Merhaba sevgili okuyucularım,
Bu yazımda kısaca çocuklarımızın sınav kaygısından bahsedip, sizlere birtakım tavsiyelerde bulunacağım.
Sınav kaygısı, sınav öncesinde öğrenilen bilginin, sınav sırasında kullanılmasına engel olan ve başarının düşmesine yol açan yoğun kaygıdır ve genellikle her yaş grubundan öğrencinin yaşadığı bir problemdir.
Sınav kaygısının temelinde birçok şey olabilir. Verimsiz ve kötü çalışma alışkanlıkları, sınava hazırlanmayı son dakikaya bırakma ve/veya erteleme, zamanı nasıl yöneteceğini bilememe, bir takım psikopatolojik durumlar (kaygı bozuklukları, depresyon, dikkat eksikliği vs.), başarısız olma ve değerlendirilme korkusu, yakın çevrenin baskıları ve beklenti düzeyleri (aile, öğretmen, arkadaş gibi), mükemmeliyetçi yaklaşım bunlara örneklerdir.
Bununla beraber, sınav kaygısı birçok olumsuz duyguya da sebep olabilir. Endişe, mutsuzluk, huzursuzluk, öfke, kızgınlık, ümitsizlik, hayal kırıklığı ve mahcubiyet bu olumsuz duygulara örnektir.
Bu olumsuz duyguları önleyebilmek ve sınav kaygısını giderebilmek için belli birtakım alışkanlıkların ve/veya olumsuz düşünce biçimlerinin değiştirilmesi, kaygıya yol açan bir psikopatoloji varsa bunun ruh sağlığı uzmanı tarafından değerlendirilmesi ve birlikte kaygı ile baş etme stratejileri geliştirilmesi gerekmektedir.
Bu süreçte, aynı zamanda siz anne – babalara da büyük iş düşmektedir.
Mesela, ‘çocuğunuzun değeri sınav sonucuyla ölçülemez’. Bunu lütfen unutmayın. Sınav öncesinde ve sonrasında çocuğunuza sizin için çok değerli olduğunu hissettirin. Onun gözünüzdeki değerinin sınav sonucuyla ölçülemeyeceğini ifade edin. Çocuğunuzla konuşarak her sonuca alternatifleri göz önünde bulunduracağınızı söyleyin. Bütün sınavların geçici; çocuğunuzla ilişkinizin kalıcı olduğunu unutmayın. Çocuğunuzun önünde uzun bir ömür var. Sınav sadece bir basamak, bu ömrün anlamı değil.
Mesela, ‘zorunluluk içeren ifadelerden kaçının’. Bunu lütfen anımsayın. Çocuğunuza; “Matematikten tam yapmalısın, en fazla üç yanlış yapmalısın, bu yıl mutlaka bir yere yerleşmelisin” şeklinde zorunluluk içeren cümleler kullanmayın. Bu, çocuğunuzun kaygılanmasına neden olur, motivasyondan uzaklaştırır.
Mesela, ‘yarına değil, bugüne odaklanın’. Bunu da lütfen hatırlayın. Çocuğunuzun iyi bir geleceğe sahip olması için üniversitenin şart olduğunu düşünseniz de kaygınızı azaltın. Aynı zamanda yaşadığım Norveç’te çocuklar üniversite okumak yerine, mutlu olacakları işlere yönlendirilmekte. Mutsuz olup üniversite okumasından da lise mezunu olup bir otobüs şoförü, bir tamirci olması tercih edilmekte. Unutmayın ki yaşadığınız kaygıyı yansıtmanız, çocuğun sınav stresini artırabilir. Çocuğunuzun yarın ne yapacağı ne kadar ders çalışacağı konusundan çok, bugün ne yaptığına odaklanın.
Mesela, ‘çocuğunuz zekasını sınavla ölçmeyin’. Bunu lütfen hatırlayın. “Sen çok akıllı çocuksun, kesin çok yüksek puan alacaksın” türü söylemler oldukça tehlikeli ve baskı yaratıcıdır. -meli, -malı eklerinden ya da kesinlik bildiren cümlelerden lütfen kaçının. Çocuğunuzun yapabilecekleriyle beklentilerinizin uyumlu olması onun da kaygısını azaltmasına yardımcı olacağından abartılı cümlelerden kaçının. Çocuğunuzun heyecanı, gelecek kaygısı, sınava gireceği mekânın fiziki şartları, gece uykusu, sağlık durumu gibi diğer etkenler de sınav anındaki performansına etki edebileceğinden çocuğunuzun zekasını sınavla ölçmeyin. Belki çok iyi hazırlanmasına rağmen, sınav heyecanı ya da kaygısından dolayı sınav günü beklediğinizden daha az performans gösterebilir ya da sınav günü hasta olabilir.
Gelecek yazımda, anne-babalara başka tavsiyelerde bulunmaya devam edeceğim.
Sevgilerimle,
Uzman klinik psikolog Özge Özdemir Köz
İletişim: kozterapi@gmail.com
www.kozterapi.no