KÜLTÜR SANAT

2 ASIRLIK TEZGAHTA KİLİM DOKUYOR   ÖDEMİŞLİ DOKUMA USTASI BAYRAM SENVER “BU SANATIN SON TEMSİLCİSİ BENİM”

Henüz 6 yaşındayken ilk kez ahşap tezgahın başına geçen Bayram Senver üzerinden uzun yıllar geçse de çok sevdiği mesleğinden kopamadı.

YERELGÜÇ / BURCU TUNÇ

Dedesi ve babası da dokuma ustası olan Senver, yaklaşık 200 yıllık tezgahıyla dokuduğu ürünlerle hayatını kazanıyor.

Evinde bulunan tezgaha gözü gibi bakan Bayram usta, ilerleyen yaşına rağmen mesleğini ilk günkü heyecanla devam ettiriyor.

Birgili Bayram usta, yeni nesil otomatik makinelere rağmen el dokumasını bırakmadığını söyledi.

6 YAŞINDAYDIM VE PEDALLARA AYAKLARIM YETİŞMİYORDU

Yerelgüç’e konuşan dokuma ustası Bayram Senver “Bu mesleğe 1962 yılında ilk kez babam ile ipek mendil dokuyarak başladım. 6 yaşındaydım. Pedallara ayaklarım dahi yetişmiyordu. Mendil dokuma bitince çarşafa, o bitince de diğerlerine geçtik. Daha sonra çaput çula geçtik. 50 yıldır çaput çulu dokuyorum. Maalesef gelir elde edemediğim için ek başka işler yapıyorum. Kullandığım iplik çok pahalı ve bulunması epey zor bir iplik. Dokuma yıllar önce yolluk olarak değil de giyim üzerine kullanılıyordu. Eskiden ipek gömlek giyerdik. Hepsinin dokuması ayrı. Yaklaşık 45 senedir dokuma işine yolluk ile devam ediyoruz. Giyim üzerine teknoloji ile yarışamıyoruz. 

TEZGAH YAPILIRKEN AĞAÇ ÇİVİSİ KULLANILMIŞ

Bu tezgâh bildiğim kadarıyla en az 200 yıllık. Hatta buraya bilir kişi, profesörlee geldi. Onlar tescillediler. Tezgâh yapılırken ağaç çivisi kullanılmış. Bir yerden bir yere götürürken dahi sökülmüyor, sökülmesi zor oluyor. Sökülünce tezgâh bozuluyor ama hatıra olarak tezgâhı saklıyorum. Tezgah, çaput çulda, mendilde, idarede, pembezarda ve çarşafta iki ayak kullanıldığı için iki ayak kullanıyoruz. Tabi taraklarda 8 santimetrede 8-10-12- 14-16 diş olarak değişiyor. Ama şu an kullanılan 4 diş çaput çul tarağıdır. Çaput çullar genellikle koltuk, sedirlerin üzerine serilir. Aslına bu iş bir geri dönüşüm, değerlendirme işidir. Eski giydikleri kumaşları, kazakları, pantolonları söken kadınlar kumaşları 2 cm genişliğinde kesip yumak yaparak bize getiriyor. Bizde burada kamışın üstüne sararak mekik yapıyoruz. Sonrasında da yolluk olarak dokuyoruz. Böylelikle 20-30 yıl daha kullanmadığımız giysileri böylelikle değerlendirmiş oluyoruz. İplik pamuk iplik, polyester ipliğidir. İplik geldiği zaman çile olarak geliyor biz bunu kalemlerin üzerine çıkrıklara takıyoruz. Ondan sonra çözgüde 50-100 metre ne kadar en kullanacaksam onu buluyoruz. Çözgünün üzerinden levenin üzerine alıyoruz. Ondan sonra tezgâha takıp dokumaya devam ediyoruz. 

ÇIRAK YOK

Yeni teknolojide üretilen ürünler çamaşır makinesine atıldığı zaman 1 kere yıkanır. İkinci yıkamada parçalanmaya başlar. Çünkü kullanılan iplik polyester, biz pamuk ipliği kullanıyoruz. Ama bizimki 20 yıl hatasız kullanılır. Karşımdaki duvarda 45 yıl önce dokumuş olduğum yolluk var. Ama elle tek tek dokunması daha makbuldür. Önceki yıllarda çok fazla rağbet vardı. İzmir’in  %97-98’ine bu ürünleri dokumuşumdur. Ege bölgesinin çoğu yerine ulaşmıştır. Ama 15 yıldan bu yana ilgi bitti. Haftada ya da ayda 3-5 metrelik iş geliyor. Tezgah şu anda süs gibi duruyor. Bu geleneksel sanatın son temsilcisi benim. Çırak yok, benden başka yapacak biri de yok. Öğrenmeye gelen gençler haklı olarak para istiyorlar. Eğer konuya ilgisi olan kişiler bizi bulurlarsa onlara da bu mesleği öğretiriz. Gelecek olan nesil de bunu devam ettirir. Ben bunu isterim ama maalesef ilgi yok. Dokumalarımızın fotoğraflarını sosyal medyadan paylaşıyorum. Sipariş gelirse adresini alıp kargoyla gönderiyoruz” dedi.

{ "vars": { "account": "G-Z2YJHG8WBW" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }