Bu “umursamazlık ve aymazlık” hem yönetenlerde hem de yönetilenlerde sürüp gidiyor. Yönetilenler “Bana dokunmayan yılan bin yaşasın.” derken; yönetenler de “Ben ne yaparsam doğrudur,sussam bile...” anlayışlarını kendilerine “düstur” edinmişler. Hadi hayırlısı diyelim ama !...
Örnek mi?...
Çok.
4+4+4 eğitim sistemine geçilmedenöğrencilerin ve öğretmelerin yaşayabileceği sıkıntılar için yazdığımız yazılara ilçe miili eğitim müdürlüğü tarafından tek satırlık cevap bile yazılmadı.Bırakın yazıyı, konu gazetenin sorumlularına bile sorulmadı.Dersliklerin yetersizlikleri,sınıfların aşırı kalabalık olması,öğretmenlerin norm fazlası olma sıkıntıları,okullarda her yerin ısrarla sınıf yapılması atölyelerin kapatılması... Hangi sıkıntı ile ilgili ciddi bir açıklama (hiç açıklama yapılmadı ki) yapma ihtiyacı duyuldu ki ilgililerden?... Aynı durum bir-kaç haftadır yazdığım “Zafer Mahallesi”ne “okul” yapılması ile de geçerlidir. Hâlâ neyi bekliyorsunuz efendiler açıklama yapmak için? Unutmayınız ki o “koltuklar” sizlere “bâki” değildir. Bâki olan yapılan hizmetler ve bırakılan eserlerdir. Hulusi Uçaçelik Anadolu Lisesi’ne kazandırılması gereken “Kapalı Spor Salonu” örneğinde olduğu gibi...
Cuma günü gazetemizde okul müdürlerin vefasızlıkları ile ilgili yazılan yazıya da maalesef duyarlı kalınmış! Ya söyleyecek sözleri kalmamış birilerinin ya da.(.......................................................)Yazık!...
Tabii anlayana!..
Atanmışlar böyle de seçilmişler farklı mı?
Ödemiş Belediyesi ve hizmetleri ile ilgili yazılan yazılar “başkan”a ulaştırılmıyor anlaşılan!... Ya da “başkan” yazıları okuyor ama, önemsemiyor!..
Önümüz seçim sayın “başkan”...
Ödemişliler sizi nasıl “başkan” seçtiyse, tıpkı geçmiş dönemlerde olduğu gibi o koltuktan sizi alaşağı etmesini de bilirler... Biraz duyarlılık istemek de biz Ödemişlilerin hakkı değil mi? Seçim beyannamesi ve vaatler hafızalarda diriliğini koruyor.
Türk insanı da maalesef “umursamazlık-aymazlık1vefasızlık” konuusnda yönetenlerle adeta yarış içindeler. Tepki göstermek yok!... Ses çıkarmak akıllarının ucundan hiç geçmiyor!... “Ucu değmediği sürece” de böyle olacak anlaşılan...
Ne diyeceğimizi bir türlü anlayamadık.
SUSMAK mı dersiniz?
Bir dönem bağırmıştık değil mi “koro” hâlinde... “Susma!Sustukça sıra sana gelecek!...”