Son yerel seçimler öncesinde İstanbul’un Beylikdüzü ilçesinin belediye başkanı olan İmamoğlu, ana muhalefet partisi tarafından İstanbul Büyük Şehir Belediye Başkanlığı’na aday gösterildi. İktidara göre beklenmedik bir sonuçtu ve bunun yanında büyük korkuydu İstanbul’un kaybı. Çünkü bizzat Cumhurbaşkanı; ‘İstanbul demek Türkiye demek. İstanbul’u kaybedersek Türkiye’yi kaybetmiş oluruz.’ şeklinde beyanatları vardı basına. Sonuç olarak iktidar partisinin silsile hataları ve bunun zararlarının topluma aksetmesi sebebiyle seçimleri CHP adayı kazandı. Sonrasında seçim iptal edildi ve söz konusu aday yine kazandı. Bu sonuç, iktidarın yaşadığı büyük kan kaybının en büyük belirtisiydi. Sivri dili, hazır cevap oluşu, bizim toplumumuzda olmazsa olmaz önemi olan karizmatik duruşu ve güçlü hitâbetiyle muhalefet cenahının yanısıra diğer parti sempatizanlarının da desteğini alması uzun sürmedi İmamoğlu’nun.
Hâli hazırda İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanlığını sürdüren Ekrem İmamoğlu seçildikten sonraki süreçte selefi olan başkanın partisinin yaptıklarını kamuoyuna sunmak için bir çok delille belediye meclisinde konuşmalar yaptı. Partisi belediye meclisinde çoğunluğa sahip olmadığı için önü kesildi ve almak istediği birçok karar ve atmak istediği adımlar da yine aynı sebepten dolayı ve bazen de mahkeme kararları kendisine engel oldu. Seleflerinin aksine basında fazlaca yer bulması her zaman şaşırtıcı gelmiştir bana ve bu durum her daim zihnimi kurcalamış ve buna anlam vermeye çalışmışımdır. CHP’yle ilgili yapılması gereken bazı açıklamaları Kılıçdaroğlu’nun ya da CHP parti sözcülerinin yapması gerekirken İmamoğlu’nun anlamsız bir şekilde bu sorumluluğu alması ve daha ilginci buna parti içerisinden ve parti tabanından direkt ya da dolaylı bir tepki gelmemesi büyük soru işareti bana göre. Ekrem İmamoğlu kimdir? İstanbul’un belediye başkanı olmasının ötesinde ve üstünde olan şu anki mevcut statüsünün arkasında gizli bir el var mıdır?
“Kemal Kılıçdaroğlu’nun bu saatten sonra başkanlık görevini devam ettireceğine inanıyor musunuz? İsteyerek olmazsa zorla bıraktıracaklar.”
Cumhurbaşkanlığı Seçimleri ve Sonrası
Son Cumhurbaşkanlığı seçimlerini bugüne kadar girdiği hiçbir seçimi kaybetmeyen Erdoğan kazandı. Karşı blokta ise girdiği hiçbir seçimi kazanamayan Kemal Kılıçdaroğlu vardı. Seçimlerden kısa bir süre sonra basına verdiği demeçlerde sıklıkla değişimin gerekli ve şart olduğunu dile getiren İmamoğlu, gelinen noktada bunu daha yüksek bir sesle dile getirebiliyor artık. Daha çarpıcı olan ise parti içinden ve dışından kendisine ciddi destek de buluyor. Kılıçdaroğlu’nun bir kaset ile gönderilen selefi merhum Baykal’da on yıllık başkanlığı sürecinde bir çok seçim kaybetmiş fakat hiçbir ilçe başkanı değişim olması yönünde böyle bir cürette bulun(a)mamıştı. Ekrem İmamoğlu gibi Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan da mülteciler için yaptığı açıklamaları ve bunun yanında aykırı söylemlerive hükümete ve Cumhurbaşkanı’na yönelttiği eleştirilerle gündeme sık sık geliyor. Bu kadar rahat açıklamalar yapmalarını ve bunu başka belediye başkanlarının yap(a)mamasını normal bir şey gibi mi karşılamalıyız. Hayır! Gaflet uykusundan uyanıp bunun altında yatan sebepleri aramalıyız.
“CIA ve MOSSAD her yerde. Evimizde, elimizdeki akıllı(!) telefonlarda, insan ilişkilerimizde, düşüncelerimizde ve söylemlerimizde… “
CIA-MOSSAD
Dünyayı yöneten/yönlendiren birkaç ailenin mazlum coğrafyalarda uyguladığı mezalimin yanında coğrafi konumumuz ve imparatorluk bakiyesi bir toplum olmamız sebebiyle ülkemiz üzerinde ciddi hesap ve planlarının olduğu âşikar. 15 Temmuz darbesinden önceki yıllarda Fethullah Gülen ile ilgili Amerikan projesi şeklinde açıklamalar az da olsa basında yer bulurken bunu kimse dikkate almamış ve teşkilatlanmasına hizmet adı altında her türlü desteği vermişti. Bu teşkilatlanmanın içinde bulunmuş ve olan bitenleri sorguladığım için çok sevimsiz ve itici bulunmuştum. Bu sebeple nasıl sinsi bir proje olduklarını daha o yaşlarda (öğrencilik dönemimde) farkına varmıştım. Lafı dolandırmadan son bir kaç cümleyle bitireyim. Bir belediye başkanının ciddi bir tabanı olan ana muhalefet partisi başkanına açık açık görevi bırak demesini tek başına yapabileceğini iddia etmek ve savunmak safdilliktir diye düşünüyorum. Bu sebeple Ekrem İmamoğlu’na bir mim koyuyorum…!
Saygı ve hürmetlerimle…