Baştan söyleyeyim. Demokrasiye çok fazla itibar etmiyorum. Bazıları gibi de sandığı asla kutsallaştırmam. Sadece Türkiye’deki genel geçer seçme yöntemine saygı göstererek referandum ile ilgili birkaç hususta, sorularımı ortaya koymak istiyorum.
Aslın da bu güne kadar Anayasa tartışmaları kapsamında gerçekleştirdiğim tüm okumalarımın ve dinlemelerimin bu sorulara bir yanıt getirmesini çok isterdim. Ama ne yazık ki, yaşadığımız süreçte muhataplarımdan ısrarlı bir şekilde her ne kadar, 18 maddeyi tartışmaktan çok, kafama takılan bu soruların yanıtını istediysem de bu konuda bir türlü ikna olamadım.
Tekrar söylüyorum. Ben ne demokrasiyi ne de sandığı asla kutsallaştırmam. Zira benim için önerilen 18 maddeden daha önemli olan bazı hususlar var. Ve bu hususlar, sosyal ve siyasal açıdan son derece önemli olsalar da, hukuksal açıdan Anayasa maddeleri kadar düzenlenmesi ve yazılması zor olmayan kanunlardan oluşuyor. Siyaset kurumlarının benden istediği anayasa maddelerine evet oyunun değeri karşılığında, benim istediğim devede kulak kalır düşüncesindeyim.
Vaadlere oy verilebilir mi ? Evet tabiki verilebilir. Peki benim taleplerim şu an vaad noktasında mı evet öyle… Ancak vaade oy vermek o partiye ya da siyasal kuruma güvenle ilgili bir durumdur. Binlerce kez yapabilme gücü ve imkanı elindeyken bu gün vaad ettiklerini yapmayan kurumun, yaşadığımız süreçte “yapacağım” demesine güvenip, tekrar bir şans verilebilir mi ? Evet verilebilir ama, işin bu kısmı saflık ile akıllı olmak arasında değişen bir tercih konumunu ortaya koymaktadır. Kısacası akıllıca davranma kaygılarımdan dolayı, saflıktan ve vurdumduymazlıktan olabildiğine uzak durmak istiyorum.
Uzatmadan soruma veya talebime geçmek istiyorum. Referanduma daha vakit varken bu hususu yerine getirene ya da ikna edici bir teminat ortaya koyana eyvallah…
1- (Bu sorum kararlarını kelle sayısına göre belirleyen arkadaşlara olacak özellikle. Kendileri bu konuyu demokrasilerdeki sandık aletinin saçmalığı ile de açıklayabilirler ama, ben yine de sormak istiyorum.) Anayasa toplumsal mutabakat demektir. Bu bakımdan bu referendumun önemi, tüm genel ve yerel seçimlerden, hatta içeriği bakımından geçmişteki diğer referandum konularından daha önemlidir. Hal böyle olunca Anayasanın toplumdaki karşılığı ve kabul edilip edilmemesi neden %50+1 gibi bir sayısal hesapla belirlenmektedir ? Bu oran konunun önemine binaen, örneğin neden %60 veya 70 olarak ortaya konmamıştır ? Önerilen yeni anayasa maddelerine göre bazı konular 5 de 3, bazı konular da 3 de iki gibi çoğunlukla meclis kabulünü gerektiriyorsa… Yani değişik konularda karar verme oranı yine bu siyasiler ve anayasa hazırlayıcıları tarafından farklı farklı oranlarla hesaplanıp öne sürülebiliyorsa, neden Anayasa gibi en önemli bir toplumsal mutabakatın kabul edilme oranı %60 veya %70 değil de %50 olarak kabul edilmektedir ? Darbe anayasasından daha az oranla kabul edilen yeni maddeler daha az kabul gördüğü için, demokrasinin hangi hesabıyla değer kazanacaktır ? Anayasanın %50 ile seçildiği bir referandumda %10 sandığa gidilmese alınan %50 aslında %45 e takabül eder ki, bu durumda sandığa ve çoğunluğu kutsayan kişiler %45 ile %55 in onay vermediği bir yasayla yönetme durumunda kalır ve bu kendi kutsallarıyla çelişmez mi ?
