Telefondaki kız o kadar ısrarcı ki; hızlı da konuşuyor (meğer onların taktiği imiş) peki demiş olduk. Bizim Bacanak Lokumcu Mehmet'i aradım sağ olsun, yoldaş olmayı kabul etti.
Pazar Sabahı Ödemiş Yeni İstasyon yanından, İzmir'den gelmiş olan, son model büyük bir minibüs ile yola rahvan olduk. Arabada dört kişiyiz eşlerimizle. Şoföre sordum, Torbalı ve Menderes' den alacağımız yolcular varmış. Onları da aldık 12-13 kişi oldu. Manisa Akhisar derken, yarım saat mola. Yola devam. Yol bana hiç de yabancı gelmedi, sordum şoföre; bu yol eski İstanbul yolu mu? diye. Kıvrım kıvrım, aynen eski halinde yol. Git Allah bitmez. Telefondaki kıza pekiyi dememe bir sebep de ağrılarım için bu termale ileri bir tarihte gideriz düşüncesi idi.
Hanıma dedim; bunca yol geldik, çarşıdan bir-iki çamaşır alırız, fakat ilâçlarımızı almadık diye konuşurken; bizim bacanak tedbirlidir. Adidas spor çantasını gösterdi. Mayo havlu içindeymiş. Belki terlik de almışsındır diye gülüştük. Gide gide ne görelim; dağın tepesinde bir düzlük açmışlar, büyük bir salonu olan prefabrik bir yapı. Çay-kahve makinası ile ikram bol. Bir bardak kahve ile kendimize geldik. Biz Termal Otel beklerken tufaya getirildiğimizi anladık, sinirlenip kahrolmaktansa işi gırgıra vurduk. Bize sözde devre tatil pazarlayacak çocuk, 20 yaşında lise son sınıf, saf mı saf bir oğlan. Oralı. Haa. Yan tarafta da bir bina iskeleti, inşaata başlandığını sözde gösteren beton kolonlar. Manzara güzel kuş uçuşu 8-10 km. ileride baraj gölü.
Delikanlıya sorduk. Ilıcanın suyu nerde? diye. Üç km. ileriden getiriliyormuş. Borular döşeniyormuş. Gel de kahrolma. Bacanakla benim havuza girme hayallerimiz suya düştü. Öğle yemeği ikramı.. Bol ekmek, iki Adana Köfte, yeşillik salata.. E..daha ne bekliyordunuz? Pazarlama elemanımız bize duvarlarda, fakat insan göz hizasında değil de kapıların üst taraflarına yapıştırılmış resimler ile hayal edilen termal oteli gösteriyor. Bir de örnek süit oda hazırlamışlar. Lüks yatak, 20 m2 mutfak. Be Allah'ın kulları. Abartmaya ne lüzum var. Nihayet bir hafta kalınacak dağ başındaki ılıca termal ne derseniz deyin, milletin paşa dedesinin evi de böyle mi ki, 4 kişilik bir ailenin barınabileceği son derece lüks örnek süit çok abartılmış. Bacanağa yatağa şöyle bir uzan da resmini çekeyim gırgırına hatıra olur, dediysem de kabul etmedi. İnternete falan koyarsın da rezil oluruz dedi. Hiç öyle şey yapar mıyım dediysem de Koltukta, poza razı ettik. Koltuklar da bizim evdekilerden daha afiliydi.
Pazarlamacı çocuğu zar zor almayacağımıza inandırdık. Resimlerle devre tatil satacak bu para ile inşaatı yapacak, ya uyanıklar. Akşama doğru, diğer arkadaşları toparladık. Yola çıktık. Birazcık gittik. Sındırgı'nın içinde bir erken mola, şoför ille bizlere sucuk kolonya gibi bir şeyler aldırmaya çalışıyor. yarım saatten fazla orada eğlendik, hadi gene doluştuk, minübüse. Tek bir Caddesi var ilçenin. Nüfusu 12.450… Ha.Sındırgı Belediye sporun renkleri yabancı değil. Kırmızı-Lâcivert. Ödemiş sporun kankası yani.
Gölmarmara-Salihli-Bozdağ… İyi ama çoktan akşam oldu. Güzelim yaylalarımızı diğer misafirlerimize gösteremedik. Çok enteresan içlerinden Gölcük, Bozdağ'ı bırakın görmeyi bilmeyen, duymayan vardı. Şoför bizim ricamızı kırmadı, arabayı Gölcüğe soktuk. Allah'tan Olgun'un Işlak Çay Salonu ve Parkı 365 gün açık ta, misafirlerimize birer çay bari olsun ikram edebildik. Ha, unuttum yazmayı şoför dönüşte de ayni yerde Akhisar'da yemek molası verdi. Gece on bir de evdeydik. Minibüse şakım şakım ışıklarıyla kısa bir Ödemiş turu da yaptırdık. Hastane Caddesi falan.
Çok affedersiniz gör götüm yolları oldu bu iş. Yakında başlayacak Spor Toto Süper Ligi hazırlık maçlarını kaçırdığıma yandım. Bacanağın mayosu ıslanmadan geri geldi.
İşte böyle, siz siz olun her davete eh demeyin. Saygılarımla.