ekmek parası, dostunun yüz karası, düşmanının maskarası" gibi özdeyişlerle alın teri teşvik edilmiştir. O halde, helal ve temiz rızk elde etmek için gayret gösterelim. Emrimiz altında çalışanların haklarını gözetelim. Gayret bizden yardım ise yüce Allah’tandır. Yazıma milli şairimiz merhum Âkif’in şu mısralarıyla son vermek istiyorum:
Allah’a dayan sa’ye sarıl hikmete râm ol
Yol varsa budur, bilmiyorum başka çıkar yol.