Günler, geceler, haftalar, aylar derken koca bir yılı daha acısıyla tatlısıyla geride bırakıyoruz. İslâm dini, Allah katında en son ve en mükemmel dindir. İslâm'a inanıp teslim olan, Yüce Yaratıcısının emirlerini hakkıyla yerine getirmeye çalışan Müslüman ibadet ve itikadında aynı derecede mükemmel olmaya çalışmalıdır. Müslüman, Allah ve Resûlüne inanmış, dünyada yaptıklarından dolayı sorumlu olduğunu bilen, bu inanç içinde tutum ve davranışlarını bir disiplin altına almış, inanç ve ameli bir bütünlük arz eden kimsedir.
Ancak, Kur'an ve Sünnet'in önerdiği mü'min olmak için gerekli olan bu vasıflar, her zaman Hz. Muhammed (s.a.v) döneminin tazeliğinde olamamıştır. Zaman içinde İslâm coğrafyasının genişlemesi sonucu, Müslümanların sahip oldukları saf ve tertemiz olan inanç ve amel dünyaları, çeşitli inanç ve uygulamalarla farklı şekillerde tezahür etmeye başlamıştır. İslam’ın ruhuna ters düşen bu farklılaşmalara genel olarak Bidat ismi verilir.
Bid’ad; İslam’a sonradan sokulan, İslam’da yeri olmayan ve İslam’a ters düşen dini mahiyet ve amaçlı adetlerdir. Hurafe; uğurlu yada uğursuzluğu olduğuna inanılan, akla ve gerçeğe aykırı düşen batıl inanışlardır. Cenab-ı Allah şu ayet-i kerime ile bu tür inanışları kesin olarak yasaklamıştır;
“Ey iman edenler! içki, kumar, dikili taşlar ve fal okları ancak, şeytan işi birer pisliktir. Onlardan kaçının ki kurtuluşa eresiniz.”
Toplumumuzda maalesef zaman zaman bidat ve hurafelere rastlanmaktadır. Örneğin; Kutsal sanılan yerlere bir dilek için çaput bağlamak, türbelerde mum yakmak, nazara karşı kurşun dökmek, iki bayram arasında nikah yapmamak, baykuş ötmesini uğursuz saymak, türbelere adak adamak, yürümeyen çocuğun ayağına ip bağlayıp cami etrafında döndürmek gibi akla ve bilime ters düşen bidat ve hurafelere inanılmaktadır.
Yarın 2011’in son günü ve diğer deyişle yılbaşı, yeni bir yıla giriyoruz. Her sene olduğu gibi bu akşam yeni yılı kutlama bahanesiyle çılgınlıklar yaşanacak,  Hıristiyanlık karışımı âdetler zirve yapacak. Bunlar sahih bir din tarafından düzenlenmemiş dindışı geleneklerdir. Bize İslam öncesi cahiliyenin çılgınlıklarını hatırlatıyor.
Batı dünyasının bunları yaşatması ve yaşaması doğal; tuhaf ve gülünç olan, Müslümanların da bunda hiçbir sakınca görmeyip yaşatmaya çalışmaları; Noel baba, hindi yemeği, çam ağacı hurafesi, şampanya patlatma, milli piyango, gibi haramları işlemekten Müslümanın uzak durması gerekir.
"Yılbaşı kutlaması İslam kültüründe yoktur. Ayrıca yılbaşı münasebetiyle içki, kumar ve benzeri haram fiillerin işlenmesi ise zaten günahtır. Dolayısıyla yılbaşı kutlamalarından uzak durmalıyız" Kendini bilen Müslüman aileler bu geceyi her gece gibi geçirmelidir.
Halbuki İslam’a göre; içi-dışı temiz, inancı, ameli, hurafelerden uzak, dinine bid'at ve hurafeleri karıştırmamış bir kul olmak gerekir. Bunun için de hurafe ve batıl inançlardan uzak durulmalıdır. Geçmişten günümüze kadar gelen, akla ve fenne karşı olan bu tür inanışları “din”le eşdeğer tutmayalım. İslam anlayışına zarar verdiğini asla unutmayalım. Kur’an ve sünnete sımsıkı sarılalım. Zira Resülüllah (S.A.S);“Her türlü bid’at dalalettir. Her türlü sarhoş edici şey haramdır.
Herkese bidat ve hurafelerden uzak sağlıklı ve mutlu bir yeni yıl diliyor, Yerel Güç okuyucularının ve çalışanlarının da yeni yılını yürekten kutluyorum.