ÖNCE KENDİMİZE BAKALIM

Benim dedem Hacı Hafız Efendi… Ben şu hocanın talebesiyim… Benim dayım emekli müftü… gibi sözleri duyarsınız.
 
İyi hoş da bu en yakınımız da olsa bir yere kadardır. Dünyada bize faydası olabilir. Bilmediklerimizi sorabiliriz. Öğreniriz. Yaşama noktasında faydalarını görebiliriz. Ancak; kişi için ancak kendi çalışması vardır. Yani yaptıklarının karşılığını görecektir. İnsan nasıl ki, kendi ihtiyaçlarını kendisi karşılıyor, faydasını kendisi görüyor ise, iman edip Salih amellerde bulunan da kendi cennetini kazanır.
 
Bildiğiniz gibi; Hz.Nuh’un inançlı olmayan bir oğlu vardı. Nuh Tufanı’nda oğlu kaçıp, dağın zirvesine tırmandı fakat yine kendini kurtaramadı. Yine bunun gibi İbrahim peygamberin babası da put işini bırakamadığından, oğlu babasına peygamber olduğu halde şefaat edememişti.
 
Sadece bireysel de düşünmemek gerekir. Camileriyle meşhur olan yerleşim yerlerimiz var. Bunların yapısal değeri iyi olmakla beraber, cemaat durumları yeterli değil. Ezanları çok güzel dinliyoruz ancak dinlemek yetmiyor. Bir Müslüman olarak namazlarımızı camide cemaatle kılmamız gerekiyor.
 
İlim adamlarımız dinimiz İslama hayran olduğunu söylüyor. Bilenler de gereğini yapıyor. Onlar mü’min olabilmek için gayret ediyor. Fakat biz dinimiz İslam için neler yapıyoruz?
 
Kur’an, bize hidayet yolunu gösteriyor. Peygamberimiz, yaşayışıyla bizlere örnek oluyor. Yapmamız gerekenler belli, o halde boş vakitlerimizi değerlendirelim. Canımızı, malımızı, nerelerde harcıyoruz bir düşünelim!
 
Yaşadığımız zamanda İslam alemi zorluklar çekiyor, sıkıntı ve ihtiyaçları devam ediyor. Bir Müslüman olarak; gözyaşlarını silebiliyor muyuz? Maddi ve manevi olarak yardımcı olabiliyor muyuz?
 
Bildiğiniz gibi zamanımızda her fikre uygun dini çalışmalar oluyor. Fakat Kur’an-ı Kerime uygun mu, değil mi? Bunların üzerinde pek durulmuyor.
 
Müslüman; Allah’ın Dinine uygun hareket eder, doğruları araştırır. İslama uygun olmayanları örnek alıp, taklit etmez. Lakin zamanımızda aldatanlar var Allah ile. İşte o zaman takılıyor kardeşlerim onun bunun peşine. İnanarak, araştırarak yaşamamız gerekmez mi?
 
İslamın peygamberleri hep mücadele etti müşrik rejimlerle. Hayatları boyunca tevhidi yaşadı ve yaşattılar. Şirk düzenlerinden uzak oldular. Bir Müslüman olarak onları taklit edebildik mi?
 
Hanefi Mezhebinin imamı Ebu Hanife nasıl yaşadı, hayatını okuduk mu? Zamanındaki idareciler zulümler yaptı, sözde İslamcı oldukları halde. Ebu Hanife yine de yılmadı, mücadele etti. Yaşadığımız zamanda gerçek Müslümanlar az. Bunun yanında bidat ve hurafeler çoğaldı. Niye halkımız ihlasla, bilinçli olarak okumuyor. İslamın ilk emri oku olduğu halde, niçin yeteri kadar okumuyor ve araştırmıyoruz?
 
Yapmamız gereken; şuurla iman sahibi olalım, aklımızı kullanıp fikredelim. Salih amellerle Allah’ı zikredelim. Zikir yapmak istiyorsak, Kur’an’ı anlayıp, gereğini yapmaya gayret edelim. Gerek şahsımıza gerekse sorumlu olduğumuz yakınlarımıza iyiliği emredip, kötülükten nehyedelim. Şu üç günlük dünyamızı, hayat sermayemizi iyi yönde kullanıp, ahretimizi cennet yapalım.
 
Saygı, sevgi ve dualarımla.
 
{ "vars": { "account": "G-Z2YJHG8WBW" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }