Bir belediye başkanı halkın bin bir sorunu ve ihtiyacı varken asla ve asla kendi bulunduğu makamını düzenlemekle uğraşmamalıdır. Seçimlerden bu güne belediye başkanlığı ikinci kez revizyona girmiştir. Ayrıca bir belediye başkanı asla Büyükşehir çatışmamalı oradan hizmet almak adına gereğini yapabilmelidir. Fakat Bayındır Belediye Başkanı seçildiği günden beri partizanca davranarak sürekli olarak Büyükşehir Belediye Başkanı ile çatışmaktadır. Kavga etmekte bununda her fırsatta basına taşımak bir marifetmiş gibi görmektedir.
Çiçekçilik bölgemizde tarıma alternatif bir sektör olarak ortaya çıkmış bu gün için aile ziraatı şeklinde yapıldığından ayakta durabilmektedirler. Fakat ekonomik koşullar bu sektörün geleceğini karartmaktadır.
Bayındır’ı yönetemeyenler İzmir’i nasıl yönetebilirler ki?
Bu hafta konuğumuz Bayındır’da kongrelerden sonra başa gelen ve iki dönemdir örgütüne büyük bir özveriyle başkanlık yaparak büyük yol kat eden, örgütü ayağa kaldıran başarılı iş adamı Hüseyin Tamer Yanık…
21 Temmuz 1965 İzmir doğumlu olan Yanık ilk, orta ve liseyi İzmir’de tamamlamış. Daha sonra İstanbul Yıldız Teknik Üniversitesi Makine bölümünden 1988 de mezun olan Yanık bir süre mesleği ile ilgili çalıştıktan sonra serbest mesleğe adımını atarak 13 yıldır parankende satış üzerine kurduğu alış-veriş merkezinde faaliyet göstermek
-----Başkanım iki dönemdir yaptığınız ilçe başkanlığı görevinin hikâyesini alabilir miyiz? Farklı bir meslek, farklı bir iş kolu ve nihayetinde farklı bir uğraş geçişler kolay mı?
Ben 2009 yılındaki seçimlerde belediye meclis üyeliğine aday oldum. Ve seçimlerde belediye meclis üyesi olarak göreve başladım. Ayrıca seçimlerden sonra parti ilçe sekreteri olarak çalıştım. İki yıl encümen üyesi olarak görev aldım. Ve seçimlerden sonraki ilk parti kongresinde ilçe başkanı seçilerek görevi devir aldım. Daha sonraki kongrede de tekrar seçilerek ikinci dönem bu görevi sürdürmekteyim….
-----Göreve geldiğinizdeki ilçe örgütü ve şu anki çalışan örgüt arasında ne gibi farklar var, neler yaptınız Bayındır CHP ilçe örgütünde neler değişti?
Neler yapmadık ki? Çok köklü değişiklikler yaptık. Geçmiş dönemdeki örgüt çok hantaldı. Çalışmayan Kadın kolları ve gençlik kolları vardı. Geldiğinizde her zaman kapalı kapı bulurdunuz. Geleni karşılamayan bir örgüt vardı. Haydi seçim var dendiğinde de ne yapacağını bilemeyen kişiler ve çok köhne bir ilçe binası vardı.
Göreve geldiğimizde ilçe binamızı baştan aşağı yeniledik. Elden geçirdik, oturulabilir, çalışılabilinir modern, bilgisayarı, interneti, posta güvercini olan aktif bir ilçe binası haline getirdik. Sonrasında kadın kollarını ve gençlik kollarını oluşturduk. Çalışacak, koşacak hevesli, seçim kazanma arzusu taşıyan kadrolar oluşturduk. Her gelen misafirin ve işi olanın karşılandığı, her türlü etkinlik ve faaliyete katılan İzmir’de herkesin tanıdığı, bildiği, saydığı, sevdiği bir ilçe örgütü oluşturduk.
Bayındır’da her an seçim olacak gibi hazır, seçimden başarılı sonuçlar çıkartacak bir örgütümüz var artık.
------Peki bu örgütünüzle başarılar kazandınız mı?
Bu yapılan çalışmaların neticesini 12 Eylül 2010 referandumunda aldık. İzmir’de tek AKP li belediyenin olduğu yer olan Bayındır’da %66 hayır oyu alarak ciddi bir başarı kazandık. Bunun devamında 12 Haziran 2011 de genel seçimlerde %44 oy alarak bayındır tarihinde CHP olarak ilk kez birinci parti olduk.
Göreve geldiğimde 750 civarında olan üye sayımız 1150- 1200 gibi rakamlara ulaştı ve her geçen gün de talepler artmakta.
-----Seçimler erkene alındı. Ne gibi çalışmalar yapıyorsunuz bir takvim belirlediniz mi?