2 – Siyasi partiler yasasının değiştirilmesi uzun süreden bu yana gündemde olmasına ve sürekli seçim malzemesi yapılmasına rağmen hiçbir şekilde ele alınmadı. Bu konuda tüm siyasal taraflar topu bir diğerine atarak aklı sıra suç bastırma gayretinden başka hiçbir çaba sarfetmedi. Üstelik Siyasi partiler yasası sadece bir kanundan ibaret. Siyasi partiler yasası anayasa değişikliği kadar zor bir değişiklik olmayıp, istenildiği takdirde bir gecede değiştirilmesi mümkünken, neden hala referandum sonrasında “bakacağız, uyum yasaları ile halledeceğiz, diğer partilere sormak lazım vs vs” gibi gevelemeler ile ertelenmektedir? Ya da siyasi partiler yasası yerine seçim yasasını değiştirmeyi büyük bir lütuf gibi sunarak gündeme taşıyıp, Türk siyasetinin mikrop kaynağı olan bu yasa, gargaraya getirilmektedir? Neden siyasi partiler yasasında parti üyeliklerinin yasal hakları, genel merkezin elinde heder edilmektedir? Parti üyelikleri yasal olarak daha ciddi bir şekilde korunamaz mı ? Siyasi partiler yasasındaki delege sistemi neden ilçelerden başlayıp, genel merkeze kadar görevdeki yönetimin elinde keyfe keder düzenlenmektedir. Delege sistemi daha ne kadar parti üyelerinin iç edilmesine yol açacaktır ? Mesela delege sistemi yerine, partilerin ilçe başkanları o ilçedeki üyeler, il başkanları ildeki üyeler, genel merkez yönetimi ise tüm ülkedeki üyelerin katılacağı seçimlerle belirlense çok mu kötü olur ? Siyasi partiler yasasında ön seçim zorunluğu yasal olarak neden istenmemektedir ? Ön seçimler ile üyelerin fikirleri neden alınmamaktadır ? Ve neden bu konularda referendum öncesinde ciddi bir adım atılmamıştır ? Hatta gönül isterdi ki, anayasa değişikliği maddeleri, siyasi partiler yasası değiştikten sonra yapılan bir seçimden sonra oluşan meclis tarafından yapılsaydı daha mantıklı olmazmıydı ? Ciddi adımlar atılsa ve hangi partinin samimi olup olmadığı anlaşılsa referandum önerilerinde karar vermek daha kolay olmaz mıydı ? Yoksa bu konuda hiçbir siyasi partinin genel merkezi halkın iradesinin parti yönetimlerine tam olarak yansımasını istememektemidir ? İstemiyorsa, bu içten pazarlıklı ve ben bilirimci siyasetin önerdiği toplumsal mutabakat metni olan yani anayasa metni ne kadar ciddiye alınabilir ?
3- Bu güne yapılan tüm genel seçimlerde en az 15 parti oy pusulasında yer almakta idi. Ve her birinin farklı söylemleri olmasına rağmen, halktan bu 15 seçenekten birini tercih etmesi istenmekteydi. Mevcut durumda halkın çoklu seçeneklerden biri ya da bir kaçını seçebilme yeteneğine itibar edildiğine göre neden bu 18 maddenin en azından birbiri ile ilgisi olmayan maddeleri ayrı ayrı oylanmamaktadır ? Tüm maddeleri tek bir çuvala koyarak seçmenin, maddelerin hepsine birden evet/hayır şeklinde seçim yapması neden zorlanmaktadır ? Yoksa halkın çoktan seçim yapma kabiliyetine itibar edildiği söylemi gerçek değil midir ? Halkımızın böyle bir yeteneği ve feraseti yok ise, anayasa referandumunda vereceği evet ya da hayır yanıtının ne gibi bir hükmü bulunmaktadır ?
Şimdilik bu kadar… Başka sorum yok….