CHP’nin delege seçim sürecini yaz yaz bitiremiyoruz. Bu hafta biraz bu konuya ara vermek istiyorum. Bu yazımızda koltuk kavgasından bahsedelim. Koltuğu paylaşamayan insanları görmeye alışığız. Bu açıdan “Türkiye koltuk kavgasına ömür tüketen insanların ülkesidir” bile diyebilirim. Bu gerçek hadi neyse de; bu “pist” kavgası da neyin nesi oluyor? Farkındaysanız Ödemiş’te daha düne kadar konuşulmayan “motodrag pisti” için anlamsız bir mücadele veriliyor. Ve bana kalırsa bu “Ben yaptım savaşı” daha uzun süre devam edeceğe benziyor. Bir yandan iktidar partisi kurmaylarının bir yandan da belediye başkanının sahiplendiği proje ne hikmetse paylaşılamıyor. Avrupa’nın iki pistinden biri deniliyor. O halde projenin önemi büyük.
Bu projede katkısı ve emeği en büyük insan Ödemişli Türkiye Şampiyonumuz İsmail Yeşil’dir. Bir önceki dönem Türkiye Motorsporları Federasyonu Yönetim Kurulu Üyesi olan İsmail Yeşil’in babası Mehmet Yeşil’in katkısını da göz ardı edemeyiz. Meclis kürsüsünden “Valla ne yalan söyleyeyim ben bu proje için bu kadar hibe verileceğine inanmıyordum” diyerek bu konudaki tavrını dobra dobra açıklamaktan geri kalmayan Ödemiş Belediye Başkanı Bekir Keskin’e bundan sonra daha çok iş düşüyor. En azından artık inanarak bu işe sarılacak…
AK Parti İl Başkan Yardımcısı Mahmut Badem’in pist için basında çıkan açıklamalarına takıldığı açıkça belli olan Keskin haklı olarak bu projeyi sahiplenmek istiyor. Aynı Keskin temmuz ayı meclis toplantısında bağımsız meclis üyesi Mustafa Ali Fırtına tarafından söz konusu pist için yapılan çağrılara ağız burun kıvırmıştı. Keskin’in “Yazılı bir şey yok sadece sözlü… Hibe verseler üzerine atlarız” diyerek o gün geçiştirdiği meseleyi bugün baş tacı yaptığını görüyoruz.
Bekir Keskin gazetelerde motodrag pistiyle ilgili olarak Mahmut Badem adıyla çıkan haberlere şaşırdığını söylüyor. Neden şaşırıyor ki. Faksın 31 Ocak’ta ulaştığını kendiniz de söylüyorsunuz. Mahmut Badem’in açıklamalarını gazetede görerek, açıklama yapıyorsunuz. Daha önce neden açıklama yapmıyorsunuz. Her şey alenen belli. Gayet net açıklamalar var. Neyi bekliyordunuz?
Badem’in başta Ödemiş olmak üzere havza için yapılması gereken projelerle ilgili gerekli girişimlerde bulunduğunu bilmeyen yok. Mesele Mahmut Badem’in pisti sahiplenip sahiplenmemesi değil. Badem kendisinden istenilen bir görevin yerine getirilmesi, Ödemiş için büyük önem arz eden bir projenin hayata geçirilmesinin vermiş olduğu mutluluk ve gururla açıklama yapmıştır. Ayrıca bu haberle bir kez daha basınla ilişkilerini ne kadar sıkı tuttuğunu gösterdi. Bu haber, “çöpleri temizledik, taş döşedik” tarzında haberlerden daha önemli bir haberdir sanırım! Mahmut Badem, bu konuyu duyurmasaydı belediye meclisinde “sürpriz bir haber var” diyerek canlı yayında açıklayacaktınız galiba… Ki bu noktada Mahmut Badem’in açıklamasını beklemeye gerek var mıydı böyle güzel bir haber için, yorum yok… Haberi yapmak Bekir Keskin’in aklına mı geldi, yoksa basın danışmanlarının mı bilemiyorum ama bu bir yetersizlikten başka bir şey değildir!.. Yoksa delege seçimleriyle ilgileneceğim derken, faksı es mi geçtiniz…
Benden bir tavsiye: Kim olursa olsun dinleyip değer vereceksin. Sesi çıkmasın diye önünden mikrofonu almayacaksın. Televizyonlarda görünmesin diye adamı kameraların arkasına atmayacaksın. Ne yapıp ne edip sesini duyuracağını, kendini göstereceğini unutmayacaksın. Sana nasıl sesleniyorsa sende o şekil sesleneceksin. Böyle yaparsan kazanırsın. Ha aksini yaparsan kaybedersin.
Bir cümle de CHP’ye ayırmadan edemeyeceğim. Gizli denilen savaşta kaybeden kim olacak, Hüseyin Kurt mu, Mehmet Eriş mi? Bu savaş, ya 19 Şubat’ta biter ya da kongrede şenlik olur…
Şimdi kendi adıma yazıyorum. Duyuyorum, görüyorum ama yazmıyorum. Gramını iyi tartıp sayılara dikkat etmeni bekliyorum!
Bu arada, “Keser döner, sap döner gün gelir hesap döner.”
Yemeyenin malını yiyenler size özel Tevfik Fikret’ten bir şiiri paylaşıyorum…
HAN-I YAĞMA
Bu sofracık, efendiler - ki iltikaama muntazır
Huzurunuzda titriyor - şu milletin hayatıdır
Şu milletin ki mustarip, şu milletin ki muhtazır
Fakat sakın çekinmeyin, yiyin, yutun hapır hapır...
Yiyin efendiler yiyin, bu han-ı iştiha sizin
Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin
Efendiler pek açsınız, bu çehrenizde bellidir
Yiyin, yemezseniz bugün, yarın kalır mı kim bilir
Şu nadi-i niam, bakın kudumunuzla müftehir
Bu hakkıdır gazanızın, evet, o hak da elde bir...
Yiyin efendiler yiyin, bu han-ı zi-safa sizin
Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin
Bütün bu nazlı beylerin ne varsa ortalıkta say
Haseb, neseb, şeref, oyun, düğün, konak, saray
Bütün sizin, efendiler, konak, saray, gelin, alay
Bütün sizin, bütün sizin, hazır hazır, kolay kolay...
Yiyin efendiler yiyin, bu han-ı iştiha sizin
Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin
Büyüklüğün biraz ağır da olsa hazmı yok zarar
Gurur-ı ihtişamı var, sürur-ı intikaamı var
Bu sofra iltifatınızdan işte ab ü tab umar
Sizin bu baş, beyin, ciğer, bütün şu kanlı lokmalar...
Yiyin efendiler yiyin, bu han-ı can-feza sizin
Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin
Verir zavallı memleket, verir ne varsa, malini
Vücudunu, hayatını, ümidini, hayalini
Bütün ferağ-ı halini, olanca şevk-i balini
Hemen yutun düşünmeyin haramını, helalini...
Yiyin efendiler yiyin, bu han-ı iştiha sizin
Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin
Bu harmanın gelir sonu, kapıştırın giderayak
Yarın bakarsınız söner bugün çıtırdayan ocak
Bugünkü mideler kavi, bugünkü çorbalar sıcak
Atıştırın, tıkıştırın, kapış kapış, çanak çanak...
Yiyin efendiler yiyin, bu han-ı pür-neva sizin
Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin
Tevfik Fikret