Biz seçildiğimiz günden itibaren çalışmalarımızla programlarımızla ve insan ilişkilerimizle her zaman yarın seçim olacakmış gibi çalışmaktayız. Seçim için ayrıca özel bir çalışmamız olmayacak. Yarın seçim varmış gibi çalışıyoruz. Ramazan ayı boyunca her gün bir aileye misafir olduk. Ve o evdeki tüm mahallelilerle kaynaştık. Muhtarlarımızı ziyaret ediyoruz ve o mahallede ki vatandaşlarımızla sohbet ediyoruz. Bölgemiz tarım ve hayvancılıkla uğraştığı için bölge halkı sıkıntılı ve zor günler geçiriyor bizlerde onların yanında olmaya çalışıyoruz.
------Başkanım bu başarılı çalışmalarınızın ardından seçimlerde adaylığınız söz konusu olacak mı?
Örgütümüz ve halkımız ve genel merkezimizin takdiri ve desteği doğrultusunda ilçenin sorunlarını bilen ve iki dönemdir başarılı bir ilçe başkanlığı yaşayan biri olarak aday olmayı düşünmekteyim tabii ki.
-------Şimdide şu anda çalışmalarını yürütmekte olan mevcut belediyenin çalışmaları, eksikleri ve yanlışları hakkında neler düşündüğünüzü öğrenelim.
Belediye maalesef doğru çalışmıyor. Doğru işler yapmıyor. Huzursuz çalışan bir personel. Çok büyük bir borç yumağı. Hizmet bekleyen insanlar. Bayındırlı halkın kalkınmaya yönelik, gelir düzeyi artmasın, iş imkânının çoğalmasına, sosyal yaşamına yönelik çok ciddi beklentiler içindeyken siz kendi oturduğunuz yeri bir saray yavrusu haline getirirseniz insanlar asla sizi samimi bulmazlar. Belediyecilikte önce ben değil halk olmalıdır. Öncelikli olarak halkın sorunları, ihtiyaçları belirlenmeli ve çözüme ulaştırılması gerekmektedir.
Bir belediye başkanı halkın bin bir sorunu ve ihtiyacı varken asla ve asla kendi bulunduğu makamını düzenlemekle uğraşmamalıdır. Seçimlerden bu güne belediye başkanlığı ikinci kez revizyona girmiştir. Ayrıca bir belediye başkanı asla Büyükşehir çatışmamalı oradan hizmet almak adına gereğini yapabilmelidir. Fakat Bayındır Belediye Başkanı seçildiği günden beri partizanca davranarak sürekli olarak Büyükşehir Belediye Başkanı ile çatışmaktadır. Kavga etmekte bununda her fırsatta basına taşımak bir marifetmiş gibi görmektedir.
Seçimler önce meydanlarda Büyükşehir Belediyesi kim benim arkamda hükümet var bakanlar var diyen başkan hangi sözlerini tutmuştur. Bu net b,ir şekilde ortadır.
Bayındıra en büyük hizmetler Büyükşehir Belediyesi tarafından gelmiş ve gelmeye devam etmektedir. Traktörleriyle bile tarlasına gidemeyen vatandaşlar artık motorlarıyla tarlalarına gidebilmektedir. Tarlalarına ulaşamayan çiftçiler yolda bir mahsul alırken şu an 2-3 mahsul ekmektedirler. Bunlar Büyükşehir Belediye Başkanının ova yollarını asfaltlama projesiyle gerçekleşmiştir. Yine B.Ş.B’nin özellikle çiçekçilik kooperatifine verdiği destekle üreticinin bu yok zamanda ayakta kalmasını sağlamıştır.
Belediye ciddi bir borç batağındadır. Personel maaşlarını zor ödeyen bir belediye haline gelmiştir. Yapılan bu büyük borçların karşılığında dikili bir taşı bile gösteremeyen belediye acınacak haldedir.
Büyükşehir gelen bütün hizmetler, il genel meclisinden gelen hizmetler ki bunların çoğu CHP’lidir Bayındır Belediye Başkanı tarafından sahiplenilmektedir. Vatandaş yanlış yönlendirilmekte ve bilgilendirilmektedir.
Bayındırlının seçtiği bir belediye başkanı sadece partilisinin değil o ilçenin tamamının belediye başkanıdır bu bilinçle hareket etmelidir. Ama maalesef bizim burada gördüğümüz insanların ayrıştırıldığıdır. İnsanlar CHP ye oy verdi diyerek dışlanmakta ve ihtiyaçları karşılanmamaktadır. Bunu biz Bayındır’lı bir çok insandan maalesef duymaktayız. Ve AKP’nin İzmir’de ki tek belediyesi olan Bayındır bu şekilde yönetilirken İzmir’e nasıl talip olunur, İzmir Nasıl yönetilir çok merak ediyorum ve bunu vatandaşlarımızın takdirine sunuyorum.
--------Birazda Bayındır’ın tarımsal ve sosyal durumlarına bakalım, ne gibi sorunlar var?
Bayındır tarım ve hayvancılık bölgesidir. Ağırlıklı olarak geçimini buradan sağlar. Onların dışında bir çoğu dışarıdan gelip ikamet eden memur, ve kan ağlayan esnaftır.
Yemin çuvalı 50 liraya dayanmış sütün fiyatı 70 kuruş olduğu , samanın ithal edildiği dönemde hayvancılık tamamen bitme noktasında.
Kredi çekilerek yedi bin beş yüz liraya el değiştiren hayvanlar bu gün üç bin beş yüz liraya alıcı bulamamaktadır. Tarımla alakalı yetiştirilen hiçbir ürün para etmemektedir. Çiftçiler yetiştirdikleri mahsulle masrafını dahi çıkartamamakta dır.
Son bir hafta içersinde ilçemizde elektrik borcu olan çiftçilerin maalesef elektrik saatleri sökülmeye başlanmıştır. Bu insanlar ciddi sıkıntılarla karşı karşıyadır. Bu üreticiler nasıl mal sulayacak nasıl ürün yetiştirecektir. Borçlarını nasıl ödeyeceklerdir.
Bu politikalarla çiftçilikte bitme noktasına gelmiştir.
Çiçekçilik bölgemizde tarıma alternatif bir sektör olarak ortaya çıkmış bu gün için aile ziraatı şeklinde yapıldığından ayakta durabilmektedirler. Fakat ekonomik koşullar bu sektörün geleceğini karartmaktadır.
Bayındır çiçekçilik kooperatifi her siyasi görüşten insanı içinde barındırıyor olmasına rağmen kendi siyasi düşünceleri doğrultusunda ayrı bir birlik bu sektörü de siyasileştirmişlerdir. Kendileriyle çalışacak herkesi, işe alacakları herkesi, mutlaka kendi partilerine üye olma zorunluluğu getirmektedirler.
Onlar için önemli olan insanların ihtiyaçları ve yaşam kavgaları değil sadece kendi siyasi partilerine üye olup olmadığı dır . Buradan insana verilen değeri, insana ne gözle bakıldığını açık seçik görmekteyiz.
-------Başkanım sizce halkımız yada örneğin burada yaşayanlar bu durumları değerlendirmeli mi?
Ve Bayındır’lılara son olarak neler söylemek istersiniz?
Halkımızın bu gün içinde bulunduğu durumu çok iyi değerlendirmesi gerekir. İnsanlar nasıl yaşadıklarını, nasıl geçindiklerini, ne şartlarda çalıştıklarını ne kazandıklarını, neleri elde edebildiklerini, kendilerine neler sunulduklarını çok iyi değerlendirmelidir.
İnsanlar 10 yıl öncesinde, beş yıl öncesinden, üç yıl öncesinden, bir yıl öncesinden daha iyimi, daha kötü durulmamı olduğunu sorgulamalıdır.
Oylarını asla ve asla bir bedel karşılığı vermemelidir. Kendi gelecekleri, çocuklarının gelecekleri, torunlarının gelecekleri, torunlarının gelecekleri, ülkelerinin gelecekleri adına bu oylara bedel biçilemez.
Herkesin bu bilinçle hareket etmesi gerektiğine inanıyoruz. Bu ülke hepimizin bu vatan bizim.
Buradan Bayındır’lılara sesleniyorum
Vatanımıza, İzmir’imize, Bayındır’ımıza ve partimize sahip çıkalım. Gün birlik, dayanışma ve beraberlik günüdür. Herkesin kişisel beklenti ve çıkarları bir tarafa bırakarak partimizin çatısı altında toplanmaya birlikte çalışmaya davet ediyorum. Partimize üye olun. CHP çatısı altında hem yerelde, hem genelde bu ülkeyi hep birlikte yönetelim.
Her gün 8-10 şehit vermekteyiz. Bu acıların, bu üzüntülerin son bulmasını istiyoruz. Tepkisiz bir toplum olduk. Toplumumuzun, sivil toplum örgütlerimizin bu konularda daha hassas ve tepkili olması gerektiğine inanıyorum. Basın özgürlüğünün gerçekleşmesine ve uygulanmasına inanıyorum. İçeride çok uzun zamandır yatan basın mensupları ve milletvekillerinin serbest bırakılması arzumuzdur. Bu konuda gerekli hassasiyetlerin gösterilmesini bekliyorum. Demokrasilerin kısıtlanmadığı, hak ve özgürlüklerin eşit bir şekilde uygulandığı, terörün bittiği, işsizliğin, yoksulluğun, sınıf farkının olmadığı, anaların ağlamadığı bir Türkiye’den CHP çatısı altında bulunsunlar diyorum. Saygı ve sevgilerimi sunuyorum.